Resim, hayatın aynası

ANKARA
ANAYASA değişikliği paketi Meclis’ten geçtikten sonra Başbakan Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulu’na ayrılan bölümdeki yerinden kalktı, Genel Kurul salonunu katederek Erkan Mumcu’nun elini sıktı.

Dün sabah Mumcu’yu aradım, o kısa anda kritik bir diyalog geçti mi diye sordum.

Mumcu, "Hayır, sadece ’Hayırlı olsun’ dedi, teşekkür etti" yanıtını verdi.

Ama, "O resim sanki fazlasını anlatıyor" diyecek oldum, sözümü kesti:

- O resim hayatın aynasıdır. Gerçek hayatta da yerinden kalktı, benim olduğum yere geldi. Elimi sıktı, teşekkür etti. Haklılığımızı teslim etmiş oldu.

Dün partilerin Hazine yardımı yattı. Anavatan mahkemelik, DYP parasını aldı. Eğer haziran başında iki parti DP çatısında birleşirse para ortak kullanılacak.

Ama henüz Yüksek Seçim Kurulu’nun DP hakkındaki kararı belli değil.

Önce parti kurultayları yapılacak, sonra YSK başvuruyu karara bağlayacak.

Eğer izin çıkmazsa Anavatan, DYP listesinden seçime girecek.

Birleşme de seçim sonrasına kalacak.

İlk 4 parti girsin

İŞADAMI Sedat Aloğlu aradı, doğrudan konuya girdi."Çoğu kimse benim 2003’te doktoramı verdiğimi bilmez" dedi ve ekledi:

- Tezim, AB sürecinde devlet yönetiminin yeniden yapılandırılması üzerineydi.

Sedat Aloğlu tezinde, seçim ve baraj sistemini de ele almış.

"35 gelişmiş demokraside seçim barajı ortalaması yüzde 3.5" diyor.

Üstelik Aloğlu sadece barajın düşülmesini önermekle yetinmiyor:

- Aslında aldıkları oy ne kadar olursa olsun ilk dört parti Meclis’e girmeli.

Yani Aloğlu temsilde adaleti, yönetimde istikrara yeğliyor.

Aloğlu’na katılmayabilirsiniz, ama son cumhurbaşkanlığı seçimi de kanıtladı ki...

Siyasi istikrar sadece parlamento çoğunluğuyla sağlanamıyor.

46 seçimine dönmesin

TÜRKİYE 16’ncı seçiminde başa döndü. Tıpkı 1946’da olduğu gibi temmuzda seçime gidiyor.

Çok partili rejime geçişin ilk seçimi, demokrasi açısından yüz akı sayılmazdı.

Sandıklar kayboldu, mükerrer oy kullanımı yaygındı, kısaca her türlü sahtekárlık yaşandı.

Peki bu rezalet sadece tek parti diktasının eseri veya acemilik yüzünden miydi?

CHP Lideri Deniz Baykal’ı dinlerken farklı neden de aklımıza yatıyor.

Türkiye’de yaklaşık 150 bin sandıkta seçime gidilecek.

Her sandığa asgari üç gözetmen, yani 450 bin görevli gerekiyor.

Sandık nöbeti genellikle öğretmenlere düşer.

Ama temmuz ayında öğretmelerin çoğu memleketine gider.

AKP temmuz seçimine "laikler denize gider" diye seviniyor olabilir.

Ama unutmayın ki sandık güvenliği herkese lazım.
Yazarın Tüm Yazıları