‘Sistem beyin’ marifeti

BİR mükellefin, yani Maliye’ye vergi ödemekle yükümlü vatandaşın, son bir hafta içerisinde gör başına neler geliyor?...

Haberin Devamı

10 veya 2000 TL borcun var. Her nasılsa ödemedin, ödeyemedin. Bağlı bulunduğun vergi dairesinden de, geçmiş döneme ait vergi mahsuplaşman mevcut. Mükellefin de 2010 yılından 2000 TL alacağı var. Vatandaş 2000 TL alacağına dayanarak, vergi borcundan 2000 TL eksik yatırıyor. Yıl 2013; bu 2000 TL vatandaşa ödenmiyor. Üstüne üstlük faiz de tahakkuk ettiriliyor. Alacağına şahin, ödeyeceğine kaplumbağa...
Vatandaş bankaya para çekmeye gidiyor. O da ne? Tüm hesapları, eşinin üzerine açılı hesaplar dahil, tüm bankalardaki hesaplar bloke edilmiş!
Maliye’de soluğu alıyorsun.
Bu ne memur bey veya hanımefendi?
Borcunuz var onun için hesaplarınız bloke edilmiştir.
Peki, benim 2000 TL borcum var. TL veya döviz hesabımdan birisine, iki misli bloke koyunuz. Neden tüm bankalardaki hesaplarıma, eşimin üzerine olanlar dahil bloke koyuyorsunuz?
Şimdi sıkı durunuz:
Memurun cevabı: Maliye koymuyor ki...
İrkilerek soruyorsunuz:
Peki kim koyuyor?
Memurun ‘bomba’ cevabı:
Sistem koyuyor efendim, sistem...
Açıkçası bilgisayar sistemi...
Şimdi biz de soralım: Bu sistemi kuranlar, formatlayanlar insan değil mi?
İşi sisteme bırakıp da vatandaşı mağdur etmek günah değil mi?
Eh bu işin vebali de sistem beyin (!) olsun!
Salim TAŞCI-ANKARA

Haberin Devamı

5 altın 3’e düştü

AKP hükümetinin ‘öğretmen politikası’ öğretmenlerin temel sorunlarını çözümlemeyi değil, onları ideolojik olarak yeniden formatlamayı hedef almaktadır. Bunun en somut kanıtı... Öğretmenlerin satın alma gücünde AKP iktidarından bu yana ortaya çıkan düşüştür. Örneğin 2002’de öğretmen maaşı ile 5 cumhuriyet altını alınabilirken, bugün bu sayı 3’e düşmüştür. Kamuda en düşük maaş, öğretmen maaşıdır.”
(Prof. Dr. F. Nur SERTER)

Emekli Vaiz Salih Kunter’in ifadesi ortalığı karıştırdı

EMEKLİ Vaiz Salih Kunter’in (85) Zaman’da geçen 11 Ağustos’ta, “Beni Danıştay cinayetini yönlendiren şeyh diye tanıttılar...” başlıklı bir söyleşisi vardı.
2006 yılındaki Danıştay cinayeti sonrasında kendisinin Alparslan Arslan’ı yönlendiren şeyh olarak tanıtıldığını belirten Kunter, “Sadece emekli bir vaizim, müritlerim yok” demişti.
Kunter’in, Ergenekon davasından beraat ettiği biliniyor.
Kunter’in söylediklerinin soruşturmaya yeni bir boyut getirdiği, savcılığın bazı ifadelere başvurduğu belirtiliyor. İfadelerden birinin Salih Kunter’in talebelerinden Kamil Ege olduğu öğrenildi.
Savcılığın, Ergenekon kararı ile son yeni ifadelerle ortaya çıkan gelişmelerin yeniden karşılaştırılacağı, ilginç bir noktaya giderse kimsenin şaşırmaması gerektiği bir avukat tarafından ifade edildi. Bu durumun, Ergenekon’un gerekçeli kararının yazımı sürecini etkileyip etkilemeyeceği de merak konusu...
Ne deniyordu; Danıştay’daki cinayet çözülmeden Ergenekon anlaşılmaz!
Baykal 6 Kasım 2009’da “Genelkurmay’ın yanında ikinci bir karargâh var” demiş, sonra da başına gelmeyen kalmamıştı.

Haberin Devamı

PEN Yönetim Kurulu’nun, Tuncay Özkan’ın eski PKK’lı Hüseyin Yanç’ın Ergenekon davası sanıklığına uzanan hikâyelerini edebi bir dille anlattığı ‘Ötekiler’ (Kırmızı Kedi) adlı anı-romanını ‘Ayın Kitabı seçtiğini...
CHP Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a, basında yer alan ‘Marmaray’da iki noktada su sızıntısı’ haberindeki iddiaların doğru olup olmadığını, eğer bir risk varsa Marmaray’ın kullanımını durdurmayı düşünüp düşünmediğini sorduğunu...
BEYLİKDÜZÜ’nün bir önceki belediye başkanlığı döneminde ‘yolsuzluk’tan bir süre cezaevinde yatan, Vehbi Orakcı’nın, yeniden AKP adayı gösterileceğinin öğrenildiğini...
SARIYER Belediyesi’nin bu hafta sonu Lozan Mübade-lesi’nin 90. yılında 200 mübadili Selanik’e götüreceğini...

