Sonucu belli bir araştırma!

İNGİLİZ Leeds Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. Yaman Akdeniz, Birleşik Krallık ve Türkiye’deki "Bilgi Edinme Hakkı Yasası"nı test eden bir araştırma yapmış.

Dr. Akdeniz’in araştırmasında sorduğu soru şu: Kraliçe Elizabeth’in, Türkiye ziyareti sırasında verilen hediyelerin listesi!

Bununla ilgili haberi dün Radikal’de okudum.

Ortaya çıkan sonuç, Türkiye’nin açık bir toplum olma yolunda daha bin fırın ekmek yemesi gerektiğini gösteriyor.

Bilgi Edinme Hakkı Yasası gereğince 15 gün içinde cevap vermesi gereken Türk makamları (yani Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği) yanıt vermeye tenezzül etmemişler!

Buna karşılık İngiliz makamları, Kraliçe’nin verdiği hediyelerin bir listesini süresi içinde araştırmacıya göndermiş.

Dr. Akdeniz, "Bu çalışmanın amacı, Kraliçe’nin ne hediyeler aldığı ya da verdiği değildi. Burada amaç, demokrasi ve şeffaflık açısından Türkiye ile Birleşik Krallık arasında bir karşılaştırma yapmaktı" diyor.

Laf aramızda, Dr. Akdeniz bu araştırmayı hiç yapmadan da aynı sonuca ulaşabilirdi.

Suudi Kralı’nın hediyeleriyle ilgili olarak TBMM’de verilmiş soru önergeleri, Anayasa ve İç Tüzük’ün emredici hükümlerine rağmen yanıtlanmış değil.

Vatandaşların bu hediyelerle ilgili olarak sorduğu sorulara verilen yanıtlar da hiçbir şeyi yanıtlamıyor. Bu köşede aylardır bunu soruyorum, tık yok!


Türkiye bir aşiret devleti gibi yönetiliyor ve ne yazık ki yönetenler, hediye alma konusunda tıpkı bir aşiret yöneticisi gibi davranmakta sakınca görmüyorlar!

Fakirdir, vardır bir illeti!

TÜRKİYE’de önemli makamlara seçilen kişilerin çocuklarının ya da yakınlarının ani bir "zihin açılmasına" uğradıklarını biliyoruz.

Normal hayatta iki kasa limonu satamayacak tipler, bu ani zihin açılması sayesinde kimsenin aklına gelmeyen işlere atılırlar ve başarılı da olurlar.

Yanlarında her zaman bir "ağabeyleri" vardır.

Bu "ağabey" işini iyi bilen, varlıklı bir tiptir ki zaten aksi düşünülemez.

Bizim siyaset erbabı, fakir arkadaşlardan hazzetmez çünkü.

Ünlü bir atasözümüz, bu tür siyasetçilerin lisanında şuna dönüşür: "Fakirdir, vardır bir illeti. Zengindir, hoş olur dilleri!"

Bu tip siyasetçi, siyasete atılmadan önce fakir eş dost edinmekten kaçınmaz, onların oylarıyla seçilir ama sonra bir daha ara ki bulasın!

Eski dostluklara güvenen fakirlerin en çok duydukları söz, çiklet çiğneyen yavan sesli bir sekreterin ağzından çıkan şu sözdür: "Beyefendi çok meşguller. Siz bir daha aramayın, biz sizi ararız!"

Zengin arkadaşlar, bir siyasetçi için iyidir, bunu bilir bunu söylerim!

İşte son örneği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan!

Zengin bir arkadaş burs verdi, çocuklar yurtdışında iyi okullarda okuyabildiler.

Zengin bir arkadaş yardım etti, koca bir yük gemisini çocuğa bir küçük balıkçı teknesi parasına sattı!

Zengin bir arkadaş akıl etti, çocuklar mücevher işine girdiler!

Allah hepsinden razı olsun!

Propaganda malzemesi hazinesi

AKŞAM’da Deniz Güçer’in yazısından öğreniyoruz ki DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, partisinin depolarında ciddi bir sayım yaptırmış.

DSP’nin "hazinesi" şunlardan oluşuyor:

5 milyon 205 bin adet bayrak.

4 milyon 432 bin adet tükenmez kalem.

3 milyon 58 bin adet çakmak.

269 bin adet fular.

24 bin 600 adet şapka!

DSP; son genel seçime CHP çatısı altında girdiği için şu anda ne kadar seçmenleri var, bilemiyorum.

Ancak bir önceki genel seçimlerde DSP’nin oyu 383 bin 609 idi. Yüzde 1.22’ye karşılık geliyor!

Seçmen başına 14 bayrak, 10 çakmak düşüyor neredeyse!


Böyle bir partinin bu çapta propaganda malzemesini deposunda tutuyor olması gerçekten ilgimi çekti.

Bence Zeki Bey, bu büyük stokun neden biriktirildiğini de araştırmalı.

Ve bir de not: Sigara ile mücadele toplumsal bir görev ve bir siyasi partinin seçmenlerine çakmak dağıtması pek anlaşılabilir bir durum değil.

Eğer DSP seçmenleri, bu çakmakların hepsini kullanmaya kalkarsa, kuşkunuz olmasın çok uzak olmayan bir gelecekte DSP seçmenlerini hastanelerden toplamak zorunda kalırsınız!
Yazarın Tüm Yazıları