Azarlamacı

BİR Türk gazetecisi olduğumuz için ne kadar şükretsek azdır. Çünkü Türkiye’de konu o kadar boldur ki, sabah kalkınca gördüğünüz Türkiye ile akşam yatarken bıraktığınız Türkiye başkadır.

Ama daha önemlisi her gün on kişi, üç kurum, bir devlet azarlamadan duramayan bir başbakanımız var.

Sırf bu nedenle bir gün gazeteler "Dün Başbakan Tayyip Erdoğan kimseyi azarlamadı" manşetiyle çıkarsa şaşırmayın.

Nitekim partisinin dünkü Meclis Grubu toplantısında -mutat üzere- medyanın (üstelik bu defa sadece bizlerin değil, yabancı medyanın da) payını ayırdıktan sonra "Gazze’de sivillerin ölümüne sessiz kalan" devletleri (bunların çoğu Arap devletidir) azarlamış.

Ama bizi ilgilendiren o değil. Dün azarlananlar arasında biz de varmışız. Sebebi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ikide bir "Benim Valim"; "Benim Müstaşarım"; "Benim Belediye Başkanım" gibi ifadeler kullanmasını eleştirmemiz imiş. Son olarak 7 Ocak günü bu sütunda çıkan yazıda aynen:

(Başbakan’ın) devletin görevlilerinden söz ederken, onların layık olduğu sıfat ve unvana saygı gösteren bir üslup yerine babasının uşağından bahsediyormuş gibi konuşması çok yanlıştır:

Erdoğan bir bakandan söz ederken "Benim Bakanım", bir müsteşardan söz ederken "Müsteşarım" demekte, bir genel müdürü "Genel Müdürüm" diyerek anmaktadır. Nitekim dün de Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nu son olaylarla ilgili olarak Ortadoğu ülkelerine gönderdiğini söylerken, "Şu an Özel Temsilcim Suriye’de" demiş.

Erdoğan ancak vekaletini verdiği avukatından "Özel Temsilcim" diye söz edebilir. Maaşını devletten alan hiç kimse onun ne "özel temsilcisi" ne de kendisinin "genel müdürü"dür, demiştik.

Bu yazı üzerine Başbakan’ın bir yakını da bizi arayarak "Özel Temsilciliğin her devletin kabul ettiği bir statü olduğunu söyledi. Ona da anlattık ama belli ki anlattığımızı Başbakan’a iletmemiş.

Nitekim şimdi Başbakan’ın da bizi hedef alarak:

"Bakıyorsunuz bir tane köşe yazarı çıkıyor, ’Siyasette, uluslararası diplomaside özel temsilci diye bir şey yoktur’ diyor. Önce insan sorar, öğrenir. Ama tabii kendi zat-ı şahanelerine bunları yakıştıramadıkları için, sorma lütfunda bulunamıyorlar. Evet beyefendi, özel temsilci vardır. En ileri en gelişmiş ülkelerin özel temsilcileri vardır.(...) Şu anda benim özel temsilcim yanındaki arkadaşlarıyla Kahire’den Şam’a geçti ve şu anda tekrar Kahire’ye geçmesi lazım. İnşallah, temenni ediyoruz ki bunun neticesinde hayırlı bir karar çıksın" dediği bildiriliyor.

Önce bizim dediğimize bakın, içinde "Siyasette, uluslararası diplomaside özel temsilci diye bir şey yoktur" lafı var mı? Yok!

Demek ki burada Başbakan lafı saptırıyor.

İkincisi, "Biz Özel Temsilci" yoktur demiyoruz. İngilizcesiyle anlatalım. O anlamdaki "Özel Temsilci"nin karşılığı "Special Envoy"dur ve diplomaside bu çok kullanılır. Bizim dediğimiz Başbakan’ın "Special Envoy" kavramını "My personal envoy" anlamında kullanmasının yanlışlığıdır. Onun için dedik ki "Benim şahsi temsilcim" anlamındaki sözü devletin görevlisi için değil ancak kendi avukatınız için kullanabilirsiniz.

Tamam... Birileri bir şeyleri sorup öğrenmeli ama kim?
Yazarın Tüm Yazıları