Dinlemelerin yayımlanmasında ölçü ne olmalı?

TELEFON tapelerinin bir kez daha ortalığa saçıldığını görünce “Türkiye Telekulak Cumhuriyeti’ne hoş geldiniz” demekten alıkoyamıyor insan kendisini.

Haberin Devamı

Gün geçmiyor ki, adını daha önce sıkça duymadığımız bir internet sitesinde kamuoyunun yakından tanıdığı şahsiyetlerle ilgili yasadışı yollardan kaydedilmiş telefon konuşmaları çarşaf çarşaf yayımlanmasın.
Ayrıca, patlak veren yolsuzluk soruşturmaları çerçevesinde savcılar tarafından yapılmış yasal telefon dinlemelerinin kayıtlarına da televizyon haberlerinde, gazete manşetlerinde sıkça rastlamak mümkün bugünlerde. 17 Aralık’taki birinci dalgada, savcının, rüşvet almakla suçladığı siyasetçileri ve onların yakınlarını büyük ölçüde teknik takibe takılan konuşmaların oluşturduğu deliller üzerinden suçladığını görüyoruz.
Bu yönüyle ülkedeki siyasi gelişmelerin, tartışmaların önemli ölçüde bu telefon dökümleri üzerinden şekillendiğini söylemek hata olmaz.

***

Haberin Devamı

Telefon konuşmalarının kamuoyuna bu şekilde yansıması ilginç çelişkilerin, paradoksların da yaşanmasına yol açıyor. Geçmişte yasadışı yollardan edinilmiş telefon kayıtları üzerinden insanları hedef almakta, itibarsızlaştırma kampanyaları yürütmekte sakınca görmeyen çevrelerin durumu gibi... Bu çevrelerin kendileri benzer yöntemlere hedef olup mağduriyet yaşayınca kıyameti koparmaları, kuşkusuz ciddi bir tutarlılık sorunu yaratabiliyor.
Bakanları konu alan telefon dökümlerinin –yasal dinleme bile olsa- yayımlanmasına şiddetli tepki gösteren hükümet çevrelerinin, aynı duyarlılığı başkalarının mağduriyetlerinde göstermemeleri bir başka çelişki.

***

Siyaset bu şekilde seyrederken telefon dökümleri söz konusu olduğunda neyin yayımlanıp neyin yayımlanmayacağı soruları üzerinde basında da şiddetli bir tartışma sürüyor. Ortalığı kaplayan toz duman içinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebilmek giderek güçleşiyor.
Aslında geçen 15 yıl içinde yaşanan tecrübelerin ışığında bu konudaki yol gösterici ilkeleri, kuralları bulmak hiç de zor değil. Meselenin çok basit bir çözümü var: hukukun sınırları içinde kalmak...
Telefon deşifrelerinin yayımlanmasında esas alınacak ölçüt, bu dökümlerin yasal yollardan elde edilmesidir.
Vatandaşların telefonlarının hangi hallerde dinlenebileceği Ceza Muhakemesi Kanunu ve ayrıca istihbari dinlemeler için Polis, Jandarma ve MİT teşkilat kanunlarında düzenlenmiştir. Burada yasaların hükümlerine uygun olarak savcının talebi ve hâkimin onayıyla hukuk zemini içinde elde edilip, delil oluşturduğu için soruşturma dosyasına konmuş konuşmaların yayımlanmasında bir mahzur olmaması gerekir.
Burada gözetilmesi gereken önemli bir nokta, tapelerde suça işaret etmeyen, dinlenen kişinin doğrudan özel hayatını konu alan bölümlerin ayıklanarak dava dosyasının dışında tutulmasıdır. Örneğin, Ergenekon sürecinde pek çok sanığın özel hayatları iddianame eklerinde bu şekilde deşifre edilerek itibarsızlaştırma kampanyaları yürütülmüş, hükümet de özel yetkili savcıların bu yöndeki uygulamalarını seyirci olarak izlemeyi tercih etmiştir.
Buna karşılık, hâkim izni olmadan tümüyle yasadışı yollardan elde edilmiş telefon kayıtlarına internette aleniyet kazandırılması ve yayın organlarında iktibas edilmek suretiyle yayımlanması hukuka aykırı bir durumdur. Bu tür kayıtlara hiçbir şekilde itibar edilmemesi gerekir.

***

Haberin Devamı

Dinleme yasadışı yollardan yapılmış olsa bile, “kamu yararı” gibi bir gerekçeyle bu tür kayıtların yayımlanmasının pekâlâ meşru olduğu tezi sıkça öne sürülmektedir. Türkiye gibi temel hukuk kavramlarının henüz içselleştirilmediği bir ülkede “kamu yararı” diyerek böyle bir kapının açılması halinde ortaya çıkabilecek hak ihlallerinin sonu gelmez. Ciddi istismarlar yaşanabilir. Unutmayalım ki, işkence de kamu yararı gerekçesiyle savunulmuştur
on yıllar boyunca bu ülkede.
Özellikle teknolojik imkânların geldiği aşama da dikkate alındığında, bu konuda frene basmak şarttır. Ayrıca neyin “kamu yararı” olduğunu tartışmaya başladığımızda son derece göreceli bir alana giriyoruz. Devlet içindeki paralel yapılanmalar da bakarsınız bu tür yararlardan söz ederek yasadışı kayıtlarla sahneye çıkabilirler.
Dolayısıyla, bu konuda ilkesel bir duruşun sınırlarını kesin hatlarıyla çizmekten başka bir seçenek bulunmuyor. Hukuk dışı yollardan telefon dinlemek nasıl suçsa, bu şekilde elde edilen kayıtlar nasıl yargı karşısında delil niteliği taşımıyorsa, benzer şekilde söz konusu kayıtların yayımlanması da ilkesel olarak reddedilmelidir.

Yazarın Tüm Yazıları