Yolsuzluk psikolojisi

Kişilerin yolsuzluk yapmasına, yolunu kaybetmesine, doğru yoldan çıkmasına yol açan sosyal, psikolojik, ekonomik faktörler nelerdir? Kimler daha yatkındır? Neden daha yatkındır? Nasıl yapılır? Nasıl önlenir? Bilim insanları, bu ve benzeri soruları çeşitli teorilerle açıklıyor.

Haberin Devamı

2008 yılında Amerika’da, Wall Street’te başlayıp bütün dünyada ekonomik krize neden olan yolsuzluklar, psikologların, sosyologların, kriminologların, ekonomistlerin bu konuyu yeniden, derinlemesine araştırmasına neden oldu. Kişilerin yolsuzluk yapmasına, yolunu kaybetmesine, doğru yoldan çıkmasına yol açan sosyal, psikolojik, ekonomik faktörler nelerdir? Kimler daha yatkındır? Neden daha yatkındır? Nasıl yapılır? Nasıl önlenir?
Bilim insanları, bu ve benzeri soruları çeşitli teorilerle açıklıyor ve yolsuzluğa neden olan tek bir faktörün olmadığını, kişilik özelliğinin, durumsal, sosyal, ekonomik ve çevresel faktörlerin bazen tek başına bazen de beraber etkili olabileceğini söylüyorlar. Geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan Wall Street yolsuzlukları analiz edilirken, en çok “açgözlülük” kavramı üzerinde duruldu. Bunun yanında dolandırıcılık, hile, yolsuzluk yapan kişilerin bazı ortak özellikleri dikkat çekiyor:

Haberin Devamı

YOLSUZLUK YAPAN KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ

Narsisistik kişilik bozukluğu: Bu kişiler kendilerinin çok önemli olduğuna inanır, “sıradan insanlar”dan daha üstün olduklarını düşünürler. Bu nedenle her şeyi kendilerine hak görürler. Empati yapmakta güçlük yaşarlar. Kişiler arası ilişkileri kendi çıkarları için kullanırlar. Kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf yanlarını kullanırlar.
Antisosyal kişilik bozukluğu: Başkalarının haklarını saymayan, hilekar kişilerdir, defalarca yasalara aykırı davranışlarda bulunurlar. Sürekli yalan söylerler. Yaptıklarından, suçlarından pişmanlık duymazlar. Empati kuramazlar. Başkalarını kendi çıkarları için kolayca manipüle ederler. Sinirli ve saldırgan kişilerdir. Kendi ya da başkalarının güvenliğini umursamazlar. Bir işi sürekli götüremez ve sorumluluk alamazlar.
- Kendinde olmayanı isterler
- Kendi imkanlarıyla alamayacağına sahip olmayı isterler.
- Kendini başkalarıyla kıyaslarlar ve hayat standartlarını kendinden “üstün” gördükleriyle yarışırlar.
- Elindekileri (malını, mülkünü) kaybetme korkusu yaşarlar
- Pozisyonunu (müdürlük, yöneticilik, başkanlık), gücünü, statüsünü kaybetme korkusu yaşarlar.
- Fakirleşirlerse gururlarının kırılacağını düşünürler.
- Başkalarından üstün olma tutkuları vardır.
- Ahlak kuralları, değer yargıları daha esnektir, belirsiz veya değişkendir.
- Aile üyeleri arasında yalan söyleyen, hile yapan, yolsuzluklara karışmış kişiler vardır ve bu onların yolsuzluğu normalleştirmesine neden olur.
- Aşırı hırs, güç ve kontrol takıntıları vardır.
- Eleştirilere açık değildirler, etraflarında sadece kendisini onaylayan kişileri tutarlar.

