Herşey Çankaya seçimine bağlanıyor

Ankara’nın tek konusu Cumhurbaşkanlığı seçimi. Hangi soruya yanıt arasanız, “Dur bakalım, önce kimin aday olacağı anlaşılsın, sonra bakarız” yanıtını alıyorsunuz. Ne seçim tahmini yapılabiliyor, ne seçimlerin tarihi hesaplanabiliyor. Havalar çok puslu…

Haberin Devamı

Ankara’da kiminle konuşsam, hep aynı sözlerle karşılaştım:

          

Hiç bir şey belli değil. Önce, kimin Cumhurbaşkanlığına aday olacağını öğrenelim, ondan sonra konuşuruz.”

          

Köşk seçimi öylesine bir düğüm yaratmış ki, kimseler hareket edemiyor ve birçok sorun askıda bekliyor.Zira herşey, Köşk adayının kim olacağına bağlı.

          

Eğer Erdoğan aday olursa, durum başka olacak.

          

Eğer Gül veya bir başka AKP’li olursa, bambaşka sonuçlar çıkacak.

          

Haberin Devamı

Örnek olsun diye, size kısa bir liste çıkarttım.

 

          - SEÇİM TARİHİ, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilişkili. Seçimlerin ne zaman yapılacağı, ancak Cumhurbaşkanlığı adayı belli olduktan sonra kesinleşecek. Eylül mü, yoksa Kasım ayında mı yapılacağına, Başbakan kim olursa o karar verecek. Dolayısiyla, bugünden bir tahminde bulunulamıyor.

 

          - SEÇİM TAHMİNLERİ de, Cumhurbaşkanlığına kimin aday olacağına bağlı.Bugün için kararsızların önemli bir bölümü ve AKP seçmenlerinin bir bölümü de, kimin Başbakan olacağına bakarak karar verecekler. Erdoğan partinin başında kaldığı taktirde, AKP dışından da oy alacağı hesaplanıyor. Gül’ün Başbakanlığı durumunda ise, oy dağılımının değişebileceği düşünülüyor.

 

          - AKP’ nin geleceği, liderlik kadrosu ve parti içinde rollerin dağıtılması da, Köşk seçimine göre değişecek. Erdoğan’ın Başbakanlıktan ayrılması, bugüne kadar Başbakan’ın etrafındaki ekibin bir bölümünün Köşk’e çıkması, diğer bir bölümünün de başka işlere dağılmalarıyla sonuçlanacak. Aynı şekilde, parti içi dengelerde de önemli değişiklikler yaşanacak. Ya Gül ekibi ya da Erdoğan ekibi durumu kontrol altına alacak.

Haberin Devamı

 

          - PKK’nın ateşkesi devam ettirip ettirmeyeceği de, belirli bir oranda Çankaya seçiminden etkilenecek. Erdoğan’ın Köşk’e çıkması mı, yoksa çıkmaması mı bu kararı etkileyecek, işte bu pek bilinmiyor.

 

          - IRAK OPERASYONU, ister istemez Çankaya’ya kimin çıkacağının belli olmasında sonra belirlenecek. PKK’nın ateşkesi ile Irak operasyonu birbirine bağlı. Washington’un ne yapacağı da bu düğümün bir parçası oladuğundan dolayı, o da Çankaya’nın yeni sahibine göre şekillenecek.

 

-       ERMENİ TASARISI, Çankaya’yı direkt etkilemeyecek, ancak alınacak sonuç AK Parti’ye ya prim getirecek veya zarar verdirecek. Eğer Washington tasarıyı engelleyebilirse, Erdoğan çok daha rahatlayacak. Tasarıyı durduran lider olarak kamuoyundan prim alacak.

Haberin Devamı

 

İSTANBUL, BİR EFENDİSİNİ KAYBETTİ

 

Orhan Mizanoğlu’nu Perşembe günü toprağa verdik. Okurlarımını bir bölümü Mizanoğlu’nu tanımaz. Cenazesine katılan dostlara baktım ve özlediğim İstanbul ile karşı karşıya geldim. Orhan Mizanoğlu’nun temsilettiği İstanbul oradaydı. Onu, 75 yaşında genç sayılabilecek bir yaşta kaybettik.

 

Kime sorarsanız sorun. Tanıyanlardan bir tek yanıt alırsınız: ”Dünya tatlısı bir insan”.

 

Gerçekten de, dünya tatlısıbir insandı.

 

Son derece kibar, iyi eğitimli, karşısındakilere saygılıydı. Çok şık giyinirdi.

 

Ne yazık ki, böyle insanlarımızı yaşarken değerlendiremiyoruz da, kaybettikten sonra hatırlıyoruz.

 

Orhan Mizanoğlu, etrafında büyük bir boşluk bırakarak göçtü gitti. Onun varlığını daima arayacağız. Yattığı yer nurla dolsun.

Haberin Devamı

 

50 YILLIK BİR MACERA…

 

Avrupa Birliği yarın, 50 inci kuruluş yıldönümünü Berlin’de kutlayacak. 27 üye ülke lideri bir araya gelecekler ve hem nereden nereye geldiklerine bakacaklar, hem de bundan sonra nereye gidileceğini açıklayacaklar.

