Yanlış filme mi geldik?

SALONA kurulup aksiyon filmi izlemeyi beklerken AK Parti ve CHP’nin reklam filmleri arka arkaya dönmeye başlamasın mı!

Haberin Devamı

Bir anda buz gibi bir hava...
Yersiz homurtular, küçük de olsa bir grubun kopardığı alkışlı tezahürat...
Kısa sürüyor, karşılık veren olmuyor Allah’tan.
Çoğu seyirci sükûnetini bozmuyor.
Hafta sonu sinema keyfini tatsız bir deneyime çevirmek için başka ne ister insan?
Sinemalarda siyasi reklam döndürmek yeni bir fikir değil gerçi, ilk kez olmuyor. Ama doğru bir strateji mi, çok tartışılır.

***

Her tercihten seyirci var içeride. Garip olan, bir siyasi partinin propagandasına kimsenin çıtı çıkmazken diğerine sıra gelince kendini tutamayanların belirmesi.
Madem bir hazım sorunumuz var ve üstesinden gelmeye de henüz cümleten hazır olduğumuz söylenemez, sinema salonlarına siyaset girmeseydi bari.
Ticari reklamlar için etkili bir mecra film önleri, oraya içerik yağdırılmasından biliyoruz.
Fakat reklamlar yarım saate doğru uzadıkça seyircinin sabrını zaten zorluyor.
Üstüne bir de siyasetin gerilimini boca etmek akıllıca mı? Hem de üst üste mükerrer gösterimlerle damara basmak?
Partilerin aldığı geri dönüşler hakkında herhangi bir veri yok elimde. Göz kararıyla vardığım kanaat şu, sinemada siyasi propaganda sempati yerine antipati toplamıyorsa şaşarım.
Velev ki siyaseten değiyor diyelim, eğlence mekânlarında seçmeni ayrıştırmaya değer mi?

***

Cami, kışla ve mektep üçlüsüne siyaset sokmama konusunda kadim bir hassasiyeti vardı bu ülkenin, stadı hiç saymıyorum bile. Dördüne de gireceği kadar girdi siyaset.
Hiç değilse sinema salonlarına bu kutuplaşma girmeseydi keşke, o da oldu.
Kampanya temalarını, 30 büyükşehirde 6-7 milyon seyirciye ulaştırmak için düşünülmüş bir strateji mevzubahis...
Ve ancak, biraz kafa dağıtmak için sinema salonuna doluşanlar, siyasi parti reklamlarına maruz bırakılmalı mı?
Rejisörler ayrıştıktan, oyuncular bölündükten, sanatçılar saflaştıktan sonra ne bekliyoruz ki, seyirciler de dokunsan tarafını belli ediyor hemen.
Reklamı izledikten sonra her seyirci, tepkisini sandıklar kurulana kadar kendine saklamıyor.
Bardak dolacağı kadar dolmuşsa son bir damlayla taşırmanın âlemi ne?

***

Sinema seyircisinin reklam çilesine bir de siyasi reklam eklemek şahane bir fikre benzemiyor, benden söylemesi.
Film önleri, ne seçim sandığı kurmak ne de seçmen tavlamak için doğru yer değil.
Gelsin bir daha düşünsün ajanslar!

Yazarın Tüm Yazıları