Dershaneler

MİLLİ Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı, Zaman gazetesini kastederek “Haberdeki üslup bizi çok üzdü, kırdı” diyor.

Haberin Devamı

Malum, Zaman gazetesi, dershanelerin kapatılmasını öngören yasakçı bir taslağı, belgeleriyle ve eleştirel bir dille yayınlamıştı.
Sayın Avcı’nın sözlerini okuyunca, inşallah dedim, devlet gücüne sahip iktidar kurumu da değişik kesimleri “çok üzen, kıran” üslup ve davranışlarının yanlışlığını görür...
Prof. Nabi Avcı’nın ilimadamı vasfını ve ‘hilm’ sahibi tabiatını yakından biliyorum. Yumuşak geçiş sağlamak için çalıştığı belli. Dershaneleri kapatmayı amaçlayan taslağa bazı yumuşak hükümleri de Avcı’nın koydurduğunu sanıyorum.
Ama Sayın Başbakan dershaneleri bir süreç içinde kapatmak için kararlı.

BİR YILDA NE DEĞİŞTİ?

AKP iktidarı 8 Şubat 2007 tarihinde “Özel Öğretim Kurumları Kanunu”nu çıkarmıştı. Halen yürürlükte olan kanun özel okulları, kursları, “dershaneleri” ve “etüt eğitim merkezleri”ni yeniden düzenlemişti. Kimsenin yakınmadığı iyi bir kanundu.
Bugünkü kapatma taslağını destekleyen yazarlar, “Parti-cemaat çatışmasıyla ilgisi yok, bu bir dönüşüm, bir reform” demek için Başbakan’ın dershaneleri kapatmayı 2008 yılında ifade ettiğini hatırlatıyorlar. Milyarlar dönen dershane sektöründe “para tatlı geliyormuş”, aileler ise şikâyetçiymiş, onun için dershaneler “dönüştürülecek”miş...
Fakat 2007 yılında kanunla düzenleyip meşru saymayı, 2008 yılında kapatmaktan bahsetmeyi nasıl izah edebiliriz?
Sektördeki milyarlar ve halkın şikâyetleri bir yılda mı oluşuvermiş?

RANT SUÇLAMASI

Hükümetin inşaat sektörünü nasıl teşvik ettiğini biliyoruz, doğru da yapıyor; milli gelir ve istihdam artar... Fakat mal ve hizmet üretmeden sırf değer artışıyla kazanç sağlamak demek olan “rant”ın en fazla olduğu inşaat şektörünü teşvik ederken, bir “hizmet akdi” niteliğinde olan dershane sektörü nasıl “rant” diye suçlanabilir?
Piyasa ekonomisine inanmış biri olarak bu “rant” söylemini anlayabilmiş değilim!
Ayrıca dershanelerin yarattığı istihdam sadece öğretmenler için değildir, öğretmen olmayan birçok kimse de sektörde çalışıyor.
Kapatmak fiilen de imkânsızdır. “Rekabet” iyi ise ve eğitimde de rekabet muhakkak olacaksa, formel eğitim dışında dershane gibi destek kurumlarının bulunmaması düşünülebilir mi? Dünyanın hangi ülkesinde böyle?
Eğitimin kalitesi ve arz-talep gibi sorunlar ayrı bir konu.

ÖNCE OKUL

Akademik olarak “Eğitimde asıl olan okuldur” ilkesi doğrudur. Okul asıl, dershane ikincil, hatta marjinal olsa keşke. Fakat bunun yolu “kapatmak” değildir. Eğitim ve öğretimin bir üst kademesine geçmek için, okul başarı puanının rolünü arttırmak, sınav sistemini rasyonalize etmek gibi tedbirler düşünülmeli. Bakanlık bu amaçla düzenlemeler yapıyor zaten.
Fakat dershaneleri, zamana yayarak da olsa yasaklamanın pedagojik, hukuki ve sosyolojik hiçbir gerekçesi yoktur.

AİHM’DEN DÖNER

Kapatma çabasının gerekçesi, örneklerini artık sıkça gördüğümüz iktidarın siyasi güç uygulamasıdır.
Anayasa’nın teşebbüs hürriyetiyle ilgili maddelerini hatırlatmaya gerek bile yok. AİHM’nin ve bir süredir bizim Anayasa Mahkememizin en temel ilkelerden biri olarak kabul ettiği bir evrensel hukuk prensibini hatırlatacağım: “Bir özgürlüğe getirilen sınırlama demokratik bir toplum için gerekli olmalıdır.”
Dershaneleri düzenleyebilirsiniz, yeni kıstaslar koyabilirsiniz fakat kapatmak “demokrasinin gereği” olamaz. “Kapatma” amaçlı bir düzenleme
en nihayet AİHM’den döner.

Yazarın Tüm Yazıları