 

Avrupa Birliği, olgunluk yaşına girdi, ancak ne yazık ki olgunlaşamadı. 1990’lara kadar adımlarını büyük bir dikkatle atan, önemli liderer tarafından yönetilen dev bir kurum idi. Bugün, vizyonsuz, küçük politik hesaplarla meşgul liderler tarafından yönetilen, şişman bir cüceye dönüştü.

 

Türkiye-AB ilişkilerini başlangıcından bu yana en yakından izleyen bir insanım. Türkiye, bu 50 yıllık süreçte inatla yoluna devam etti. Bazen ilişkiler soğudu, bazen ısındı. Ancak hiçbir zaman kopmadı. Bundan sonra da kopmaz. Ben hiçbir Türk hükümetinin veya AB’nin bu ilişkileri koparabileceğine inanmıyorum.

Haberin Devamı

 

NOT: Birçok okuyucum Türkiye’nin neden AB’nin 50 inci yıldönümüne davet edilmediğini soruyorlar. Çünkü bugüne kadar hiçbir aday ülke bu kutlamalara davet edilmedi. Sadece tam üye olan ülkeler katılabiliyorlar.

 

SAVAŞMIYORUZ, MAÇ YAPIYORUZ...

 

Bugün, Türkiye ve Yunan milli takımlarının Atina’da maçları var. Yine her zamanki gibi, yüreğimiz ağzımızda.

 

Acaba bir olay çıkar mı?

 

Maç yapalım derken, kavga döğüş içine mi düşeriz?

 

Yunanlıların da bizden kalır yanları yoktur. Atina’dan gelen haberler arasında, bazı Kıbrıslı Rum grupların gösteri hazırladıkları, Yunanlı fanatiklerin ellerinden geleni artlarına bırakmayacaklarının ipuçları var.

 

Merak ediyorum, acaba insanlar ne zaman, sportif rekabet ile savaşmayı birbirinden ayırabilecekler. Bazıları için kavga etmek adeta bir ihtiyaç. Ne zaman bu tipleri temizleyip aramızdan çıkarırız, o zaman rahat ederiz.

 

Ben, Yunanlıların gereken tüm önlemlerialacaklarından eminim. Karamanlis hükümeti, Türk-Yunanilişkilerinin birkaç yüz serseri tarafından dinamitlenmesini istemez.

 

Fatih Terim, maçın Atina’da oynanmasından tutun da, milli takımın durumuna kadar tüm verileri dikkate alıp “beraberlik iyi sonuçtur” demiş. Ben de aynı kanıdayım…

 

Akdeniz'e karasular inmeyecek!

 
Türkiye'nin tamamen kapalı olarak projelendirilen ilk biyolojik su arıtma tesisi Lara Atıksu Biyolojik Arıtma 
Tesisi açıldı.
 
38 milyon YTL’ye mal olan proje, 2035 yılı Türkiye’sinin ihtiyaçları göz önüne alınarak hazırlandı. Lara-Kundu 
Turizm Bölgesi'nde, turistik işletmelerin hemen yanı başında yer alan Arıtma Tesisi, içinde bulunduğu bölgenin 
hassasiyeti nedeniyle tamamen kapalı olarak projelendirildi. Ana Arıtma Havuzu'nun üstünde ise olimpik 
ölçülerde bir futbol sahası yapıldı. Sahanın, geçtiğimiz yıl büyük çoğunluğu Kuzey Avrupa ülkelerinden gelen 
1100 futbol takımının kamp mekanı olarak tercih ettiği Antalya için büyük önem taşıyacağı aşikar.
BÜYÜKELÇİ

1 Ağustos 1939 yılında,Fransa’daki gazetelerin baş sayfalarına taşınan bir başlık vardı: Yeni Türk Büyükelçisi: Behiç Erkin. Bu gazeteler ertesi gün II. Dünya Savaşı’nın başladığını yazacaklardı. Büyükelçi Behiç Erkin işte böyle kritik bir dönemin büyükelçisi. Hikayesini ise, Emre Kıvırcık anlatıyor.GOA Yayınları’ndan (0 212 501 46 36) çıkan Büyükelçi adlı kitap, tarihi avuçlarınıza taşıyor.

 

MURAT BELGE BİR HAYAT…

 

Biz sözlü kültürden gelen bir toplumuz. Konuşarak paylaşmayı severiz. Otobiyografiler, biyografiler okuyucunun her zaman ilgisini çeker, ancak belgelere ulaşmak zordur. Mektuplar, günlükler, anı malzemeleri her zaman saklanmaz. Bu yüzden, yakın geçmişte bir nehir söyleşi modası çıktı. Çok da iyi oldu bence. Soru-cevap tekniği ile yazılan bu kitaplar, adeta sohbet eden iki kişiye kulak kabartıyormuşsunuz hissini veriyor. Üstelik dönemlerin en ince ayrıntılarına kadar birinci ağızdan bilgi edinebiliyorsunuz. Hele bir de sohbeti yapan Murat Belge gibi ağzından bal damlayan biriyse, Tuba Çandar’ın Doğan Kitap’tan (02122465207) çıkan “Murat Belge Bir Hayat” gibi bir nehir söyleşi akıyor ortaya… Tuba Çandar çok güzel söyelmiş kitabın önsözünde, “ Murat Belge yurttan sesler korosunun dışında bir sestir” diye…

 

Farklı bir ses, farklı bir hayat dinlerken edebiyatın da tadına varmak istiyorsanız bu kitabı kaçırmayın derim.

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları