Bikinili Hülya

HÜLYA Avşar’ın son fotoğraflarını gördünüz mü?

Haberin Devamı

Hani kelime oyunu yaptıkları...

Hülya(ğ)lı diye yazdıkları...

Neredeyse bütün gazetelerde vardı...

Ve herkes şaşırdı...

“Aman Allah’ım, Hülya nasıl bu durumda olur!” diye...

* * *


Evet bikinili hali görüntülenen Avşar’ın...

Beli kalın...

Beden biraz deforme olmuş...

Göbek epey çıkmış...

Evet... Bunların hepsi doğru...

Amaaaaa...

Ben onun bu haline bayıldım.

Özgüven dediğiniz budur işte.

Çoğumuz bedenimiz için geberirken, “bir gıdım daha inceleyim” diye ölürken, alnımıza silah dayasalar pareosuz dolaşmazken...

Onun, “Hiçbiriniz umurumda değilsiniz” fotoğrafı çok ama çok hoşuma gitti.

* * *


Havalı olmayan bikinisiyle...

En doğal haliyle...

Denizin ona sunduğu nimetlerden herhangi bir insan gibi yararlanmak üzere...

Orada, arkadaşlarıyla teknede dikiliyor, dikilebiliyor...

Suya balıklama atlıyor...

Fotoğraflarını çekenlerden kaçmıyor...

Orasını burası kapatmaya uğraşmıyor...

Gerçekten çok sevdim.

Ve ne yalan söyleyeyim, özgüvenini kıskandım.

Ondan öğreneceğimiz hâlâ çok şey var.

Hiç şüpheniz olmasın, istediği anda kolayca o kiloları verebilir, tekrar o eski bedenine sahip olabilir.

O fotoğrafta meydan okuyan bir kadın var.

“Ünlülerin El Kitabı”nın kurallarına uygun davranmadığı için onu tebrik ediyorum.

Hülya Avşar bir ara senden soğumuştum, şimdi tekrar seviyorum!

Beyindeki düğme

KADINLARIN beyninde bir düğme var. En azında benimkinde var.

Bilimsel bir şey olduğunu iddia edemem.

Ama o düğme, regülatör gibi, içinden bir şey yükseliyor, o düğmeyi çeviriyorsun, sevecen ve sevişken bir kadına dönüşüveriyorsun.

Buna karar veren hormonlar değil yani. Kadının beyninin içindeki o düğme. O düğme her zaman açık değil tabii...

İşte o zamanlar, soğuk, domuz gibi, hiçbir uyarıya cevap vermeyen, gördüğü hiçbir şeyi cinsellikle özdeşleştirmeyen, her şeye üşenen, “Üüüfff şimdi kim uğraşacak!” diyen bir kadına dönüşüyorsun.

Hep o düğme yüzünden.

Kapalı diye.

* * *

Haberin Devamı


Düğme açıksa, hayatı daha da renklendirecek detaylar var.

İç çamaşırı mesela.

Ölüyorum, bitiyorum onlara.

Dünyanın en güzel şeyleri onlar, büyüklerin oyuncakları.

Renk renk...

Çeşit çeşit...

Her renkle, her modelle başka bir role bürünüp, başka bir oyun oynayabilirsin.

Her şey, düğmeyi desteklemek için!

Dün 54 yaşındaki Güney Afrikalı spor hocama, iç çamaşırları ve beynimdeki düğme hakkındaki derin görüşlerimi anlatıyordum ki...

Mahcup, mahcup “Bizim de böyle oyunlarımız var” dedi...

İşte bu beklenmedik bir şeydi...

İçimden de “Hadi ya, ne oyunu” dedim.

Dışımdan da sordum.

“Black tie nights” dedi.

“Black tie”, smokin demek, ben zannettim ki, bunlar karı koca, haftanın belli geceleri, adam smokin, kadın da siyah elbise giyip dışarı çıkıyorlar, sonra eve gelip sevişiyorlar.

“Ha öyle mi?” dedim, ilginç filan gelmedi.

“Hayır hayır, yanlış anladın! Bir yere gitmiyoruz, evdeyiz” dedi, “Eşimin üzerinde sadece siyah papyon oluyor, bende de inci kolye ve siyah topuklu ayakkabı...”

* * *

Haberin Devamı


Şaşırdığımı, hatta dumura uğradığımı itiraf etmeliyim.

Ben de kendimi yaratıcı zannediyordum!

Güle oynaya, seks konuşmaya ve spor yapmaya devam ettik...

Yarım Kalan Hayatlar’a devam

HAZİRAN’da Yarım Kalan Hayatlar’a tam gaz devam. 5 tane daha yapıyorum. Tarihler belirlendi.

Biliyorsunuz sahne ücretim 20 bin TL, ben milleti kasar, zorlar zannetmiştim, hayır tam tersine, taleplere yetişemiyorum.

Kiminde jüri üyesiyim, kiminde rahim kanseri aşısı için sahnede doktorlara sorular soruyorum, kiminde şirketin genel müdürüyle çalışanları önünde röportaj yapıyorum.

Ben yaz olmadan 100 bin TL değer yaratabilirim diye hesaplamıştım.

200 bine çıktık.

Acayip mutlu oluyorum, bir işe yarıyorum, birilerine faydam dokunuyor diye.

Önümüzdeki 5 Yarım Kalan Hayatlar için, hayatı yarım kalmış, gerçekten ihtiyacı olan 5 kişi gerekiyor bana. Sizden ricam, etrafınızda böyle insanlar varsa, bana mail atın.

Destan yazmayın, meseleyi net ve direkt anlatın ve o kişiye de ulaşabileceğim kontakları verin. Öpüyorum.

Yazarın Tüm Yazıları