Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Dunyanin butunlugu

Dunyamizin butun oldugunu bir anlayabilsek... Ve de bu butunlugun bir parcasi oldugumuzu bir kavrayabilsek, her sey yoluna girecek.

Simdi, ‘‘yoluna girecek olanlar’’in ne oldugunu merakla dusunuyorsunuz, sanirim.

Ve de ardi ardina ‘‘ekonomi, politika, egitim, sosyal ya da duygusal iliskiler mi, hangisi’’ diyeceksiniz. Ben de butun bunlarin birligi, beraberligi olusturmak icin insanlarin belirledigi duzenlemeler oldugunu soyliyecegim.

Tabii ki sonuc olarak, olusturdugumuz medeniyetin gelismesi tum bu duzenlemelere bagli. Zaten ben de bunun aksine bir sey soylemeye calismiyorum. Sadece dunyanin butunlugunu ve insanin da bunun bir parcasi oldugu gercegini anlatmaya calisiyorum. Yoksa, insanlarin birlikte yasamak icin gelistirdigi yontemleri elestirmiyorum.

Aslinda bu konuda soylenecek cok soz var fakat, bugunun konusu olmadigi icin bunu baska bir zamana birakiyorum.

Simdi dunyanin butunlugunu meydana getiren parcalara kisaca bir goz atalim. Aslinda bu parcalari tek tek siralamaya kalkisacak olursam bu kose az gelir. O yuzden kisaca soyle siralayacagim;

‘‘Dunyanin uzerinde bulunan tum cesitliligi ile hayvan ve bitkiler, denizler, topraklar ve bu topraklarin barindirdigi envai tur madenden minerale canli-cansiz ne varsa hepsi dahil olmak uzere... Ayrica bu topraklari besleyen derelere, daglara, vadilere, havaya, bulutlara, gok cisimlerinden atmosfere ve de butun bunlarla birlikte yasayan insanlara kadar hepsi bir butunun parcalarini olusturuyor.’’

Hem de tam bir ahenk ve uyum icinde... Bu parcalarin tumu birden birbirini tamamliyor. Yani biri olmazsa olmaz. Dengeler bozulur. Tabii bunun ucu da bize dokunur. Bu butunlugun en suurlu varligi olan biz insanlara...

Peki biz bunlari biliyor muyuz?

Elbette biliyoruz. En azindan dusunebiliyoruz.

Ama pratikte baktigimiz zaman hic de dusunuyor ve biliyor gibi davranmiyoruz. Bu butunlugun bir parcasi oldugumuzu unutmus gorunuyoruz.

Icinde yasadigimiz dunyanin sanki efendisiymiscesine davraniyoruz. Aslina bakacak olursaniz bu yanlis bir tanimlama degil. Fakat, adil bir efendi olmayip dusuncesiz, despot ve de hoyrat bir efendi gibi davraniyoruz. Boyle bir efendinin de efendiligini ne kadar surdurebilecegi hepimizin malumu!

Mesela Roma Imparatorlarindan Neron'u bilmeyen yoktur. Roma'yi atese verip sonra da oturup seyreden... Sonra da tabii oldurulen... Simdi bizim bu efendiden ne farkimiz var?

Butunlugun diger parcalarindan daha ustun yeteneklere sahip oldugumuz icin efendiligimizi ilan ediyoruz ama hakimi oldugumuz dunyanin diger parcalarina nasil davraniyoruz?

Venezuella'daki felaketi duymayan yoktur herhalde. Felaketin boyutlari ise, urkutucu derecede buyuk. Neredeyse elli bin kisinin hayatini yitirmis oldugundan korkuluyor.

Peki neden? Cunku, orman arazilerini kacak kesimlerle yok edip yerine binalari dikmisler de ondan.

Sanki bu senaryoyu bir yerlerden duymus gibiyim. Size de oyle gelmiyor mu? Yani biz de burada daha farkli davranmiyoruz. Bir de ustelik fay hattinin dibine ‘‘Akkuyu’’da nukleer enerji santrali kurmayi planliyoruz.

Sanirim sozu edilen Hopi Kizilderilileri ve Mother Shipton'in kehanetlerinde sozunu ettikleri ‘‘Nukleer savas’’a gerek kalmayacak. Biz ellerimizle dunyayi savas alanina cevirecegiz.

Artik aklimizi basimiza toplayip dusunceli ve adil bir efendi olmaya calismanin vakti geldi de geciyor bile!

Daha baska felaketler yasamak istemiyorsak dunyanin bir butun oldugunu anlayalim ve de bu butunlugun parcalarini suursuzca yok etmeyelim. Ne hayvanlari, ne bitkileri, ne topraklari, ne de sulari zehirlemeyelim. Yoksa, sonumuz Neron gibi olur, diyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları