Devlet kirletiyor, bedelini biz ödüyoruz

CUMARTESİ günü Konya Karapınar’da planlanan madencilik faaliyeti ile dev termik santral inşası projesini yazmıştım.

Haberin Devamı

Biraz daha detaya girelim.

*

Karapınar’ın yıllık tarımsal cirosu 600 milyon lira. Tarım arazisi 2 milyon dekar.
Bölgede rüzgâr erozyonu nedenli toprak kaybına, su kıtlığına rağmen zor başarıldı.
Ekonomi de sanayi de
tarıma dayalı. İstihdam diye
bir sorun yok.
Yerel halk, “Biz zaten tarımdan para kazanıyoruz, işimiz gücümüz yerinde. Niye bu sistemi bozalım ki?” diyor.
Milyarlarca metreküp tarım toprağını oyup madeni çıkaracaklar ya... Sonra o toprağı yeniden doldurup “Hadi ekin biçin” diyecekler ya.
Yerel halk yanaşmıyor,
“1 santimetre tarım toprağı 500 yılda oluşuyor. Hafriyat toprağı değil, yüzeydeki, buğday işlediğimiz toprak önemli” diyor.
Yüzbinlerce ton buğday, arpa, kuru fasulye üreten, sanayisinin yüzde 90’ı tarıma dayalı bir yerden söz ediyoruz.
Siz buraya o termik santralı kondurup toprağı zehirleyeceksiniz, suyu bitireceksiniz, havayı kirleteceksiniz ve halkın ekmek kapısına mührü basacaksınız.
Ama size de yaramayacak. Çünkü astarı yüzünden pahalıya gelecek.
Neden derseniz...

*

Haberin Devamı

Bizde sağlığa dair veri toplama sistemleri yok. Zira bu veriler toplanırsa türlü yatırımların halk sağlığı ve çevreye etkisine dair maliyetler ortaya dökülecek. Devlet üstünü örtmezse karşısında güçlü bir kamuoyu bulacak ve bunun da kendisi için iyi bir şey olmadığını biliyor.
Ama Batılı ülkeler 2007’de kömür yakan termik santralların neden olduğu zararın AB ülkelerinde yılda 356 milyar Euro olduğunu hesapladı. Üretim zincirinde meydana gelen kazalarla ortaya çıkan maliyet 161 milyon Euro. Madencilik faaliyetlerinin gizli maliyeti ise en az 674 milyon Euro.
Yine ABD ve Avrupa’da yapılan araştırmalar gösteriyor ki termik santralların olduğu bölgelerde yaşayan insanlarda solunum sistemi enfeksiyonları ile solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarına bağlı ölümler artıyor. Başta solunum sistemi kanserleri olmak üzere birçok kanser türü görülüyor. Çocukların yüzde 9’undan fazlası astım atağı geçiriyor. Kömür kirleticileri sinir sistemini, beyni besleyen damarları ve kalp damar dolaşımını olumsuz etkiliyor, kalp krizi, felç ve inmelere neden oluyor. Kanda civa düzeyinin artmasıyla çocuklarda zihinsel engellere yol açıyor. Hastane, tedavi maliyetleri, yatak işgali artıyor.
AB ülkelerinde termik santrallara bağlı erken ölüm sayısı yılda 18 bin 200. Hasta ve tedavi günü sayısı, çalışma günü kaybı derken toplam sağlık maliyeti 18.5 ila 42.8 milyar Euro arasında değişiyor.

*

Haberin Devamı

Bu maliyetler üst üste konulduğunda, çevresel ve toplumsal maliyetlerin elde edilen girdilerin çok üzerinde olduğunu algısı düşük insanlar bile görebilir.
Toplumsal maliyeti firmalar ödemiyor. Türkiye’de yakın gelecekte sosyal sistemlerin ortadan kalkacağını düşünürsek, demek ki bu maliyet yine bizim cebimizden karşılanacak.

*

Devletin temel görevlerinden biri halkın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunmak ve bunu sağlamaktır. Devlet ardı arkası kesilmeyen, plansız yatırımlarla bu görevini yerine getirmiyor. Yani anayasal olarak suç işliyor.
Ve ne için? Türkiye’ye biçilen AB’nin enerji bölgesi olma rolünü oynayabilmek için.
Bizim elektrik fazlamız var. Bütün bu termik santrallar, HES’ler, nükleer santrallar hep AB’nin enerji ihtiyacını karşılamak için kurulması planlanan tesisler.
Bunun bedelini kirli bir çevrede yaşayarak, hasta olarak biz ödüyoruz, daha da ödeyeceğiz.
Kimsenin bizi böyle bir tabloya mahkûm etmeye hakkı yok.

Yazarın Tüm Yazıları