Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Şaka değil gerçek

ÖNCEKİ çarşamba, Reza Zarrab’ın, “Yakında kabinenin yarısı bana kefil olacak” dediğini yazıp ‘şımarıklık’ ifadesini kullandım.

Haberin Devamı

Zarrab’ın avukatı Şeyda Yıldırım aradı, “O söz müvekkilime ait değil. Kendisi varlıklı, ama asla şımarık denecek biri değil” dedi.
Araştırdım, Yıldırım haklıydı, hata benim yanlış anlamamdan.
O sözü Zarrab değil, bir siyasinin akrabası da olan arkadaşı söylüyor.
Zarrab’dan özür diliyorum; bu fırsatla operasyon dosyasındaki bazı ayrıntıları, takdiri için, okura sunmaya bugün de devam ediyorum.

YOLU HEP AÇILDI

Böylesi olaylarda öncelikle siyasileri eleştirdiğimi anımsatmama sanırım gerek yok; o nedenle bugün de “İlk muhatabım Zarrab değil” diyorum.
Bu anlayışla, dosyadaki iddiaların (yine altını çizeyim) bazılarını aktarayım.
Devletin İçişleri Bakanı, oğlunun ayda 30 bin dolar maaşla danışmanlık hizmeti verdiği bir kişinin küçük-büyük her işi ile yakından ilgilenmiş.
Karşılığında da 15 seferde 6 milyon dolara yakın bir ödemeden söz ediliyor.
Bakan daha o göreve atanır atanmaz Zarrab’a, “Gözümüz aydın, gücümüze güç geldi” dedirten bir özgüven gelmiş.
Koruma polisi verilmesinden, emniyet şeridinden geçiş üstünlüğüne kadar ne istediyse yapılmış.
(Bu vesileyle İstanbullulara derim ki, emniyet şeridini kullanan sivillere hiç kızmayın, plakaları polise önceden bildirildiği için geçip gidiyorlar.)
Zarrab, ‘Tehdit ediliyorum’ demiş; ortağının kuzeni asayişten sorumlu müdür yapılan bakanın oğlu, “Yollayayım onu sana” diye şımarıklık(!) etmiş.
Zarrab nezaket gösterip, ‘Telefonu yeter’ demiş; müdür de ‘Tanışmak şerefine nail olayım’ diye hemen sarılmış telefona ve gerekeni yapmış.
Ama pek araştırmadan soruşturmadan olsa gerek, Zarrab’ın verdiği isim diye Türkiye’nin ta diğer ucunda askerlik yapan bir er ‘alınmış’; ama küçük(!) bir sorun çıkmış, garibim erin, kimse ile telefon irtibatı dahi yokmuş!

Haberin Devamı

ZİNDANA DA ATTIRIR

Zarrab’ın 3 yakınına istisnai vatandaşlık verilmiş; bedeli 1’er milyonmuş.
Para trafiği, konuşmalar, buluşmalar takip edilmiş, kayda geçirilmiş.
Bakan oğlu, işlemlerin her aşamasında ya telefonun ucunda ya da MSN’nin başında olmuş, ama son müjdeyi yine de bizzat bakan vermiş.
Bakan, Zarrab’ı çok sevmiş olmalı ki, biri onun canını sıkmışsa, “Terbiyesizin kafasını koparırım” demiş; biri onu şikâyet etmişse, “Sürdüm onu; daha fazla şey yaparsa ‘Bana rüşvet verdi’ diye şikâyet et” diye bir akıl vermiş!
Randevularda Zarrab’a, “senin uygun olduğun an” şansı tanınmış.
Zarrab aleyhine haber çıkmaması için her çaba gösterilmiş.
Bu kadar üst düzey ilgi de sonuçta Zarrab’da, kızdığı birileri için, “Onu zindana attıracağım” özgüveni yaratmış; ama yadırgamamalı, yadırganacak olan onu bu havaya sokan siyasiler olmalı.
Bir başka siyasiyi de, Zarrab nasıl bir jest yaptıysa ‘Çok mahcup etmiş’; neyse bunu da nazik ve şakacı birinin ifadesi olarak görelim.
Bazılarını da önceki yazımda aktardığım tüm bu yakışıksız, ama ciddi iddiaları siyasete yöneltenler, delillerini ortaya koymalı.
Siyaset kurumu da onlara bu şansı vermeli, aksi takdirde hesabını sormalı.
Siyasetin ve yargının itibarı için bunu yaşamsal görmeli; o nedenle Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın dört eski bakanla ilgili fezlekelerin TBMM’ye sevk edileceğini açıklaması önemsenmeli.

Yazarın Tüm Yazıları