Haberin Devamı

DOLANDIRICILIĞIN ÜÇ BİLEŞENİ

Sosyolog ve kriminolog Donald Cressey, “Başkalarının Parası” adlı kitabında, kişiyi yolsuzluk yapmaya sürükleyen faktörleri “dolandırıcılık üçgeni” (fraud triangle) adlı teori ile açıklıyor.
Cressey, dolandırıcılığın üç bileşeni olduğunu ve dolandırıcılığın yapılabilmesi için bu üç bileşenin de aynı anda var olması gerektiğini söylüyor. Cressey bu üç unsuru şöyle açıklıyor:
1 Baskı: Kişiyi yolsuzluğa sürükleyen ana faktör. Baskının içeriği kişiden kişiye değişir. Bazı kişiler, para veya gücünü kaybetme korkusu yaşadığı için kendini baskı altında hisseder. Bu kişiler, ekonomik sıkıntıya düştüğünde veya gücünü kaybetmekle yüz yüze geldiğinde, problemini legal yollarla çözemeyince hile, hırsızlık, yolsuzluk gibi yollara başvurabilir. Bunların arasında çoğunlukla, borçları olan, madde bağımlısı olan veya kumar düşkünlüğü olan kişiler vardır. Bazıları da daha fazla para, güç edinme isteği ve hırsı yüzünden kendini baskı altında hisseder. Örneğin, çevresindekilerin yaşam kalitesi kendisinden daha yüksekse, daha pahalı arabası, evi, kıyafetleri varsa, kendisini onlarla kıyaslayarak baskı altında hissedebilir.
2 Fırsat: Denetimin az olması, kontrol sistemlerinin zayıf olması veya hiç olmaması, cezalandırma sistemlerinin yetersizliği, denetleyenlerin cahilliği, umursamazlığı, dikkatsizliği gibi faktörler, yolsuzluk yapmak isteyen kişi için elverişli bir ortam, fırsat yaratır. Kişi yakalanmayacağını veya yakalansa bile bir şekilde ceza almayacağını, cezadan kendini rahatlıkla kurtarabileceğini düşündüğünde daha kolay hile yapar.
3 Rasyonelleştirme: Bahane bulma, haklı görme... Kişi yolsuzluk, dolandırıcılık yapmak için kendisini motive eden haklı, rasyonel nedenler bulur. Kendini haklı bulma eylemi, sanılanın aksine, eylemden önce ortaya çıkar. Kişi kendisini haklı bulduğunda, yarattığı nedenlere kendini inandırdığında, dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmek için psikolojik olarak hazır hisseder ve suçluluk, korku gibi duyguları azalır.
Dolandırıcıların, hırsızların, hile yapanların şu cümleleri söylediğini duyarsınız: “Herkes yapıyor, ben de yapsam ne olur?”, “Bu para benim zaten hakkım, çok çalışıyorum ve hak ediyorum”, “Onda çok var, birazını alsam bir şey olmaz”, “Kimseye zararım yok”, “Bunu iyi bir şey için yapıyorum”, “Başka seçeneğim yok” vs...

Haberin Devamı

ÇOCUKLARIN AHLAKİ GELİŞİMİNDE AİLENİN YERİ BÜYÜK

Michele Borba, 2001 yılında yazdığı kitabında, çocuklarımızın ahlaki gelişimlerini unuttuğumuzu ve bu konuda neler yapmamız gerektiğini anlatıyor. “Eğitimlerine milyonlar harcıyoruz ama hâlâ sorumluluklarını yerine getirmeyen, eşyasının kıymetini bilmeyen, gizlice içki içen, kopya çeken, yalan söyleyen, etrafındakilere yardım etmeyen, arkadaşlarını ezen, isim takan, şiddet uygulayan çocuklar yetiştiriyoruz” diyor.
3-15 yaşları arasındaki çocukların ahlaki zeka açısından gelişmelerinde ailelerin önemli rol oynadığını söyleyen Borba, ahlaki zekayı şöyle açıklıyor: “Doğruyu yanlıştan ayırma kapasitesi; doğru ve onurlu davranmak için güçlü bir etik inanca, donanıma sahip olup bu doğrultuda davranabilmek....”
Bunları öğrenmeliler
Borba ayrıca çocukların materyalizme dayalı, saygısızlığın, cinselliğin, şiddetin, küfürlü konuşmanın, haksızlığın sıradanlaştığı bir dünyada yetiştiklerini, ailelerin çocukların ahlaki zekalarını geliştirmek için kolları sıvamaları gerektiğini vurguluyor. Bunun için çocuklara öğretmemiz gereken 7 önemli kavramı hatırlatıyor:
1- Empati
2- Vicdan
3- Öz kontrol
4- Saygı
5- İyi yüreklilik
6- Hoşgörü
7- Adil olmak
Araştırmalar gösteriyor ki çocuklara bu değerleri öğretmenin en iyi yolu, onlara model olmak, gerçek örnekler kullanmak. Örneğin, yalan söylemelerini istemiyorsanız ne onlara ne de onların yanında başkalarına yalan söyleyin. Aristo’nun yüzyıllar önce ahlak üzerine yazdığı kitabında söylediği gibi: “Ahlak, alışkanlık ve tekrar yoluyla öğrenilir. Çocuklarınızın sizi kopyalayarak öğrendiğini düşünerek, onlara, onları görmek istediğiniz gibi davranın.”

Yazarın Tüm Yazıları