Asıl suçlu, bizler değil miyiz?

Hep Ak Parti’yi suçluyoruz. Ülkede laikliği tehlikeye sokacaklarını, kadınları örtünmeye zorlayacaklarını yazıyor ve söylüyoruz. Oysa bu noktaya gelinmesinde bizlerin sorumluluğu yok mu? 80 yıldır bu ülkeyi yönetiyoruz. Demek ki, topluma Atatürk ilkelerini tam benimsetememişiz. Bunda suç bizim mi, AK Parti’nin mi?

Haberin Devamı

Nereye gitsem, kimlerle konuşsam, hep aynı tartışmaların içine düşüyorum. Aynı kesimin bir parçası olduğumdan dolayı, sürekli bir şikayet dalgasıyla karşı karşıyayım. Eminim, aynı cümleleri siz de duyuyor veya siz de tekrarlıyorsunuzdur:

 

-       Kömür- ekmek dağıtıp oy kazandılar.

-       Kötü olmasına rağmen ekonomiyi iyi göstermeyi becerdiler ve toplumda “belki bizim durumumuzu da düzeltirler” umudu yarattılar.

-       Kürt sorununa, Kıbrıs’a farklı yaklaştılar. İnsan haklarına sahip çıkıp liberal ve sol entelektüelleri yanlarına çektiler.

-       Toplumu Atatürk ilkelerinden soğuttular. Atatürk aleyhtarlarını kucakladılar.

-       Arkalarına hem Amerika’yı hem de Avrupa Birliği’nialdılar. Tam destek elde ettiler.

 

Haberin Devamı

Ak Parti’nin bu politikalarla yüzde 47 oy aldığı belirtiliyor. Yani, Türkiye’deki seçmenin yarısı Ak Parti’nin genel yaklaşımını benimsiyor.

 

Bu işin içinde bir gariplik yok mu?

 

80 yıla yakın bir süre bu ülkeyi bizler yönetmedik mi? AK Parti anlayışı veya yaklaşımı değil, Atatürk ilkelerine son derece dikkat eden hükümetler iktidar oldu.

 

Şimdi, şu soruyu sormamız gerekmiyor mu?

 

Nasıl oluyor da, topluma bunca yıl Atatürk ilkeleri, laiklik, batılılaşma gibi temel unsurlar verilmesine rağmen, AK Parti 3-5 yılda her şeyi değiştiriveriyor?

 

Bu sorunun iki yanıtı olmalı:

 

  1. İleri sürüldüğü gibi bir değişim veya tehlike, abartıldığı kadar yok. Sadece, toplumdaki belirli bir değişimin günlük yaşama yansımasını görüyoruz.
  2. Eğer gerçekten böyle bir değişim varsa, o zaman bunun önemli orandaki sorumlusu bizler değil miyiz? Demek ki bizler bu topluma, 80 yıl boyunca, Atatürk ilkelerini, benimsetemedik ki, Ak Parti gelip 3-5 yılda her şeyi altüst ediverdi.

 

Benim yanıtım ise, bu iki yaklaşımın orta yolunda...

 

Doğrudur, Türk toplumu değişiyor. Muhafazakarlaşıyor. Ancak bu değişim Ak Parti’nin ürünü değildir. Ak Parti, toplumun istediği bir değişimi getirdiği için benimsenmiştir... Ayrıca bizler de çok sorumluyuz. Zira toplumun tümünü anlamak ve kucaklamak yerine, temel ilkeleri dayatmayla kabul ettirme yolunu seçtik. Zira dayatma kolaydı. Bir emir, bir yasa veya savcı incelemesi insanları korkutmaya yetiyordu. Sonunda toplum bu laik yaşam şeklini benimsemek yerine, kerhen kabullenmiş gibi davrandı.

 

Anlatamamışız...

 

Sevdirememişiz...

 

Haberin Devamı

Şimdi neden sadece AKP’yi suçluyoruz?

 

Hangi partimiz öne çıktı, hangisi topluma ümit verdi de, halk onu seçmedi?

 

Sonuç olarak, Ak Parti’yi başımıza çıkaralım demiyorum. Ancak çuvaldızı biraz da kendimize batıralım. Sorumluluğumuzu görelim.

 

Cumhuriyetimizin elimizden kaçırıldığı paranoyasına kapılmayalım. Aksine, Cumhuriyetimize yeterince ihtimam gösteremediğimizi, gerektiğinde nadide bir çiçek gibi sulayıp yeşermesini, gelişmesini sağlayamadığımızı kabul edelim.

 

Unutmayalım ki, AKP’liler de Mars’tan gelmediler. Onlar da bu ülkenin insanları. Bizim kardeşlerimiz.

 

Ağlamayı, dövünmeyi bırakalım, gelin bundan sonra Cumhuriyetimize gerçekten sahip çıkalım. Değişen toplumu dikkate alalım. Onları itmek yerine, anlamaya çalışalım.

 

Haberin Devamı

Ancak bu şekilde bölünmekten kurtulabiliriz.

                                             *                                           *                                           *

 

ERMENİ OLMAK DA GURUR KAYNAĞIDIR

 

Malatya’daki, Elazığspor-Diyarbakır Diskispor maçında yaşananlar pek yansımadı. Bir grup seyirci “Ermeni Malatya”diye slogan atınca, kıyametler koptu.

 

Son yıllarda garip bir azınlık, son derece yakışıksız bir moda üretti. Ermeniliği aşağılayan, adeta bir küfür gibi algılayan bu yaklaşımı giderek yaygınlaştırıyorlar. Ayrıca, bir milleti küçük görme eğilimi, hakaretler başladı mı, karşıdakinin de aynı hakkının doğduğunu unutmamak lazım.

 

Haberin Devamı

Ben Ermeni değilim. Ancak Ermeni olsaydım, Türklüğümle nasıl gurur duyuyorsam, Ermeniliğimle de gurur duyardım. Ermeni dostlarımız şunu bilmelidir ki, çarpık azınlığın sözleri bu toplumun hislerini temsil etmiyor. Bizler, tüm Ermenileri kucaklıyoruz.

 

DEVLET TİTİZLİK GÖSTERMEZSE...

 

Topluma yön vermesi gereken devlettir. Oysa yere göğe koyamadığımız adalet mekanizmamız bir türlü işin içinden çıkamıyor. Ayrıca son gelişme, gidilecek ne kadar uzun bir yolumuzun bulunduğunu gösterdi.

 

Mutlaka duymuşsunuzdur.

 

Soruşturmayı yürüten İstanbul Başsavcılığının, Trabzon Emniyet Müdürlerinin de aralarında bulunduğu 8 polis hakkında soruşturma açma talebi, (geçen hafta)Trabzon Valiliği tarafından reddedildi.

 

Haberin Devamı

Valilik, “polislerin memuriyet görevlerinde ihmallerinin bulunmadığı” belirtip, soruşturmaya izin vermedi.

 

Savcılık, bir şeylerden kuşkulandığı için soruşturma istiyor. Valilik nedenitiraz ediyor?

 

Kamuoyundaki izlenim “işin içinde bir şeyler var ki, valilik sanki polisleri korumak istiyor şeklinde.

 

Dink cinayetiyle ilgili kargaşa hala sürüyor.

 

Eğer bir gün “Hırant Dink kendini vurmuş” sonucu ile karşılaşırsak, hiç şaşırmayalım.

Yazarın Tüm Yazıları