Yargı bağımsız ve tarafsız olmayınca

NORMAL bir demokratik hukuk devletinde yargı kararlarının ardından dolaşmak için kanun çıkarılması doğru karşılanmaz.

Haberin Devamı

Ama normal demokratik hukuk devletlerinde kanunların demokratik olması, yargının da kendi bağımsızlığını koruması, kararlarında objektif olması beklenir.
Bizim ülkemiz ise ne normal bir hukuk devleti, ne de yargı tam anlamıyla bağımsız ve tarafsız. Demokrasi ise genellikle sözden ibaret, insanlar bir fikri dile getirdikleri için hapislerde sürünebiliyorlar.  

Bunun bir nedeni 12 Eylül döneminin eseri Anayasa ve bu Anayasa’ya uygun kanunlarsa diğer nedeni de yargı kararlarının özgürlükleri genişletmek yerine, statükoyu korumak amacını güdüyor olması.
 
Bugün yaşadığımız sorun bundan kaynaklanıyor.

Sorunun çözüleceği yer diye genellikle TBMM işaret ediliyor ama sorunun asıl çözülmesi gereken yer yargının işleyişi ve yapısı.

Bugün tutuklu oldukları için milletvekili seçildikleri halde yemin ederek göreve başlama olanağı bulamayanlar hakkında kesinleşmiş bir hüküm yok. Hepsinin yargılanması devam ediyor.

Tutuklu olarak yargılanmalarını haklı çıkaracak bir neden de yok. Kaçıp gitmeye niyetli olsalar bir bölümü daha tutuklanmadan önce zaten kaçabilirdi. Seçime girdiklerine göre zaten kaçmaya niyetleri de yok.

Haklarında iddianameler yazıldığına ve buna dayanarak tutuklandıklarına göre deliller de toplanmış olmalı.

Tutuklu olarak yargılanmaları için çok geçerli bir neden yok ama yargı peşin bir mahkûmiyet kararı vermiş gibi davranıyor.

O zaman da yargı kararlarının arkasından kanun çıkararak dolaşma fikrini savunanlar haklı çıkıyor.

Kirli Robin Hood’lar

JİTEM’i kendisinin kurduğunu söyleyen emekli Albay Arif Doğan’ın ifadesinde şöyle bir bölüm var:

“Tunceli’de istihbarat komutanlığına ait bir büro açmak istediğimde bana emniyet ve MİT’teki arkadaşlar Mahmut Yıldırım’ı (Yeşil olarak tanınıyor) tavsiye etti. Kendisiyle Elazığ’ın Kovancılar İlçesi’nde görüştüm ve bize katılmasını sağladım. Benim kayıtlarıma göre 10 bin JİTEM üyesi bulunmaktaydı. Bu kişiler vatan sevgisi için çalışırdı. Belli bir yerden maaş almayıp, zenginden fakire geçen paralarla geçinirdi.”

Arif Doğan’ın
bu sözlerini okuyunca “Bir tür Robin Hood düzeni mi kuruldu acaba” diye düşündüm.

“Zenginden fakire geçen paralar” ifadesi Susurluk’taki kazadan sonra ortaya çıkan derin devlet ilişkilerinin ve kirli bir savaşın nedenini de açıklıyor.
Bunun “gönüllü bir katılım” olmadığını da biliyoruz. Uyuşturucu ticaretinin el değiştirmesinden tutun da kumar paralarından alınan haraca kadar bir sürü kirli iş!

Seçimlerden önce eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın açıkladığı cinayetler de gösteriyor ki zamanında Susurluk adam gibi soruşturulabilseydi, bugün yaşadıklarımızın bir bölümünü yaşamamıza da gerek kalmayacaktı.

Bütün bunların devletin en üst organlarından verilen emirler ile yerine getirildiğini de ipuçlarından çıkarabiliyoruz.

Türkiye’nin geçmişindeki kirli işlerden tamamen kurtulabilmesi için bu dosyanın açılması gerekiyor.   

 

Yazarın Tüm Yazıları