İnsanın kütüphanesi yalan söylemez

ERTUĞRUL ÖZKÖK’ün "Mason Arşivindeki Tarkan" yazısını (24 Aralık 2005, Hürriyet) okur okumaz ürperdim, hemen kütüphaneme koşmak istedim. Oraya kapanıp, parmak izlerimi silmeliyim diye geçirdim içimden.

"Bir masonun evrak-ı metrukesi."

Güzide Sabri’
nin romanını anımsadım: "Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi."

Mason Aydın Bilge’nin ölümünden sonra müzayedeye çıkarılan kitaplığında Pekos Bill ve Tarkan ciltlerinin bulunduğunu yazmış Ertuğrul Özkök.

Çok ünlü, geçmiş zaman yazarlarından birinin terekesinde de vücut yapma dergilerinin ciltleri vardı. Kimbilir hangi meraklarımızın ipuçlarını bulacaklar bizim kitaplarımızda da.

Belki de o kitaplardan, dergilerden sonra resmi, kitaplara geçmiş biyografilerimiz değişecek, insanlar aldatılmanın öcünü onların üzerinden alacaklar.

Biriktirdiğimiz kitaplar, bizim görünen, görünmek istediğimiz yüzün tanığı değillerdir her zaman. Bin kitaplık bir rafı, tek kitap bütün durgun zalimliğiyle yok edebilir.

Bir tek dergi bile, rastlantının rüzgárıyla açıklanmaz, "demek ki bu da aralarına karışmış" gibi masum bir açıklamayla görmezlikten gelinmez.

Tek cilt, tek kitap; göstermek istemediğimiz, gizlediğimiz bir eğilimimizi, saplantımızı, zaafımızı eski deyimle şüpheye mahal bırakmayacak biçimde ispatlar.

* * *

AYDIN BİLGE’
nin terekesinde başka kitaplar yok mu? Yazıda onlar da sıralanmış. Ama nedense benim dikkatim birden Pekos Bill ile Tarkan ciltlerine yöneldi, onlarda takıldı kaldı.

Ne zaman kütüphaneme çekilsem, elbet gizli çekmecelerimi açar, kendimle hem hesaplaşır, hem de itiraf etmenin huzurunu yaşarım.

Raflardaki kitaplar değil yalnızca, onların yazarlarıyla da paylaştıklarımı anımsarım.

İnsanın anıları her zaman övünülecek satırlarla dolu değildir, kendini savunan yazılar toplamı inandırıcılıktan yoksundur.

İki kişilik içinde miyiz? İkilem insanın çok baskın özelliği.

Yazılarımız, kitaplarımız, dostlarımıza anlattıklarımız.

Ya kitaplığımızdaki kitaplarımız. Bizim tek başına yaptığımız seçimin oluşturduğu bir kişilik tarihi.

Yalnız kendi kitaplığım mı?

Hayır. Gittiğim bütün evlerden ailenin, ev sahibinin kimliğini onlardan çıkarmaya çalışırım.

Yakılan kütüphaneler. Bence tarihi yanlış öğrenmemizi, yakanı da, koruyanı da tanıyamadığımızı gösteren işaretler.

* * *

HER
şeye rağmen parmak izlerimi silmeyeceğim. Hep aldanacak değilim ya, biraz da aldatacağım.
Yazarın Tüm Yazıları