Suriye politikasının muhasebesi (4): Suriye politikasında hükmü zaman verecek

AK Parti hükümetinin Suriye politikasının koordinatlarını üç ayrı yazıda tahlil ettikten sonra bu dizinin finalinde muhasebeyi sonuçlandırmamız gerekiyor. Bunun için önce şu soruya yanıt vermeliyiz:

Haberin Devamı

Ankara’nın, kendi halkına yönelttiği katliamlar karşısında Suriye Lideri Beşar Esad’a tavır almamak dışında bir seçeneği var mıydı?

(10) ESAD’A TAVIR DOĞRU AMA ÖLÇÜSÜ TARTIŞMALI

Başlangıçta Esad’ı reform sürecine çekebilmek için diyalog imkânlarını sonuna kadar kullandıktan sonra Ankara’nın kendisine tavır alması kuşkusuz ahlaki zeminde doğru ve ilkeli bir tutumdu. Keza, Türkiye’nin sınır kapılarını savaş ortamından kaçan Suriyelilere açması da insani mülahazalar açısından Türkiye’ye yakışan bir alicenaplıktır.
Hükümet, Suriye’de halka karşı kullanılan şiddeti görmezden gelmeyi, buna sessiz kalmayı ne kendi vicdanına ne de kamuoyuna izah edebilirdi. Bütün mesele, Esad’a mesafe koymaktan çok, izlenen tutumun ölçüsünde, kullanılan araçlarda, daha doğrusu uygulamanın ayarlarında karşımıza çıkıyor.
Hükümet politikasının eleştiriye en çok açık taraflarından biri, politika değişikliğinden sonra bu tutumun çok yüksek bir volümle duyurulması, üslubun aşırı sertliğidir. Daha sıkıntılı olan yönü, Esad’a karşı cephenin en ön saflarına geçilerek, bir tarafta İran diğer tarafta Suudi Arabistan’ın yer aldığı bölgesel ölçekteki büyük bir mezhepsel çatışmada Türkiye’nin “taraf” duruma sokulmuş olmasıdır. Özellikle Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) sağlanan lojistik desteğin aleniyet kazanması, Türkiye’nin “taraf” görüntüsünü iyice pekiştirmiştir.
Bu arada ÖSO’ya verilen destekte hiçbir ihtiyat payının bırakılmaması da düşündürücüdür. İslamcı grupların giderek ön plana çıktığı bu ordunun savaş alanında Esad güçlerinin yöntemlerini aratmayan bazı “ölçüsüz” hareketlerinin uluslararası camiada yol açtığı soru işaretleri giderek artıyor.

Haberin Devamı

(11) ÜÇÜNCÜ YOL DENENEBİLİRDİ

Bu noktada üçüncü bir yol denenebilirdi. Pekâlâ Esad’ın karşısında duran, insani bütün yükümlülükleri yerine getiren ama bugünkü gibi sorunun tarafı konumuna girmeyen ve İran-Irak-Suriye cephesinin bu ölçüde düşmanlığını çekmeyen bir çizgi tutturulabilirdi. Bunu tutturmak, kolay olmamakla birlikte imkânsız değildi. Bunun için dengeli, temkinli ve kontrollü bir şekilde davranılması gerekiyordu. 
Bu yolun izlenmemesi, düşmanlığını üzerine çektiği cephenin Türkiye’ye “başka yollardan” misillemeye yönelmesinin önünü açacak bir kırılganlık yaratmıştır.

Haberin Devamı

(12) UCU AÇIK BİR KRİZİN BİLİNMEZLERİ

Geldiğimiz noktada Türkiye açısından en kritik sorun, Suriye’nin nereye gideceğini kestirebilmek konusunda yaşanan ciddi bir belirsizliktir. Esad rejimi çökse bile yerine nasıl bir yönetimin kurulacağı, Suriye’nin nasıl bir ülke haline geleceği büyük bir soru işareti olarak karşımızda asılı duruyor. Suriye, çok uzun bir süre kendi içinde çatışma halinde seyredecek, bir statükonun tesis edilemediği, kuzeyinde özerk bir Kürt yönetiminin kurulduğu, parçalanma sürecine girmiş bir istikrarsızlık coğrafyası olarak kalabilir.
Türkiye, bu durumda uzun yıllar Suriye’deki kaosun yaratacağı her türlü sorun ve baş ağrısıyla uğraşmak zorunda kalacaktır. Bu arada, mülteci sayısının tahminlerin üstüne çıkacağı anlaşılırken,  Ankara’nın Suriye içinde kurulmasını istediği tampon bölge konusunda arzulanan uluslararası desteğin sağlanamamış olması düşündürücüdür.

Haberin Devamı

(13) EN DOĞRU HÜKMÜ ZAMAN VERECEK

Dış politikada, özellikle Suriye gibi pek çok yöne savrulabilecek krizlerde izlenen yolun isabet derecesi, kararlar alındığı anda değil, çoğunlukla kriz sonuçlandığında yapılacak muhasebeyle ölçülebiliyor. Kısa dönemde çok başarılı gözüken bir karar, yol açtığı sonuçlar itibarıyla uzun dönemde ciddi bir başarısızlık öyküsü olarak görülebilir. Ya da uygulamaya konduğunda çok eleştirilen bir politika, zaman içinde isabetli çıkabilir.
Suriye’deki kriz, henüz ucu açık, gelişmekte olan bir türbülans halindedir. Dolayısıyla hükümetin bugün izlediği politikaların isabet derecesini tam olarak değerlendirebilmek için önce bu türbülansın nasıl sonuçlanacağını beklememiz gerekecektir.
Ve perdenin kapanmasına galiba daha çok zaman var.

Yazarın Tüm Yazıları