Yabancıların aldığı AKP

‘YABANCILAR AKP'yi aldılar...’ Yukarıdaki cümle, ekonominin tepe noktasındaki bürokrata ait.

Söyleyen ekonomist olunca, ‘‘almak’’ kelimesinin karşılığı da farklılaşıyor.

Cümlenin tercümesi, ‘‘kabullendiler, benimsediler...’’ yönünde.

Tepe noktadaki bürokrata göre, yabancı yatırımcılar, seçimden AKP iktidarının çıkması halinde, bunu olumlu karşılayacaklarını Türkiye raporlarına da yansıtmaya başlamışlar.

Bürokratın Alman Hypovereinsbank'ın olduğunu belirttiği rapordan okuduğu paragraf da bunu doğrular nitelikte.

İngiliz kökenli bir bankanın raporundan okuduğu paragraf ise dikkat çekici:

‘‘AKP'nin aşırı İslamcı kimliği yok. Onlardan uzaklaştılar.’’

ALİVRE ALIM

Yabancıların ‘‘AKP'yi almaları’’, bu partinin ‘‘liberal’’ ekonomistlerinin bir süredir ‘‘yol haritalarını’’ başta ABD'dekiler olmak üzere, Batılı yatırımcılara anlatmaları sayesinde olmuş.

Tek başına iktidara gelmesi halinde, Batılıların ‘‘alivre’’ yani ‘‘olgunlaşmadan dalında görüp aldıkları’’ AKP, söylemindeki ekonomik programı uygulayabilecek mi?

Sorumuza, tepe noktadaki bürokrat olumsuzluk cümlesiyle karşılık verdi.

Ona göre de Batılıların ‘‘alivre aldıkları’’ ekonomik programın AKP tarafından uygulanması zor.

Nedeni, AKP'den maddi ve manevi desteğini esirgemeyen, kendini ‘‘dışlanmış, engellenmiş, rengi dolayısıyla yok edilmek istenmiş’’ kabul eden sermaye ile Recep Tayyip Erdoğan'ın da mitinglerinde dile getirdiği, ‘‘statüko çıkarcıları’’ İstanbul sermayesi arasında ortaya çıkacak çatışma.

Yani, bir süredir köşe yazılarında da tartışılan sermayenin arasındaki, ‘‘yeni tip sınıf çatışması’’ kaçınılmaz olacak.

Her ne kadar son dönemde çıkarılan yasalarla ekonomik kurallar ve kurumlar yerli yerine oturmaya başlasa da, hükümetin ekonomi üzerindeki ağırlığının hálá devam ettiği bir gerçek.

Ayrıca, gelecek dönemde ekonomi ile ilgili acilen çıkması gereken yasalar ve kararları da buna eklemek gerekiyor.

Durum böyle olunca maddi ve manevi desteğini gördüğü tabanın hoşuna gitmeyecek yeni kararların alınmasında AKP'nin zorlanacağı söylenebilir.

Örneğin, bugüne kadar vergilerden yakınan ve AKP'de kendisini bulan kesim, dolaylı vergiden doğrudan vergiye geçişe ne kadar tepkisiz kalacak?

AKP bu durumda, ‘‘Ne yapalım sistem bunu gerektiriyor’’ deyip programın yoluna devamı konusunda ısrarlı olabilecek mi?

Yoksa ‘‘Şimdi sıra bize geldi’’ anlayışına mı yönelecek?

EKİP ÇATIŞMASI

Her ne kadar, Murat Mercan, Reha Denemeç, Ali Babacan'ın da arasında bulunduğu ekonomistleri programda bir aksama söz konusu olmayacak dese de, Erdoğan ve Abdullah Gül'ün geçen haftaki sözlerinin ekonomide yarattığı dalgalanma da ortada.

Veya bir süre önce bir televizyon programında Ali Coşkun'un ekonomik programa ilişkin sözleri kulaklarda.

Bu durumun, sadece İstanbul ile ‘‘bir kısım Anadolu sermayesinin’’ çatışmasıyla kalmayıp, AKP içinde de kurmaylar çatışmasını beraberinde getireceği söylenebilir.

AKP'nin iktidara gelmesi halinde, fiili başbakanlık yapacak Recep Tayyip Erdoğan'ın ağırlığını hangi taraftan yana kullanacağını tahmin etmek de zor değil.

Böyle bir durumla karşılaşması halinde yabancı yatırımcıların ne yaptığı ise geçmiş tecrübelerle sabit.
Yazarın Tüm Yazıları