1 Mayıs’ta Taksim’i zorlayanlar bu toplumun en ahlaklıları

MEMLEKETTE her ay yüzlerce işçi ölüyor.

Haberin Devamı

Son 3 yılda sadece madenler 435 işçiye mezar oldu.
Hükümet ne yaptı? Ağır işlerde çalışma yaşını 16’ya indirdi.
Her gün ölen işçilerin kiminin inşaatta başına kalas düşüyor, kimi çalıştığı fabrikada metan gazı sızmasından, kimi kaldığı çadırda sobadan zehirleniyor, kimi madendeki grizu patlamasında can veriyor, kiminin bindiği yük asansörünün halatı kopuyor, kimi çöken kalıpların, kimi dozerin altında kalıyor.
Bunların hiçbiri kaza değil, hepsi cinayet.
Bu cinayetlerin sorumlusu da işçileri rant ve sermaye uğruna ölüme gönderen patronlar, taşeron sistemin savunucusu hükümet, iş güvenliği önlemlerini almayan, denetlemeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.
Hükümet her defasında “Sorumlulardan hesap sorulacaktır” diyor.
Kimseden hesap sorulmuyor. Zira en başta aynaya bakıp kendilerinden hesap sormaları gerekiyor.
Ardından “Takdiriilâhi, kader, mukadderat, ömürleri bu kadarmış” gibi açıklamalarla işçi ölümlerini meşrulaştırıyor, topluma bu cinayetleri doğal olaylarmış gibi sunmaktan geri durmuyorlar.

*

Haberin Devamı

İşte birçokları en çok bunun için 1 Mayıs’ta Taksim’e gitmek istiyordu.
İyi birer vatandaş/yurttaş olmayı görev bildikleri için.
Zira, Rıza Sam’ın “Siyasi Değer ve Siyasi Etik” adlı kitabında yazdığı gibi, bir toplumun üyeleri toplumsal meseleler söz konusu olduğunda duyarlı davranıp katılım sağlıyorsa, sorgulama ve eleştiri yapabilme ehliyetini gösterebiliyor ve sorumluluk alabiliyorsa orada vatandaşlık/yurttaşlık bilincinden söz edilebilir.
Siz bakmayın otoritenin “vatan haini” yaftalamalarına...
İyi vatandaş olmak en başta adaletsizliği yok etmeyi amaçlayan davranışları içerir, adaletsizliğin mağdurlarıyla dayanışmayı gerektirir.

*

Rawls’un dediği gibi, “Demokrasinin canlı kalabilmesinde en önemli unsur, vatandaşların kendilerini ideal yasa koyucular olarak görmeleri ve kamusal aklı çiğneyen hükümet yetkililerini reddetmekle sağlam ve yaygın bir tutum göstermeleridir. Vatandaşlar böylece yurttaşlık görevlerini yerine getirmiş ve hükümet yetkililerinin kamusal alandan ayrılmamalarını sağlamak için ellerinden geleni yapmış olurlar. Bu görev, aslında ahlaki bir görevdir.”
Bove ve Luneau “Gandhi’nin yurttaşlık erdemi itaatkâr olmasında değil, sorumlu olmasında aranmalı” der. Zira Gandhi burada, bireye kötülüklerle işbirliği yapmamasını dayatan bir etik zorunluluğu yerine getirmiştir.

*

Haberin Devamı

Güçlü bir demokrasi için vatandaşların aktif katılımı ve ortak karar alma süreci gerekir.
Bu katılım olmadığında özel çıkarların yönettiği yaşamlar aşılamaz ve ortak yarar sağlanamaz...
Güçlü vatandaşlık bağları kurulamaz...
Birey yalnızca kendi çıkarlarını düşünmekten uzaklaşıp gerçek vatandaş olamaz.

*

1 Mayıs’ta Taksim’i Anayasa’ya aykırı şekilde, keyfi olarak işçilere ve onlarla dayanışanlara kapadılar.
Buna direnenler vatandaşlık/yurttaşlık görevlerini yerine getirdiler.
Otorite ne derse desin, onlar iyi yurttaşlar. Onlar faşist değil, demokrat. Onlar hakkın, adaletin peşinde. Onlar vatan haini değil, vatansever. Onlar güçlünün değil, zayıfın yanında.
Hepsinden öte, onlar ahlaklı.
Zerre kadar şüpheniz olmasın.

Yazarın Tüm Yazıları