Aniden yükselen bakanlık

DİYELİM ki, bir vakıf üniversitesi, diyelim ki, herhangi bir kamu kuruluşu, hatta diyelim ki, bir arazayi kiralamış herhangi bir özel kuruluş...

Elindeki arazinin imar planını değiştirmek isterse, bunu belediyeye gönderecek. Belediye üç ay içinde yeni imar planını onayladı, onayladı, onaylamazsa plan yeni oluşturulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gidecek. Oradan onay bekleyecek.
Belediyeleri büyük ölçüde devre dışı bırakan, aynı zamanda yeni kurulmuş olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığını geniş yetkilerle donatan bir durum.
Bu bakanlık pek çok açıdan aniden çok önemli bir konuma yükseliyor. Pek çok yetkiyi topluyor. Kentler, ilçeler, beldeler, kıyılar bu bakanlıktan sorulur hale geliyor. Bakanlık kentsel yapılar, kentlerin dönüşümünde büyük söz sahibi oluyor. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları da yine aynı bakanlığa bağlanıyor.
Türkiye gibi kent ve kıyı rantlarının çok yüksek olduğu bir ülkede çok çarpıcı bir karar. AKP iktidarının en radikal kararlarından biri. 17 Ağustos tarihli Kanun Hükmünde Kararname (KHK) artık buna izin veriyor.

GÜÇLÜ İKTİDAR FORMÜLÜ

Geçmiş iktidarlar döneminde de, benzer örnekler çok. KHK ile yönetmek örnekleri.
Son yirmi, otuz yıl içinde iktidarlar Meclis’ten bir torba yasa geçiriyor. O torbaya iktidar ne isterse dolduruyor. Ondan sonrası artık hükümete kalıyor. O yasayı kullanarak, Meclis’e yeniden gitmeye gerek kalmadan, eline almak istediği yetkileri KHK yoluyla almaya başlıyor.
AKP şimdi aynı yöntemi kullanıyor. İstediği değişiklikleri Meclis, komisyon, genel kurul, bir yığın tartışma, oylama, v.s. gibi yasal sürecin gerektirdiği zorunlu teknikleri bir yana bırakıyor. Onlardan kurtularak, amacına uygun kararlarla ülkeyi yönetiyor. Çok güçlü iktidar formülü. Pratik, hızlı, direksiyonu istediği yöne kırıyor.
CHP Gurup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin açıkladığı gibi, CHP bu durumda sözü edilen KHK’nin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor.
Anayasa Mahkemesi iptal eder mi? Yanılabilirim ama, bu yapısıyla biraz zor.

Ya UEFA ‘Şike var’ derse

DÜNYANIN en iyi teknik takip yapan polisleri nerede? Gözünden bir şey kaçmayan, her ayrıntıyı kayda geçen polisler nerede?
Bizim yöneticilere göre, bizde. Gösterilen son örnek, şike soruşturması. Teknik takip sonucu şike iddialarında polis on dört bin belge topluyor. Değişik kıyafetlere girerek, pek çok toplantı ve görüşmeyi videoya çekiyor, doküman ekliyor. Şike iddiası bu belgeler ışığında değerlendiriliyor.
Soruşturmayı yürüten savcı, önceki gün İstanbul’a gelen UEFA Başmüfettişine bu belgelere göre bilgi aktarıyor. UEFA Başmüfettişi neden geliyor?
Bizim Futbol Federasyonu’nun (TFF) hiç bir şey olmamış gibi davranarak, liglerin normal seyrine izin vermiş olması UEFA’yı tatmin etmiyor.
Ortada güvensizlik var. TFF açısından hazin bir durum. 31 kişi tutuklu, 17 kişi hak mahrumiyetine uğramış, ama TFF yerinde sayıyor. UEFA’nın etik kuralları böyle bir görmezliğe uygun değil.
UEFA’da Avrupa kuraları yarın çekiliyor. UEFA bugün, en geç yarın kura çekiminden önce, Türk takımlarıyla ilgili karar verecek. Şike kuşkusu ağır basıyorsa, Türk takımları Avrupa’ya veda edecek.
Ağır basmıyorsa, mesele yok. Ya basıyorsa? TFF sırat köprüsünde. Lig, kulüpler, TV yayınları ve devamındaki bin türlü sorunun anahtarı artık UEFA’da bağlı

Bu haberi geç aman bunu canlı ver

İŞÇİ Partisi (İP), Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal polis tarafından aranıyor. Geçen haftaki arama sonrasında bu guruptan üç kişi tutuklanıyor.
İP, Aydınlık ve Ulusal Kanal bugünkü iktidara muhalefeti ile tanınıyor. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek Ergenekon nedeniyle aylardır hapiste. Şimdi oğlu ve iki arkadaşı daha hapse atılıyor.
Bu partinin düşüncesine katılmayabilir, Aydınlık okumayabilir, Ulusal Kanalı izlemeyebilirsiniz. O sizin özel görüşünüz. Ama, o görüş medyayı bağlamıyor. Yoook, öyle değil, bağlıyor-muş.
Önde gelen dört büyük TV kanalı ana haber bültenlerinde İP’nin ve yayın organlarının aranmasından tek kelimeyle bile söz edilmiyor. Kim bilir, birilerini kızdırmayalım, refleksi.
Oysa, aranan bir siyasal parti. Yayın organları ise, hepimizin ve bu kanalların meslektaşı.
Buna karşılık, bu aramadan bir gün sonra, Başbakan Erdoğan partisinin İstanbul’da verdiği iftara katılıyor. İftarda bir konuşma yapıyor.
Erdoğan’ın o konuşmasını sekiz TV kanalı canlı olarak yayınlıyor.
Basın özgürlüğünde böyle böyle yol alıyoruz.

Bağımsız kurullara veda

BANKACILIĞI denetleme, enerji piyasasını, tütün ve alkollü içkiler piyasasını, sermaye piyasasını düzenleme, RTÜK, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu, Telekomünikasyon Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Rekabet Kurulu.
Bunlar bir önceki iktidar döneminde siyasal etkiden arındırılmak amacıyla oluşturulan bağımsız üst kurullar. Bir anlamda özerk.
17 Ağustos tarihli KHK ile bunlar artık bağımsız değil, iktidarın denetiminde. AKP tam anlamıyla iktidarı ele alıyor. Hiç boşluk bırakmıyo
Yazarın Tüm Yazıları