Gelişmek değişmektir*

DÜNYADA şu an “geleneksel” ile “yeni”nin en büyük çarpışması enerji alanında yaşanıyor.

Haberin Devamı

Geleneksel enerjileri elinde tutan büyük şirketler ve devletler “yeni”ye karşı direniyor, yenilenebilir enerjilerin esamisi okunmuyor.
Geleneksel enerjilerden kasıt, dibine darı ekmekte olduğumuz doğal kaynaklardan elde edilen fosil yakıtlar... Yani petrol, doğalgaz, kömür.
Yenilenebilir enerjilerden kasıt ise ye ye bitiremeyeceğimiz rüzgâr, güneş ve su.
Bir de temiz enerji denen nükleer var. Ama orada da eksiler artıları götürüyor.

*

Geçtiğimiz haftayı Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin davetlisi olarak Almanya’da yenilenebilir enerjiye dair ne varsa, destekçisinden muhalifine kim varsa dinleyerek geçirdim.
Manzara şu: Yenilenebilir enerji konusunda atı alan Almanya Üsküdar’ı geçmiş.

*

Almanya enerji devrimini 2000’de çıkardığı Yenilenebilir Enerjiler Yasası ile yaptı aslında.
Max Weber’in dediği gibi, siyaset kalasların yavaş ama güçlü şekilde delinmesiydi.
Yeşiller bunu becerdi.
Almanya 2022’ye kadar ülkedeki nükleer santralların topunu kapama kararı aldı.
Parazit yapan muhafazakârlar oldu elbet. Misal, 2010’da Merkel, nükleer santralları terk etme tarihini 12 yıl erteledi.
Bir musibet bin nasihattan iyidir diye boşuna demiyorlar...
2011’deki Fukuşima felaketinden sonra Almanya’da tüm siyasi partiler nükleerden daha hızlı kurtulmak gerektiği konusunda uzlaştı ve ülkedeki nükleer santralların 8 tanesinin kapısına kilit vuruldu.

*

Haberin Devamı

90’larda elektriğinin sadece yüzde 4’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından temin eden Almanya’yı başta “mahallenin delisi” gibi görenlerin yüzü kızardı. Zira bugün bu oran yüzde 24’e yükseldi.
Hedef 2050’de ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 95’ini rüzgâr ve güneşten karşılamak. Böylece enerji konusunda dışa bağımlılık kalmayacak.
Gel de özenme.

*

Almanlar soruyor...
“Türkiye Almanya’dan kat be kat fazla güneş görüyor; uzun sahilleriniz ve sahillerde güçlü rüzgârlarınız var. Niye yenilenebilir enerjilere daha çok yönelmiyorsunuz?
Bir gün sizin de kömür kaynaklarınız bitecek. O zaman ne olacak?
Nükleer santral yapıldığında dışa, uranyum üretenlere bağımlı olacaksınız. Ülkenizde enerji güvenliği açısından bu doğru bir yol mu?”
Bu aslında vatandaşlar olarak her birimizin sorması gereken soru.
Sahi niye?

*

Haberin Devamı

Niye olacak? Siyasi ve ekonomik çevrelerin işine böylesi geliyor diye.
Nükleer reaktörlerin her biri günde 1 milyon Euro kâr ediyor. Yılda 365 milyon Euro.
Yenilenebilir enerjilerin, enerjinin demokratikleşmesinin, dünyanın daha iyi bir yer olmasının önünde izbandut gibi dikilen büyük güç işte bu para ve bu paradan nemalananlar.
Almanya’da yenilenebilir enerji, halkı da yatırımcı yaparak yaygınlaştırılıyor. İnsanlar devletten teşvik alıp evlerinin yalıtımını yaptırıyor, çatısına güneş panelleri yerleştiriyor, kendi elektriğini kendi üretiyor. Ve herkesin elektrik faturasında küçük bir yenilenebilir enerji vergisi kalemi yer alıyor.
Bizimki gibi on yıllarca deprem için ödediğimiz verginin bile yerine gitmediği...
Ve vatandaşın elektrik faturasına artık çoğumuzun izlemediği devlet televizyonu için TRT payı diye bir verginin dayatıldığı ülkede...
Gel de Almanları kıskanma.

(*Winston Churchill’in sözü)

Yazarın Tüm Yazıları