Haberin Devamı

Kadın döven CHP’li iki siyasetçiye 4 yıl 7 ay hapis cezası verildi

CHP’ye yazık!

Eskİ CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı ve Tuzla Belediye Başkan aday adayı Cemil Ekşi ile CHP 1. Bölge Milletvekili adayı ve Kartal Belediyesi Başkan Danışmanı Hasan Uzunyayla darp, tehdit ve hakaretten 4 yıl 7’şer ay hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi, Ekşi ve Uzunyayla’nın 5’er yıl denetim altında bulundurulmalarına da karar verdi. Kararın kadına şiddetle mücadele haftasında çıkması ise ayrıca ibretlik bir durum yarattı.
2010 yılında “Arıtmanın kokusuna ve zehirli varillere hayır” kampanyası çerçevesinde valilikten izinli stantlarında imza toplayan gazeteci Halil Özen ve arkadaşları Cemil Ekşi, Hasan Uzunyayla ve beraberindeki 30 kişinin saldırısına uğramıştı. Saldırıda Çağdaş Tuzla Gazetesi sahibi Halil Özen, eşi gazeteci Hülya Özen, olay sırasında 17 yaşında olan oğlu Yalçın Deniz Özen ve arkadaşları darp edilmiş; stant dağıtılmış; alınan doktor raporlarıyla suç duyurusunda bulunulmuş, olay kamuoyunda büyük ses getirmişti.
İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 3 yıldır devam eden dava geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Mahkeme; Cemil Ekşi, Hasan Uzunyayla ve Adnan Başbuğ’un; Halil Özen, Hülya Özen ve Yalçın Deniz Özen’i darp, hakaret ve tehdit ettiklerini tespit ederek, sanıkları 4 yıl 7’şer ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme sanıklara 5 yıl denetim şartı da getirdi.
Özen ailesi indirim yapılmaması için itirazda bulundu. Çünkü Ekşi’nin 1. Ağır Ceza’da 50 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı bir dava sürüyor. Orhanlı Belediyesi’nin 2008’deki hesaplarda zimmetine 2 trilyon (eski para) geçirdiğine ilişkin bir karar bulunuyor. Ayrıca mahkemelerde ve Yargıtay’da süren 6 davası bulunuyor.
Ne yazık ki, Kılıçdaroğlu ile yapılan bir görüşmenin ardından, yerel medya aracılığıyla, ”Ekşi’nin Kılıçdaroğlu tarafından Ankara’ya çağrıldığı ve kendisine Tuzla veya Maltepe’den belediye başkan adaylığı önerildiği” yayılıyor.

Haberin Devamı

OKUYUNUZ

‘Şans Oyunu’ paraları nerelerde harcanıyor

“SON yıllarda devlet eliyle oynatılan kumar oyunlarında bir artış olmuştur. Bu doğrultuda at yarışlarının sayısı arttığı gibi loto, iddia oyunlarının oynanması ve bayiliklerin sayısı artmış ve bir de hükümetiniz döneminde ‘Şans Topu’ adı altında yeni bir şans oyunu ortaya çıkmıştır.
Bu bağlamda; 2002’den beri tüm şans oyunlarından, at yarışları da dahil olmak üzere her yıl ne kadar hasılat elde edilmiştir? Elde edilen hasılat hangi alanlara aktarılmıştır? Oyunların oynatılmasının dinen caiz olup olmadığı konusunda Diyanet’in görüşü sorularak fetva alınmış mıdır? Alınmadıysa alınacak mıdır? At yarışlarının, şans oyunlarının bu kadar çok oynanmasının bayilik sayısının 2002’de ‘Bin’ iken şimdi ‘Altı bin’e çıkmış olması parti politikanıza ters değil midir? Dinen haram olan at yarışları ve şans oyunları yasaklanacak mıdır? Hükümetiniz döneminde at yarışlarının sayısı neden haftada 7 güne çıkarılmıştır? At yarışlarından her yıl ne kadar para kazanılmıştır? Gece at yarışı oynanmakta mıdır? Oynanmakta ise nerelerde oynanmaktadır? At yarışları için at yetiştirip satılmakta mıdır? Satmaktaysa şimdiye kadar ne kadar at yetiştirilmiş ve kaça satılmıştır? Devlet bundan ne kadar para kazanmıştır? Bunun için ihaleye çıkılmış mıdır? Çıkılmışsa kaç ihaleye çıkılmıştır?
Türkiye’de 2002-2013 yılları arasında 1 Kasım tarihi itibariyle at yarışlarından en fazla kazanan atlar ve sahipleri kimler olmuştur?”
Bu ilginç soruları CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan’a soruyor.
Sormak kadar cevaplamak da kolay değildir değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları