Yandı gülüm...

Bekir COŞKUN
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanımız Demirel'in, her felaketten sonra afet yerine varma hızı ne kadar da yüksek...

Kimi zaman ‘‘Baba'', dozerden önce bakıyorsunuz afet yerinde...

Ya da itfaiye erlerinden bile önce...

Bu iyi bir şey...

Yani olay yerine bir türlü zamanında varamayan itfaiye olsun, karayolları ekipleri olsun, kurtarma timleri olsun, ambulans şoförleri olsun... Çankaya Köşkü'nün orada bir yere gizlenip bekleseler, her çıkışında Süleyman Bey'in peşine takılsalar, hiçbir zaman geç kalmayacaklar...

Evini sel basan vatandaşlar moto-pomp beklerken, bakıyorlar ki Cumhurbaşkanı geliverdi...

Ya da kova bekliyorlar, bakıyorlar Baba...

*

Diyelim ki, önceki gün orman yangınına yetişmesi...

Resmi açıklamaya göre, ‘‘incelemelerde'' bulundu...

Doğrusunu isterseniz neyi ‘‘incelediğini'' bendeniz anlamış değilim... Anlamak için kıyısında durup yanmış ormana bakarkenki resmine bakıp, inceleme üzerine söylediklerini inceliyorum:

‘‘Vatandaşın canı yanmıştır, bizim de canımız onlar ile birlikte yanmıştır...''

Ya ağaçlar?..

Bence bunu evinde oturarak da söyleyebilirdi...

İncelemeye devam:

‘‘Türkiye'nin yeşil örtüsüne kıyanların yakasına yapışılır...'' mı, ne?..

*

Ben o günü hiç unutmadım:

Geçtiğimiz seçim öncesi, sırf oy almak uğruna ormanları köylülere dağıtmak için Tansu Çiller ile Hasan Ekinci, kafa kafaya verip bir kanun çıkartmışlardı... O kanun daha önce tam dört defa ‘‘Anayasa'ya aykırıdır'' gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti...

Meclis tatilde olduğu için, beşinci kez yasayı durduracak tek güç Cumhurbaşkanı idi...

O gün Köşk'ün yuvarlak masasının başında Demirel'e adeta yalvarmıştım:

‘‘Ya yasayı imzalamayın, ya Anayasa Mahkemesi'ne gönderin, hukuka uygunsa çıksın...''

Ertesi gün Baba bastı imzayı...

Ve o yasayla, Demirel'in önceki gün kıyısında durup ‘‘Bu yeşil örtüye kıyanların...'' dediği alanın onbin katı mı ne orman alanı gitti...

*

Bence Süleyman Bey afetlere erken varıyor...

Ama hep geç kalarak...

Yazarın Tüm Yazıları