Şimdi ‘finansal okur yazar’ olma zamanı

GEÇEN hafta sonu İzmir iş dünyasının kabul günüydü. Gündüz Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı, akşam da Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD) İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince’yi ağırladı.
Babacan ne kadar pozitif bir tablo çiziyorsa, Özince’nin de konuşması da o kadar dikkatli adımlarla yerli sanayi ve ulusal bankacılığın önemine yönelik mesajlarla yüklüydü. Ersin Özince, Cumhuriyet’i kuran kadroların Osmanlı İmparatorluğu’nun finansal nedenlerle çökmesinden aldıkları derslerle ulusal bankacılık sistemini kurmaya öncelik verdiklerini hatırlatıyordu.
Ulusal bankacılıkla ilgili Özince’nin sözlerini dinlerken aklıma yıllar önce bir toplantı için gittiğim Polonya’daki gözlemlerim geldi. Sosyalizmden yeni çıkıp kapitalizmin emekleme aşamasındaki Polonya’da bankacılık sisteminin yüzde 90’ı yabancıların elindeydi. O sıralarda siyasi nedenlerle ülke büyük bir çalkantıya girmişti. Bu durumdan tedirgin olan yabancı bankalar paralarını çekip götürünce ekonomide büyük sıkıntı doğmuştu. Sohbet ettiğimiz Polonyalılar, bankacılık sisteminin tamamı yabancıların elinde olmasaydı o duruma düşmeyeceklerini söylemişlerdi.

Ersin Özince’nin dikkatini çektiği ulusal bankaların güçlü olması konusu gerçekten çok önemli. Yabancı bankalar ve ortaklıklarla sektör büyür, bu da çok gerekli. Ama yerli-yabancı dengesinin korunup dünyanın her bir haline karşı güçlü ulusal bankalarla hazırlıklı olmak daha da önemli.

Özince’nin dikkat çektiği konu ise genç yaşlı herkesi ilgilendiriyor. Finansal okur-yazarlık konusunun önemine dikkat çekti İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı.
Vatandaşın finans piyasalarıyla ilgili yazılıp çizilenleri anlayabilecek bir hale gelmesi gerektiğini belirten Ersin Özince, ABD’de bunun için vatandaşlara yönelik özel kurslar verildiğini söyledi.
Özince, çok önemli bir konuya parmak bastı. Ortalama ömrün giderek uzadığı günümüzde birikimleriyle geçinmek zorunda olan milyonlarca kişi ancak doğru yatırımlarla yaşam standardını koruyabilir. Vatandaşın faiz, fon, bono, altın, borsa gibi yatırım araçlarından ve bunlarla ilgili kullanılan terimlerden haberdar olması şart. Yoksa yılların emeği birikimleri eriyip gider kimse farkında bile olmaz.�
Aynı durum kredi kartıyla yapılan alışverişlerde ne kadar faiz ödeneceği hesapları için de geçerli. Kredi kartıyla borçlanarak yapılan harcamaların altından kalkamayanların ne hallere düştüğünü Türkiye’de insanlar artık çok iyi biliyor. Eğer finansal okur-yazarlık yeterince yaygın olsaydı belki bir aile faciasının önü alınabilirdi.
İzmir’de belki bankacılık ve sermaye piyasaları örgütleri, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bu konularda halkı aydınlatıcı eğitim çalışmaları yapabilirler.

Dijital teknoloji ile otobüste bile sanat

İZMİR Türk-Amerikan Derneği’nde bugünlerde alışılmışın dışında bir resim sergisi var. Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi Korkut Ünal’ın ‘Karalamalar’ adıyla açtığı sergide dijital ortamda yarattığı eserler sergileniyor. Ama aynı zamanda kimi karalamalar akrilik boya ile tuvalde ya da suluboya ile yapılmış olarak da sunuluyor.
Ünal, sohbetimizde, sanatın günümüz dünyasında teknolojiye gözünü kapatamayacağını söyleyerek, “Zaten bana göre sanat içten gelen bir duygunun dışa yansımasıdır. Bunun hangi araçla ya da teknikle yapıldığı önemli değil. Kimi bunu tuvale boyayarak yapar, kimi de bilgisayar ortamında dijital olarak... Önemli olan ortaya çıkan eser ve yaratıcılıktır. O nedenle sergide bütün teknikler kullanılarak yapılmış eserler var” diyor.
Teknolojinin artık herkese her yerde sanatını icra edebilme fırsatı verdiğine dikkat çeken Korkut Ünal, “Artık atölyelere, boyalara, fırçalara sahip olmak zorunda değilsiniz. Otobüste giderken bile bilgisayarınızda şaheserler yaratabilirsiniz. Dijitial çağın ulaştığı teknolojiyle bu özgürlük kazanıldı” diye konuşuyor.
Karalamaların tecrübelerin içe doğduğu gibi kağıda aktarılması olduğunu söyleyen Ünal, “Kullanılan yenilikçi teknikler, alışılagelmiş sınırları aşarak karalamaların algısını çok katmanlı bir çizgiler ve lekeler bütününe dönüştürür, özgürleştirir” diye de ekliyor. Sergiyi 15 Mart’a kadar izlemek mümkün.