YSK’nın yanıtları yetersiz

HUKUKÇU eski bir milletvekili dostumuz YSK Başkanı Muammer Aydın’ın geçen hafta yaptığı açıklamayı yetersiz buluyor. Seçim sonuçlarının bilgisayar ortamında değiştirildiği iddialarının ötesinde bir şey söylüyor.

Haberin Devamı

İlk önce seçimlerle ilgili bazı verileri ortaya koyuyor:

"2002 tarihli seçimler esnasında resmen açıklanan seçmen sayısı: 41.407.000; 2004 yerel seçimlerinde seçmen sayısı 43.550.000’e yükseldi; TÜİK tarafından açıklanan 2002-2007 tarihi itibarı ile yeni seçmen sayısı 4.437.000; 2007 tarihinde olması gereken yeni toplam seçmen sayısı: 45.844.000; YSK’ca 2007 seçimleri için açıklanan geçerli seçmen sayısı 42.553.000; aradaki 3.291.000 seçmen, mükerrer seçmen olarak ortaya çıkıyor."

(Eski CHP Milletvekili Bülent Tanla, Leyla Tavşanoğlu söyleşisi 17.7.2007, Cumhuriyet)

"Rakamlar böyle olmasına rağmen; seçimlerden kısa bir süre önce YSK, gayriresmi bir şekilde, bir nevi el altından açıklama yaparak, 1.300.000 mükerrer seçmen tespit edildiğini ve bunların silindiğini açıklamıştır."

(Hürriyet Gazetesi 10.05.2007).

Bu verilerle, basındaki tartışmalar örtüşüyor mu?

Hukukçu eski vekil, "hayır" diyerek şöyle konuşuyor:

"YSK’nın bu tasarrufuna göre 1.991.00 seçmenin akıbeti belirsiz hale gelmektedir.

22 Temmuz seçiminde seçmen sayısı ve oyların dağılımı konusunda basında bazı yazılar yayınlanması üzerine Yeni Şafak’ın müstear adlı yazarı Taha Kıvanç, YSK’nın yaptığı mükerrer seçmen silme operasyonu ile ilgili olarak 8.8.2007 tarihli yazısında savunmaya girip, bu işlemin çok doğru bir işlem olduğunu ve bu işlem ile ilgili olarak ’geçmişte birileri tarafından, oradan oraya kaydırılarak oy kullandırılan hayalet seçmenlerin ortadan kayboluverdiği’ iddiasında bulunmaktadır.

İddiaya göre geçmiş seçimlerde, YSK’nın 22 Temmuz seçimlerden hemen önce sildiği yaklaşık 3.500.000 ’hayalet seçmen’ oradan oraya kaydırılarak oy kullandırılmış ve seçim sonuçları etkilenmiş olmasına rağmen, bu operasyon ile, bu tehlike ortadan kaldırılmış olmaktadır ve seçimlere hile karıştırıldığı iddiası aynı nedenle ortaya atılmaktadır.

TAHKİKE MUHTAÇ

YSK
Başkanı ve görevli savcıların bu yazıyı ihbar kabul ederek derhal bu kaydırma operasyonlarının kimler tarafından ve hangi seçimlerde nasıl yapıldığı konusunda bu iddiayı ortaya atan Taha Kıvanç’ın ifadesine başvurarak tahkikata girişmeleri gerekir.

Bu iddia, bugün Türkiye’nin gündemindeki en önemli iddialardan biridir ve acilen tahkike muhtaçtır.

YSK Başkanı Muammer Aydın önceki gün yaptığı basın açıklamasında hiçbir tartışmalı konuya cevap vermemiş ve bütün şüpheleri muallakta bırakmıştır. Bu durumda cevaplanması gereken gerçek sorular şunlar olmalıdır.

YANIT GEREKİYOR

’007 genel seçimleri itibarı ile; silinen mükerrer seçmen sayısı ne kadardır? Bu seçmenler hangi nedenler ile silinmişlerdir? Bu silinen mükerrer seçmenler 2002 genel ve 2004 mahalli seçimlerinde hangi sandıklarda oy kullanmışlardır? Bu sandıkların seçim sonuçları nasıl açıklanmıştır?

2002-2004-2007 tarihleri arasında seçmen kütüklerine ilave olan yeni seçmen sayıları ve bu yıllar itibarı ile silinen mükerrer seçmen sayıları ne kadardır?’

