Şu medya da çekip gitse ne güzel olur

Bunlardan bazıları, örneğin Demirel birkaç kez gelip gitmiş.

Ecevit, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller de öyle...

Eğer onları da sayarsam, benim gazeteci olarak gördüğüm başbakan sayısı 34’ü buluyor.

Tahmin edebileceğiniz gibi 34. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.

Tam 39 yıl bu başbakanların soluk alıp verişini bile izledim.

Ve itiraf edeyim ki Recep Tayyip Bey gibisini hiç ama hiç görmedim.

* *Ê *

Recep Tayyip Erdoğan’ın sadece üslubu sert ve haşin değil.

Seçmenle, kurumlarla, özellikle de gazetecilerle dalaşmaya bayılıyor.

Kırıyor, döküyor.

Sonra çıkıp halkın karşısında mazlumu oynuyor.

Bunları düşünürken siyaset ve diplomasi ustası Winston Churchill’in bir sözünü anımsadım.

Şöyle demiş Churchill:

"Diyalog ve görüşmeler, her zaman, bir çatışma ve karşı karşıya gelmeye tercih edilmelidir."

Ama ne yapalım ki Tayyip Bey diyaloğu, görüşmeleri sevmiyor.

Çünkü kendisi iyi bir monologcu.

Herkes onun söylediklerini dinlesin ve itiraz etmesin istiyor.

Hele eleştiriden nefret ediyor.

* *Ê *

Başbakan, cumhurbaşkanı adayını savunmak için Bekir’e "Çek git" diyor.

Bunu da bildiği ve devamlı kullandığı bir üslupla yapıyor.

Üslubunu değil ama adayını savunmasını anlıyorum.

Yalnız anlayamadığım bir şey var.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de herkesin cumhurbaşkanı.

Başbakan’a yakın gazeteler ve çevreler Sezer’e her gün saldırıyorlar.

Siz bir günden bir güne Başbakan’ın Ahmet Necdet Sezer’i savunduğunu gördünüz mü?

"Yahu arkadaşlar Sezer hepimizin cumhurbaşkanı, yaptığınız ayıptır" dediğini duydunuz mu?

* *Ê *

Başbakan "Çek git" sözüne yoğun tepki gelince alel acele Akif Beki’ye bir açıklama yaptırdı ya.

O açıklama tam bir komedi.

Efendim Sayın Başbakan meğer Bekir’i kastetmemiş.

Sözleri, bu konuda genel bir tutum içinde olanlaraymış.

Meğer Hürriyet yanlış yorumlamış ve sözlerin hedefi olarak Bekir’i göstermiş.

Merak ediyorum Akif Beki yaptığı bu açıklamaya kendisi inandı mı?

İnandıysa helal olsun.

* *Ê *

Bir konuyu daha merak ediyorum.

Hayrünissa Hanım günlerden beri türban haberlerine sesini çıkarmadı da sonra birdenbire niye yalanlama gereğini duydu?

Meğer First Lady türbanına yeni bir bağlama modeli düşünmüyormuş.

Meğer modacı Atıl Kutoğlu ile bu konuda hiçbir görüşme yapmamış.

Meğer medya kendi kendine uydurmuş.

Ah bu medya yok mu?

Tümü bu ülkeden çekip gitse Türkiye ne güzel yönetilir.