İstanbul esnafının tarihi

Çıraklık, kalfalık, ustalık denilince geçmişte kalan bir meslek anlayışından söz edildiği zannına kapılırsınız. Bunlar bazı mesleklerde hâlâ sürüyor. Birçok ülkede herhangi bir muhitte yeni bir dükkân açmak istediğinizde, orada böyle bir ihtiyaç olup olmadığına esnaf birliği karar veriyor. Tıpkı eski İstanbul’daki gibi...

Haberin Devamı

Esnaf sözünü çok sık kullanırız. Gündelik yaşamımızın vazgeçilmez kelimelerindendir. Esnaf tarihi hem hayatımızın birçok yönünü kapsar hem de bilgi ile mizahı bir arada barındırır. Doç. Dr. Bayram Nazır’ın ‘Dersaadet’te Ticaret’ kitabı bu açıdan ilgimi çekti. Birçok kişinin bazı kavramların, gündelik yaşamda görmezden geldiğimiz veya hatırlamadığımız unsurların tarihine merakı vardır, ben de onlardan biriyim.
Çalışmanın başında yer alan esnafla ilgili kavramları okursanız, kitabı daha anlayarak okuyorsunuz. Çıraklık, kalfalık, ustalık nasıl kazanılır? Koşulları nedir? Yerine getirilmesi gereken kurallar nasıl uygulanır?
Belki bu satırları okurken geçmişte kalan bir meslek anlayışından söz edildiği zannına kapılırsınız, oysa ki birtakım mesleklerde bunlar hâlâ sürüyor. Disiplinin bugün bizim kadar Batı ülkelerinde de uygulandığını fark edeceksiniz. Birçok ülkede herhangi bir muhitte yeni bir dükkân açmak istediğinizde, orada böyle bir dükkana ihtiyaç olup olmadığı dernek, birlik tarafından araştırılır sonra karar verilir.
Aydın Engin, Frankfurt’ta taksi şoförlüğünü anlattığı kitabında bu konuda bilgiler verir. Ne kadar usta olursanız olun istediğiniz yerde, istediğiniz dükkânı açamazsınız. Örnek mi?
“İstanbul’da camcı esnafından olup, ustanın yanında iyice yetişen ve tek başına dükkan açabilecek seviyeye gelen Hacı Ahmet adında ustanın dükkân açmasına İstanbul, Galata ve Eyüp’teki toplam 93 adet camcı dükkanının yeterli olduğu ve dolayısıyla yeni dükkâna ihtiyaç duyulmadığı gereçekçesiyle izin verilmemişti. Ancak mevcut dükkânlardan birinin boş olması halinde ittifakla kendisinin dükkân açmasına rıza gösterileceği bildirilmişti.
Yine şerbetçi ustası olan Nikola, 10 sene boyunca çıraklık yapıp işinde iyice yetişmiş olduğu halde dükkân açmak istemiş, talebinin ancak boşalan bir dükkân olması halinde karşılanabileceği bildirilmişti.”
İmtihanlarda söylenenleri, yerine getirilmesi gereken usulleri görünce bir mertebeden bir mertebeye yükselişin ne kadar zor olduğunu anlayacaksınız. Düğün ve Şenliklerde Esnaf Alayları ve Protokoldeki Yeri’nden sonraki bölüm ilginizi çekebilir. Çünkü burada ‘Esnafın Mallarını Sergileme Fırsatı’ vardı:

Haberin Devamı

NAHIL EKONOMİSİ

Haberin Devamı

“Şenlikler her bakımdan ülke ekonomisine bir canlılık getirmekteydi. Düğünlerin vazgeçilmez simgesi nahıllar için büyük harcamalar yapılmaktaydı. Ancak çok karmaşık yapısı olan bu nahılları ve süslerini yapan çeşitli esnaf olduğu gibi bunların ham maddelerini satanlar, taşıyanlar hepsi ilk bakışta yaramaz sanılan nesnelerden para kazanmakta iş alanlarına canlılık getirmekteydi. Ayrıca tıpkı çağdaş büyük fuarlar gibi esnaf ve tüm üretim kesimleri malları sergileyerek bir yandan bunun tanıtmasını yapıyor, bir yandan da teknolojik yeniliklerini sergiliyordu. Ayrıca şenliklerde yabancı konuklar ve elçiler gözlemci olarak bulunduklarından bu tanıtma onlara da yapılmış oluyordu.”
Esnaf alayı bölümünü özellikle okuyun, göreceğiniz zengin çeşit sizi şaşırtabilir. Esnaf eğlenceleri, esnaf düğünleriyse ayrı bir şenlik.
Bu tür kitapların sadece bilimsel yanı beni çekmez, hiç kuşkum yok siz de benim gibi düşünüyorsunuzdur. Tarihin renkli yanlarını öğreniriz, ayrıca bazı bilgiler bir roman gibi okunur, bana kalırsa bunlardan nice öykü ve roman da çıkarılabilir.
Peki Dersaadet esnafında suç, ceza ve himaye bahsinde neler var? En önemlisi tamahkârlık cezası... Ederinden daha pahalıya satmak veya şimdiki ifadeyle ‘stokçuluk’ yapmak dönemin kadı sicillerinde kaydına sıkça rastlanan ve yetkilileri en çok uğraştıran meselelermiş. Haliyle cezası da çokmuş.
‘Ruhsatsız İş Yeri Açma’, ‘Kaçak Yollarla Seyyar Satıcılık Yapmak’, ‘Meslek İlkelerine Saygıda Kusur’ da dönemin esnaflarının yaşantısını daha doğrusu sosyal yaşantıyı gözler önüne seriyor. Bugüne de örnek olmasını dileyerek ‘Hayvanlara Küfreden Esnafın Şahitliği Kabul Edilmezdi’ bölümünü okuyalım: “Kasap esnafının işlediği suçlardan biri, hayvanlara karşı kötü tutum ve davranışlar sergilemesiydi. Hayvanlara küfretmeyi adet haline getiren kasabın şahitliğinin dahi kabul edilmemesi, küfretmenin ciddi bir suç olduğunu göstermesinin yanında, devletin esnafı nasıl görmek istediğini ortaya koymaktadır.”
Bugün kimi esnafa yönelik ettiğimiz şikâyetler, o gün de vardı. Süte su katanlar, tütüncü esnafının hilekârlığı, ayarı düşük parayı piyasaya süren kuyumcular...
Padişahların Desteklediği Esnafa Örnekler içinde yer alan ‘Kitapçı Esnafı’ maddesi dikkat çekici bir içeriğe sahip. Bilhassa matbaanın olmadığı dönemlerde yazıcıların, hattatların, nakkaşların önemli esnaflar arasında anılıp özel devlet koruması altına alınması bugünle mukayese edilemeyecek kadar önemli...
Yabancıların, aydınların esnaflarla ilgili gözlemleri de kitaba renk veriyor.
İyi seçilmiş bir konuyu zevkle okuyabileceğiniz nitelikli bir araştırma ve tarih kitabı.
(Dersaadet’te Ticaret, Doç. Dr. Bayram Nazır, İstanbul Ticaret Odası)

Haberin Devamı

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Mehmet Yaşin / İstanbul Lezzetleri / Doğan Kitap
Terry Eagleton / İngiliz Romanı / Sözcükler Yayınevi
Erdoğan Aydın / Osmanlı’nın Son Savaşı / Kırmızı Yayınevi
Zülfü Livaneli / Harem / Destek Yayınevi
Mahmut Alınak / Köpekler Manifestosu / Jan Yayınevi

Yazarın Tüm Yazıları