YSK, bu sorulara cevap verirken, Taha Kıvanç, mükerrer seçmenlerin, geçmiş seçimlerde kaydırılarak oy kullandırıldığı ve bu işlemi yapanlarca seçim sonuçlarının etkilendiği iddiası ile ilgili bir açıklamayı ivedilikle yapmak zorundadır. Ve dahi bu ’seçmen silme operasyonu’nu, bu iddiadaki nedenleri ortadan kaldırmak yani ’hayalet seçmenler’in birileri tarafından (kim olduğunu da bu yazara sorarak) seçimlerin sonuçlarını etkilemelerini önlemek amacı ile yapılıp yapılmadığını da yukarıdaki sorular ile birlikte acilen cevaplamak kanuni yükümlülüğü altındadır."

Evet, ilginç bir tartışma. Görev nihai merci olan YSK’dadır ve böyle bir ’hile’ söz konusu ise iş cumhuriyetin savcılarına düşmektedir."

Sarıgül: Yeni parti düşüncemiz yok

ŞİŞLİ Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ’Biliyor musunuz’da (12.8.2007) çıkan "Sarıgül’ün öncülüğünde Hikmet Çetin’in başkanlığında kurulacak yeni partinin adının ’Cumhuriyetçi Demokrat Parti’ (CDP) olması düşünüldüğü" yazısı üzerine bir açıklama yaptı.

Sarıgül şöyle diyor:

"Hemen ifade etmek isterim ki, CHP’ye yıllarca emek vermiş, önemli görevler almış olan Sayın Hikmet Çetin gibi, hepimizin bildiği nedenlerle siyaset dışı kalmış ya da bugün partimizin düştüğü durumdan mutlu olmayan birçok ağabeyim ve arkadaşlarımla zaman zaman bir araya geldiğimiz doğrudur.

Ancak hepimizin ortak görüşü kurtarılacak yerlerin başında CHP’nin olduğudur. Ayrıca ülke siyasetinin önünü tıkayan unsurları bertaraf etmeden yeni parti kurmak çok şikayet ettiğimiz bölünmelere bir yenisini eklemek olacaktır. Bu nedenle böyle bir yeni oluşum düşüncemiz yoktur.

CHP’nin gençlik kollarından başlayarak her kademesinde görev yaptığımız, emek verdiğimiz partimizi layık olduğu yerde görmek benim ve adı geçen diğer siyasetçilerin de temel amacı ve arzusudur.

Bu nedenle de CHP ile halkın arasında örülen yapay duvarları kaldırmak, partimizi yeniden halka kazandırmak amacıyla 9 Eylül günü saat 09.00’da 9 gerekçeyle CHP Genel Merkezi önünde olacağız.

Ülke siyasetinin, demokrasinin önünü tıkayanlara gitmelerini söyleyeceğiz.

Bunu böyle bilmenizi ve yurttaşlarımın da böyle bilmeleri dileğimdir."

Ali-Veli hikáyesi gibi...

YALÇIN Bey, Mehmet Karamehmet’in gazetelerinde yapılan karalamaların dikkate alınacak bir tarafı yoktur. Karamehmet birçok proje üretir, hepsi de zeka ürünüdür. Ancak projeleri hep ’ince’ taktiklerle doludur; pazarlıklar, geciktirmeler ve sonra da karşı saldırılar... Geçmişte Genel Müdürü olan Erol Aksoy’la bugün geldiği duruma bakarsanız, hepsinin arkasında bu ve buna benzer gelişmeleri görürsünüz. Ali’nin külahı Veli’ye, Veli’nin külahı Ali’ye... Her işinde bir ’çapanoğlu’ olduğu ta İsviçreli günlerinden bilinir. Son olarak en güzel soruyu Aydın Doğan söylemiştir: "Ben mi bankanı hortumla dedim!" Kendisini eskiden beri biliriz. Ortaya çıkıp açık sözlülükle bir şey söyleyemez; kamuoyundan kendisini sürekli gizler. Silah olarak kullandığı medyası ile kafa karıştırmaya kalkar.O.C.

Haberin Devamı

Günün Sözü

AMERİKA ülkemizde kontrolü altına aldığı siyasi partilerle yetinmeyip TSK komuta kademesini de kendine göre düzenlemek ve hükmetmek isteyecektir. ABD bunu hedeflerken, ast-üst ilişkisine sadık kalacak A. Gül tipindeki bir Cumhurbaşkanı onlar için bulunmaz bir fırsat olacaktır. Uyanık olmak zorundayız. Yahya DUMAN

Yazarın Tüm Yazıları