Yapanlar ve eleştirenler

TELEFERİĞE yıllar önce Uludağ’da binmiştim.

Kuşbakışı bir doğa turuydu.

Keçiören’de bambaşka bir görsel keyifle karşılaştım. Bildiğim bir semti, havadan görmenin keyfi.

Ama hem uçak, hem de helikopterden bambaşka bir tattı bu.

Çünkü en çok 70 metreye çıkan bazen damların bir kaç metre üstünden geçen çok farklı bir güzergah. Sanki martı uçuşuyla Keçiören.

Bir semtin genel manzarasını özümsemek için, bulunmaz bir fırsat.

Keçiören kanatlarımın altında, gibi bir şey.

* * *

Estergon Kalesi’nden çağlayanları geçerek, yemyeşil Botanik Parkı’na bin 680 metrelik bir yolculuk.

Altınok ile birlikte Keçiören’i seyrediyoruz hatta gözlüyoruz havadan.

Gördüklerim, teleferiğin bir belediye başkanı için çok farklı olanaklar da sağlayabileceğini düşündürüyor bana.

"Keçiören’i teleferikle çok yakından denetlemeniz mümkün" diyorum.

Her sokak, apartman, hatta üst katlarda olası kaçak bir çıkma, trafikte bir aksama hepsi görüş menzilinde. Altınok da katılıyor bu görüşe.

Tüm halka sabahtan saat 24.00’e kadar açık olan teleferik bu yönüyle, Altınok’un makam daha doğrusu rasat aracı da olacak aynı zamanda.

* * *

Altınok
yıllar önce teleferik hayalini ilk kez açıkladığında, doğrusu kuşkuyla karşılamıştık.

"Ne gerek var, neden olsun" gibi bir refleks göstermiştik kendi aramızda.

Belki de o zamanlar "Neden olmasın?" sorusunun değerini, zihne yelken aldıran ılık hatta bazen muzip esintisinin hayati önemini bugünkü kadar bilmiyorduk.

"Neden olsun?" sorusunun bağnazlığa komşu olduğunu da...

Psikiyatri Profesörü Engin Geçtan’ın bir sözünü hatırlıyorum:

"Dünyada iki tür insan vardır.

Yaşayanlar (yapanlar) ve yaşayanları (yapanları) seyrederek onları eleştirenler.

Seyretmek ölümü, katılmak (yapmak) ise hayatı simgeler."

Aslında tüm mesele bundan ibaret.
Yazarın Tüm Yazıları