‘Temas muhakkak’sa eğer...

PKK ile savaş bölgelerinde askerlik yapanlar bu sloganı çok iyi biliyor. Bütün askeri birliklerde, en görünür yerde en az bir tane, hatta çoğu zaman çok tane pankart asılıdır ve üzerinde ‘Temas muhakkak’ yazılıdır.

Haberin Devamı

O kullanılmayan ama yine de korunması gereken karakolda ve etrafındaki geçici üs bölgelerinde bahar ve yaz aylarını geçirmekte olan, aralarından 8 arkadaşlarını şehit vermiş askeri birlikte de eminim bir sürü yerde yazılı, ‘Temas muhakkak’ diye.
Ne demek ‘Temas muhakkak’?
Basitçe, PKK her an her yerden çıkabilir demek. Bir an bile gözünüzü kırpmayın, bir an bile dikkatinizi dağıtmayın. Çünkü temas muhakkak.
Bazen aylarca boş boş beklersiniz. Boş dağları, kayaları, akarsu kenarlarını, ince patikaları gözlersiniz gece gündüz. Bir köpek bile geçmez haftalarca oralardan.
Sonra tam da ‘Kimse gelmiyor, ne yapıyoruz ki biz burada’ diye düşünmeye başladığınızda gelir PKK.
O yüzden en zor iştir, beklemek. Her an eller tetikte. Her an ‘temas muhakkak’ diyerek.
Beklediğiniz yer bir dağın başıdır, bir kayanın dibidir, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdir.
Öyle ‘üs bölgeleri’ gördüm ki, askerlerimizin tek ikmal yolu helikopterdi. Yemekleri, postaları, cephaneleri onlara ancak helikopterle ulaştırılabiliyordu.
İşte orada beklersiniz. Ve bir süre sonra bekleme eylemi de, savaşın kendisi de anlamsızlaşır. Sadece hayatta kalmak için beklersiniz orada, dikkatinizi sadece hayatta kalmaya verirsiniz...
Siz orada beklerken bilirsiniz ki bu savaş sizin dışınızda bir savaştır. Başlatanlar da başkalarıdır, bir gün biterse bitirecek olanlar da.
Oturduğunuz yerde içiniz öfke dolar. O savaşı başlatanlara da, bitirmeyenlere de, her an ötedeki kayanın ardından çıkıp silahını size doğrultacak olana da.
O çocuklar kaç aydır o terk edilmiş karakoldaydı? Kaç aydır dağda taşta yatıp ‘Teröristlerin geçiş noktalarından biri’ ismi verilen yerleri gözlüyordu?
O gece siperlerde göğüs göğüse çarpıştılar. Kendilerine verilen görevi yaptılar, teröristi geçirmediler, aksine geri kaçırttılar.
‘Temas muhakkak’tı, oldu. Bu ne ilk ne de son muhakkak temas, bunu en iyi o çocuklar biliyor.
Ve şimdi başkaları, böyle yüzlerce ‘üs bölgesi’nde eller tetikte bekliyor, pusuya çıkıyor, gözünü termal kameradan ayırmıyor.
Çünkü ‘temas muhakkak.’

Haberin Devamı

Keşke Ankara’nın her yerinde yazsa: Temas muhakkak

Haberin Devamı

BİZ bu ‘savaş’ta kendi haklılığımıza o kadar inanıyoruz ki, bu ‘savaş’ın bir de karşı tarafı olduğunu, onların da kendi haklılıklarına aynı heyecanla inanabileceklerini pek aklımıza getirmiyoruz.
Bunu aklımıza getirmediğimiz için de ‘temas’tan, karşıdakini anlama çabasından kaçınıyoruz.
Hele böyle şehit cenazelerinin geldiği bir dönemde ‘temas’tan söz etmek bile zor. Baksanıza şimdiden Kandil’e girmekten lafı açanlar var. Sanırsınız kendisi gidecek Kandil’e.
30 yıldan fazla zamandan beri silahlı çatışma devam ediyor. Bu, kazananı olmayacak, aksine her iki tarafın da kaybetmeye mahkum olduğu bir savaş. Çünkü kendi kendimizle savaşıyoruz.
Tam da bu yüzden, Güneydoğu’nun dağlarında değil Ankara’nın salonlarında masalarında ‘temas muhakkak’ olmalı.
Dün anlatmaya çalıştım, bu sorunu çözeceksek biz çözeceğiz, Kürtler değil. Çözüm vizyonunu biz ortaya koyacağız.
Gerek Kürtlerin temel insan hakları ve kültürel hakları konusunda gerekse mevcut eşitsizliklerin giderilmesi konusunda biz karşılık beklemeden adımlar atacağız.
PKK’ya katılmak üzere dağa çıkan o genç çocukların öfkelerini, taleplerini silah yoluyla değil siyaset yoluyla duyurabilmesinin önünü biz açacağız.
Bütün bunları da muhakkak temas ederek, Kürtlere dokunarak, onları anlamaya çalışarak yapacağız.

Haberin Devamı

Askerlerimize çelik yelek

IRAK’ta veya Afganistan’daki Amerikan askerlerini gördünüz. Hepsi çelik yelek giyiyor.
Peki bizim siperlerdeki, üs bölgelerindeki, devriyedeki, pusudaki askerlerimiz giyiyor mu çelik yelek? Var mı çelik yelek?
Eğer ‘temas muhakkak’sa, bizim görevimiz değil mi, asker ölümlerini, şehit cenazelerini en aza indirmek?

Siyah şemsiye efsanesi...

YOK efendim son saldırı için gelen 300 PKK’lı insansız hava araçlarından ve yerdeki diğer termal kameralardan kurtulabilmek için yanlarında siyah şemsiyeler getirmişmiş...
Birkaç bilgi vereyim izninizle. İsrail yapımı insansız hava aracı Heron’ların üzerindeki gözetleme teknolojisi tamamen yerli. Bir kere bunu bilelim. Aselsan tarafından üretilen ASELFLIR-300T modeli bu teknoloji üç kameradan oluşuyor.
Kameralardan biri kızılötesi kamerası, yani gece görüş kamerası. 1440x576 pixel çözünürlüğünde görüntü üreten bu kamera, gözlediği yerdeki çok ufak ısı farklarını bile ölçebilecek kalitede.
Bu kamera, adı üzerinde kızıl ötesi ışınlarla çalıştığı için, o kızıl ötesi ışından özel nano teknolojiyle üretilmiş bir kumaştan yapılmadıysa eğer, siyah renkli şemsiyelerle kendini görünmez kılmak diye bir şey söz konusu olamaz.
Kızıl ötesi kameradan kaçınmanın muhtemel yollarından biri, kızıl ötesi ile gözlendiğinizi anlar anlamaz çevreyle aranızdaki ısı farkını yok etmeye çalışmaktır. Eskiden PKK’lılar bunun için akarsularda kendilerini ıslatır veya üstlerine soğuk suyla ıslatılmış giysiler, örtüler örter beklerlerdi.
Siz siz olun, siyah şemsiye efsanelerine inanmayın.

Yazarın Tüm Yazıları