Postal demokrasisinden basketbol demokrasisine

Pazar günü aslında ne oldu? Kestirmeden söyleyeyim... ‘Asker postalı’ bir daha dönmemek üzere siyasetin dışına çıkarıldı.

Haberin Devamı

Ama aynı günün akşamı, referandumda yüzde 58 ‘evet’ çıkmasına rağmen, ‘asker demokrasisi’ yerini ‘basketbol demokrasisine’ bıraktı.

Yeni muhalefet basketbol sahasında boy gösterdi.

Artık Türk demokrasisinin önündeki engel, ne askerin postalıyla ikide bir siyaseti ezmesi ne de kast sistemiyle işlediği öne sürülen yüksek yargı cübbesi.

Postal kışlada, cübbe mahkeme salonlarında artık siyasette yeni muhalefetin simgesi; ‘basketbol ayakkabısı’.

*   *    *

Türkiye 12 Eylül’de, 12 Dev Adam’ın, 12 dev adımı ile Dünya Basketbol Şampiyonası’nda Amerika’ya karşı final oynadı.

Şimdilik bunca 12’nin bu şekilde bir araya gelişine tesadüf deyip geçelim.

Ama Türkiye’nin dünya ikincisi olduğu şampiyonluk kutlamasında tesadüf deyip geçilemeyecek şeyler var.

Türk basketbolunun yeniden doğuşunu spor yorumcularına bırakıyorum.

Beni ilgilendiren, tribünlerden yükselen ‘basketbol demokrasisi’.

Referandum zaferine rağmen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ıslıklanması!

*   *    *

İki çok önemli özelliği var yeni muhalefet biçiminin.

Bir, tahammülsüz.

İki, yaşam biçimine karşı aşırı duyarlı.

*   *    *

Aslında önceki akşam Başbakan Tayyip Erdoğan sahada madalya verirken tribünlerden yükselen ıslık ve yuh sesleri bir ilk değil.

U2 konserinde Bono, İstanbul’a gelmesinde katkıları olan Egemen Bağış’a teşekkür edince benzer bir tepkiyle karşılaşmıştı.

Allah’tan Bono, Amerikalı basketbolcular kadar dünyadan bihaber değildi de durumu kurtardı. Amerikalı basketbolcular şaşkınlık içinde resmen kendilerinin yuhalandığını zannetti.

*   *    *

Açık söyleyeyim ben kişisel olarak hem Başbakan Tayyip Erdoğan’a hem de Egemen Bağış’a karşı yükselen tepkiyi yeni bir muhalefet biçimi yani ‘tribün demokrasisi’ olarak görmekle beraber hem ‘zamansız’ hem ‘zeminsiz’ hem ‘saygısız’ hem de ‘aşırı tahammülsüz’ buldum.

Sorun başbakanın ıslıklanması değil, en olmayacak yer ve zamanda ıslıklanması.

Ama şu da bir gerçek, tribünlerden yükselen yeni muhalefetin alametifarikası tahammülsüzlük.

Peki basketbol ayakkabısı ile sembolize ettiğim yaşam biçimine aşırı duyarlı şehirli, üst-orta sınıf bu kadar tahammülsüz de iktidar çok mu tahammüllü?

Değil, zaten ikisi birbirini besliyor.

*   *    *

Türkiye, Başbakan Tayyip Erdoğan’la nasıl yeni bir iktidar biçimiyle tanıştıysa, postalın kışlaya dönmesinden sonra basketbol sahalarında yeni bir muhalefet biçimiyle tanıştı.

Dikkat edin, futbol sahalarında benzer bir muhalefet yok.

Çünkü Türkiye’de futbol hâlâ Kasımpaşa-Zeytinburnu, Bağcılar; oysa basketbol Bakırköy-Beşiktaş-Kadıköy...

Referandumda Bakırköy-Beşiktaş-Kadıköy hattı ortalama yüzde 75 ‘hayır’ dedi.

Geçmişte asker postalından medet uman bu hayırcıların bazıları şimdi ‘ne asker ne yargı ne başbakan’ diyerek tribünlerden posta koyuyor.

Olmadık zaman ve zeminde de olsa 12 Eylül 2010 itibariyle ‘postal demokrasisi’ yerini ‘basketbol demokrasisine’ bırakıyor.

Hem iktidar hem de muhalefetin tribünlerden yükselen bu yeni muhalefet biçimini dikkatle incelemelerinde büyük fayda var.

Çünkü demokrasi kışladan sahaya indi.

Yazarın Tüm Yazıları