Niye sevindim?..

TAYYİP Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı yapmamak için aralıksız "formüller" geliyor.

Diyelim ki bu bir formüldü:

"Muhalefetin sine-i millete dönmesi..."

Tabii ki hazır "formülü" bulunca sevindiniz.

Ben de sevindim.

"Muhalefetin sine-i millete dönmesi" formülü uygundu ya, bir tek "muhalefetin sine-i millete dönmesi" kısmı yoktu.

Çünkü; daha bir yıl oturup maaş almak varken, tekrar seçilip seçilmeyeceği belli olmayan bir "sineye" kendini atmak istemez milletvekili.

Neyse ki bir başka "formül" yetişti:

"Halkımızın Çankaya’ya çıkan yollara oturması..."

Birinci formülün tersidir bu; siyasetçinin sine-i millete dönmesi yerine, milletin sine-i siyasete dönmesi.

Elbette sevindiniz.

Ben de sevindim...

Bu "formül" iyi olmasına iyiydi de, tek eksiği vardı:

Halkımız...

Çünkü; halkımızın çıkıp yola oturmak yerine, TV’nin karşısındaki koltuğa oturmayı tercih ettiği anlaşıldı.

Tam bu sırada, bu son formül geldi:

"AKP 367’yi bulamazsa cumhurbaşkanı seçemez..."

Yine sevindiniz.

Ben de...

Bu "formül" tutar tutmasına da, tek eksiği; uygulanamaz.

Çünkü; Özal, muhalefetin katılmadığı bir Meclis’in 263 oy’u ile cumhurbaşkanı seçilmişti, bir... Meclis her zaman üçte bir (183) sandalye ile toplanır, iki...

*

Elbette gelecek başka "formüller" de olacaktır.

Bu gelecek "formüllerin" tek eksiği ise; henüz aklımıza gelmemiş olmasıdır.

*

Sonuç olarak:

Tayyip Erdoğan eğer isterse çıkıp Çankaya’ya oturacaktır.

Türbanı, tesettürü, uleması, haremi, El Kadı’sı, tarikatı, imam kadrosu, cemaati ve dokunulmayan dosyaları ile...

Bu ülke layık olduğu cumhurbaşkanını bulacaktır.

Tıpkı layık olduğu Başbakan’ı bulduğu gibi.

Siz sevinirsiniz...

Ben sevinirim..
Yazarın Tüm Yazıları