WikiLeaks ahlâki mi? (I)

BİR bardak suda fırtına kopartan şu “WikiLeaks” patırtısı var ya, meğer bazı tatlısu “solcularına” (!) göre bu hırsızlık pek “hayırlı” bir gelişmeymiş. Alkışlamak gerekiyormuş.

Çünkü gizli ABD yazışmalarını ayağa düşmesi “ahlâkileşme”ye hizmet edecekmiş.
Fesüphanallah ve de güler misin, ağlar mısın?

EVET güler misin, ağlar mısın, zira renk yelpazesi pembemtıraktan kıpkızıla uzanan bu “solcu” (!) hazretler tarafından dile getirilen yukarıdaki tez budalalığın daniskasıdır!
Vakıa Sezar’ın hakkı Sezar’a, onları yine de bir ölçüde tebrik etmek gerekiyor.
Hiç olmazsa diğer bazı hemcinsleri gibi “WikiLeaks” hırsızlığında bir “CIA” veya İsrail kumpası daha keşfedip, bir defalığına da olsa komplo teorisi uydurmamışlar.
Ancak böylesine izafi bir “kavrayış” (!) dahi “bundan uluslararası ilişkilerde şeffaflık ön plana çıkacak” varsayımın doğru olduğu anlamına gelmez ve gelmeyecektir!
Nitekim de neresinden başlayayım ki?
Madem sırtlarına “solcu” (!) yaftası yapıştırıyorlar, o halde bari o solculuğun “anavatanı” addedilmiş olan müteveffa Sovyetler Birliği’nden başlayayım.

EFENDİM malûm, Bolşevikler 1917 Kasımında darbe yapar yapmaz, muhalifleri öbek öbek kurşuna dizmeye ek olarak bir de bütün gizli antlaşmaları ortaya saçmışlardı.
Hem Çarlık tarafından imzalamış, hem de 1. Harp’te Fransa ve İngiltere’yle müttefik olduğu için aynı Çarlığın eline ulaşmış tüm mahrem belgeleri dünya kamuoyuna açıkladılar.
Hatta Kızıllar bu “ahlâkileşme” işini öylesine ileri götürmüşlerdi ki, Lev Davidoviç Bronştayn, nâm-ı diğer Troçki Yoldaş Dışişleri Halk Komiseri olarak atandığında, “tek işim yurtdışındaki elçilikleri kapatmak, diplomatları geri çağırmak ve sonunda bakanlığın kapısına kilit vurmak olacak” diye pek yüksek perdeden atan bir beyanat patlatmıştı.

DUY da inanma, çünkü öyle “ahlâkilik”, “alenilik”, “saydamlık” gibi komünistlerin boyundan, vicdanından ve beyninden fersah fersah büyük lâfları zaten geçelim.
Fakat Moskova’nın diplomasi pratiği de yukarıdaki teorinin tam zıddı bir seyir izledi.
Yedi düvele yolladığı “Komintern”, “NKVD”, “GRU” ajanlarına ek olarak, bizzat Kremlin’in dışişleri aparatı tarihin en gizli ve en gayr-ı ahlaki uygulamasını hayata geçirdi.
İhtilâl’in ilk masum kanları daha kurumamıştı ki, 1919 Versailles Antlaşması Alman Weimar Cumhuriyeti’ne ordu kısıtlaması getirdiğinden, onunla ortak revizyonist ? intikamcı kampa dahil bulunan Rusya aynı ordunun kendi topraklarına manevra yapması için, resmi Alman hükümetine bile gizleyerek direk olarak “Reichwehr” kurmayıyla sözleşme imzaladı.
Daha berbatı, Polonya ve Baltık ülkelerinin iki devlet arasında paylaşılması 1939 Ağustosundaki Molotov-Ribbentrop Paktı’na protokolun gizli maddesi olarak yer aldı.
Nitekim de Naziler Varşoya’ya girer girmez, leş kargası bir Kızıl Ordu doğu Lehistan topraklarını Hitler’in müsamahakâr bakışları altında ve tek kurşun atmadan işgal ediverdi.

İMDİİ, hem yukarıdaki Rusya, hem de Çin’den Küba’ya dek diğer bütün komünist ülkelerin hastalık derecesine varan “gizlilik diplomasi” örneklerini sonsuza dek uzatabilirim.
Yani tatlısu “solcuları”nın “ahlâkileşme” diye savunduğu “WikiLeak” hırsızlığının, onların ağabaları tarafından uygulanmış pratikle nasıl çeliştiğini daha da çok ispatlayabilirim.
Kabul de, rezil içerikleri hariç yukarıdaki devletlerin evrensel bir yöntem olarak o diplomasinin gizlilik ve mahremiyet kurallarına uymasında şaşılacak bir yan bulunmuyor ki!
Tıpkı Avustralyalı meczubun internette “ifşa ettiği” (!) ABD misyon yazışmalarında yine en ufak şaşılacak yönün bulunmaması gibi ki, nedenlerine yarın geleceğim.
Yazarın Tüm Yazıları