Stopajda farklılık yolsuzluk getirdi

HAZİNE kağıtlarına stopaj konulması, bu konuda yapılanlar, bizce ekonomi derslerinde "örnek olay" olarak okutulmalı.

Daha önceki hükümetlerin ve bürokrasinin bu konuya değişik bakışları oldu, bir sürü karar alındı ve her seferinde alınan kararlar tartışma konusu oldu.

AKP Hükümeti, daha doğrusu mevcut ekonomi yönetimi de kendisinden önce bu konuda yapılan tartışmalar ve uygulamada çıkan sorunları bilmediği için, sil baştan bu konuyu ele alıp, ardı ardına birbiriyle çelişen değişik kararlar alıp olayı iyice çorbaya çevirdi.

Geçmiş deneyimlere bakarak, ekonominin dinamiklerini biraz bilen bir gazeteci olarak, bütün bu kararların getireceği sakıncaları, alınan kararların değişmek zorunda kalacağını, bu sistemle bu işin hilesinin bulunacağını söylemiştik.

Ekonomi yönetimi, tabii ki konuyu çok iyi bildiği için, bu eleştirileri dinlemedi ve çeşitli kararlar aldı. Bir kısmından daha sonra geri döndü, yatırımcılar arasında haksız rekabete yol açacak yeni kararlar aldı ve uygulamaya koydu.

Önceki gün Referans Gazetesi’nin iki yeni yazarı, vergi uzmanları Veysi Seviğ ve Bumin Doğrusöz ile CNN Türk’te genel olarak vergi sitemini ve özel olarak da bu stopaj konusunu tartıştık. İki vergi üstadının ortaya attığı iddia, Hazine kağıtlarına stopaj konusunda ne kadar vahim hata yapıldığını çok açık biçimde ortaya koyuyor.

Vergi uzmanları yabancı yatırımcıdan alınan verginin sıfırlanmasına karşılık, Maliye’nin "ille de gelir" diye yerli yatırımcıya getirdiği yüzde 10 stopajın, beraberinde çok büyük bir yolsuzluk kalemi ortaya çıkardığını söylediler. Uzmanların söylediğine göre 130 bin kişi, daha doğrusu yerli tahvil yatırımcısı, bu yüzde 10’luk stopajı ödememek için, aldıkları Hazine kağıtlarını yabancı kişilerin üzerinde gösteriyorlar. Bu hızla yayılan bir "vergiden sakınma" uygulaması olmuş ve özellikle sahil beldelerinde bu işlemler yoğunlaşmaya başlamış.

Sistem çok basit işliyor. Tanıdığınız Türkiye’de oturan bir yabancı kişiden senet alıyorsunuz, ya da banka ile anlaşıp onun üzerine hesap açtırıp kullanım yetkisini kendinize alıyorsunuz. Aldığınız hazine kağıtlarını bu yabancı kişiye aitmiş gibi gösteriyorsunuz. Böyle biri mevcut değilse, yurt dışından sadece bu iş için bir kişiyi de rahatlıkla getirtebilirsiniz.

Duyduğumuza göre Moldavalı, Ukraynalı çok sayıda kişi bu iş için de kullanılıyormuş.

BUNUN ADI KÖTÜ YÖNETİM

Biliyoruz ki, Türkiye’de ismi, namı duyulmamış, bazıları vergi rekortmeni olmalarına rağmen isimlerini açıklattırmayan, çok sayıda büyük yatırımcı var. Bu yatırımcılar tasarruflarının en azından belli bir bölümünü her zaman Hazine kağıtlarına yatırma eğilimindeler.

Bu kişiler, isimleri ortaya çıkmasın diye, zaten hep hassas olmuşlardır.

Bazı kişilerin trilyonlarca lirayı Hazine kağıdına yatırdığını dolayısıyla çok büyük faiz geliri elde ettiğini biliyoruz. Bir yabancı kişiye, kendisini garantiye aldıktan sonra, ayda birkaç milyar lira, maaş gibi ödeme yapsanız, bu iş rahatlıkla hallolur.

Şimdi bu yatırımcılar sözde yolsuzluk yapmış hatta vergi kaçırmış bile sayılabilirler.

Ama bir düşünün; çok yüksek faiz gelirleri elde ederken, bunun yüzde 10’unu vergi olarak ödüyorsunuz. Ama bakıyorsunuz başka biri aynı kağıtları yabancı üzerinde gösterip, hiç faiz ödemiyor. Ya da gerçekten yabancı bir yatırımcı gelip aynı kağıda yatırım yapıyor ama sizden yüzde 10 daha fazla net faiz geliri elde ediyor.

Bu haksızlık değil mi? Devlet eliyle haksız rekabet oluşturmak bu değil mi?

Şimdi bu iddialar üzerine büyük ihtimalle araştırmalar yapılacak, bu tür kişiler bulunmaya çalışılacak. Duyduğumuza göre Maliye de zaten yeni yeni bu işi anlamaya başlamış zaten.

Peki doğru olan, hem de ihtiyacı olan devlete borç veren kişiyi, bile bile yolsuzluğa itmek midir, yoksa bu zemini yaratan uygulamaları, kararları ortadan kaldırmak mı gerekir?

Kim ne derse desin, yaratılan bu hile ortamı tümüyle "kötü yönetim"in suçudur...

Bunun sorumlusu ekonominin dinamiklerini bilmeyen mevcut ekonomi yönetimidir...
Yazarın Tüm Yazıları