Cümle hatalarına bile dokunmadık

DÜN Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek aradı."Biraz kızgınsınız galiba" dedi.

"Her ağzımızı açışımızda bizi ’Darbe mi istiyorsunuz’ diye susturmaya kalkan fikir teröristlerine kızgınım" dedim.

Bu girişten sonra bana göre önümüzdeki günler açısından çok önemli sözler söyledi.

Tabii bunları Başbakan Yardımcısı sıfatıyla söylediği için de bir nevi taahhüt haline dönüştü.

Önce dün Hürriyet’in manşetinde yer alan 7 sivil toplum örgütünün girişimiyle ilgili konuştu.

"Bu girişimi takdirle karşılıyoruz ve destekliyoruz. Bizim de istediğimiz, aynı gerekçelerle Anayasa değişikliğini gerçekleştirmektir" dedi.

YÜZDE 47’DEN SONRA BAŞLAMADIK

Çiçek,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile çeşitli sektör temsilcilerinin 24 Eylül 2001 tarihinde gazetelere verdiği bir ilanı hatırlattı.

O ilanda, yeni bir Anayasa yapılması gerektiği vurgulanıyordu.

Aynı şekilde TÜSİAD ve Barolar Birliği’nin de yeni bir Anayasa yapılması gerektiği görüşünde olduğunu hatırlatıp devam etti:

"Bize, yüzde 47’yi görünce hemen Anayasa’yı değiştirmekle işe başladılar eleştirisi yapanlar haklı değil. Türkiye’de birçok kuruluş, yeni bir Anayasa’nın gerekliliği üzerinde görüş birliğine varmış durumda. Bakın özelleştirmelere önce biz başladık ama en geriye kaldık. Türkiye’nin önündeki bu engelleri kaldırmamız lazım."

Anayasa’yı yazma işi niye Prof. Ergun Özbudun’a verildi?

Yanlış anlamayın, ben Ergun Hoca’yı çok beğenirim. Akademik kalitesinden ve aydın dürüstlüğünden de hiç şüphem yok.

Soruyu Çiçek kendisi sordu ve cevabını verdi:

SADECE 11 LİBERAL ANAYASACI VARDI

"Çünkü Türkiye’de topu topu 23 Anayasa profesörü var. Ben Ergun Özbudun’u Özal döneminden beri tanır beğenirim. Biz Ergun Hoca’dan istedik, isimleri o belirledi. Bu 23 hocanın bir bölümü daha önce başka anayasaların yazılmasında görev almış. Onlar devletçi fikirleriyle tanınıyor. Geriye 11 liberal hoca kalıyor. Bunların bir bölümü ABD’ye gidiyormuş, bir bölümü de yaz olduğu için görev alamayacağını söylemiş. Geriye 6 kişi kaldı ve onlar hazırladı."

Bir başka soru: Anayasa’nın hazırlanma yöntemi bu mu olmalıydı?

"Biz bu yüzde 47’yi alıp yazılan Anayasa’nın arkasına koysaydık, altına da 184 milletvekilinin imzasını koyup Meclis’e getirseydik haklı olurdunuz. Ama öyle bir şey yapmıyoruz. Karşımızda yeni bir Anayasa yapılmasına karşı çıkan grup var. Ama bunu söyleyemiyor. Onun yerine bunun yöntemi yanlış diyor."

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bu noktadan sonra hükümetin olaya bakışına geliyor ve şu ilginç sözleri söylüyor:

"Biz çağdaş ve demokratik bir Anayasa yapmak istiyoruz. Her türlü yönteme varız. Hazırlattığımız taslağın en iyisi olduğu gibi bir ısrarımız da yok. Tartışma kapısını hiçbir zaman kapatmadık. Herkese çağrı yapıyorum. Bu konuda kim ne çalışma yapmak istiyorsa yapsın bize getirsin. Biz bunun içinde oluruz olmayız, hiç önemi yok. Tabii 339 milletvekili olan bir partinin de bu konuda hazırlık yapması normaldir. Ama bunda da ısrarlı değiliz. İsterse muhalefet partisi de hazırlasın. TÜSİAD’ın ve bu 7 kuruluşun açıkladıkları gerekçelerine bağlı olarak yapacakları hazırlığa da her türlü katkıyı vermeye hazırız. Kim pozitif bir katkı yapacaksa hepsine açığız."

MECLİS BAŞKANI UZLAŞTIRICI OLSUN

Sıra en netameli konuya geliyor.

Anayasa’nın girişindeki temel ilkeler.

Çiçek o konuda da çok açık bir taahhütte bulunuyor:

"O ilkeleri olduğu gibi aynen bırakıyoruz. Hatta içindeki cümle hatalarına, mantık hatalarına bile dokumuyoruz."

Peki bu tartışma platformu nasıl oluşturulacak?

Çiçek
bu görevi TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın yüklenebileceğini ima ediyor.

"TBMM Başkanı bu metinleri alır, kendisi bir şey yapar, bir uzlaşma platformu oluşturur, o bunun bileceği iş" diyor.

Bu sözler, yapıcı bir tartışmanın başlaması konusunda umut verici.

En azından şunu söyleyebiliriz:

Cemil Çiçek,
kendini liberal sanan bazı kişilerden daha uzlaşmacı bir hava içinde...

Özel hayatını açarız şantajı

YILLARDIR kendilerini topluma "liberal" ve "demokrat" diye yutturanların son günlerdeki halini, tavrını ibretle izliyorum.

Meğer ne "hoşgörülü", ne "demokrat", ne "uzlaşmacı" insanlarmış...

Yıllardır kendini "ezilmiş" hisseden bu arkadaşlar, "muzafferlerin" iktidar koltuğuna oturduğunda içlerindeki "zalim totaliter" bakın nasıl bir anda kafesinden fırlayıverdi.

Anayasa’yı tartışmak isteyenlere aba altında gösterilen şu sopalara bakın.

Önce isimler verilerek hepsi "mason" ilan edildi.

Arkasından, Şerif Mardin gibi yıllardır el üstünde tuttukları bir öğretim üyesi, hoşlarına gitmeyen bir iki şey söyledi diye ne hakaretler edildi.

Bu yetmedi, dün "alaturka liberal totaliterlik" tavan yaptı.

Köşelerinde Şerif Mardin’in "özel hayatı" dile getirilerek, "Biraz ileri gidersen onu da açarız ha..." şantajı başladı.

Bir kısmı daha da ileri götürüp evlerimizin adreslerini ihbar etti.

Onlar öyle, ya ötekiler?

Her ağzımızı açışımızda "Darbe mi istiyorsun" diyerek bizi susturmaya kalkanlar?

Onlar daha mı liberal?

Daha mı demokrat?

Bu yazıları niye yazıyormuşuz biliyor musunuz?

"Gazetelerimizin tirajını artırmak için..."

Nerede demokratlık?

"Özgür ve demokrat Anayasa" bu kafayla mı yapılacak?

Yani "Biz demokratız, biz ne dersek o olur" liberalliğiyle...

"Liberal ve demokrat ittifakın" seviyeli beraberliği gözler önüne serildi.
Yazarın Tüm Yazıları