Yabancı olmayınca tahvilde derinlik azaldı

Ekonomi yönetimi dün başladığı kritik haftanın ilk gününü, nispeten olumlu geçirdi. Daha doğru bir deyimle, “kazasız belasız atlattı” da denilebilir.

Haberin Devamı

Merkez Bankası dün göstermelik, daha doğrusu “panik yaratmayacak döviz likiditesi” vermek için 150 milyon dolarlık küçük bir döviz ihalesi yaptı ve kurlardaki artışı doğal olarak durduramadı. Buna karşılık Merkez’in faizi tutmak isteğinin öne çıktığı görüldü, buna rağmen ihalelerde oranlar yine yükseldi.
Hazine dün yaptığı iki ihalede toplam 4.4 milyar TL’lik kaynak sağlarken, asıl sınavı bugün yapılacak 3 ihalede verecek. AB’nin Türkiye’yle müzakere sürecinde yeni fasıl açma kararının da bugüne denk gelmesi, bugünkü piyasa hareketlerinin önemini artıracak.
5 yıl vadeli tahvil ihalesinde karşılama oranı 1.27 oldu, ortalama getiri yüzde 8.93 oldu. Bu oran, beklentilerin biraz üzerinde bir orandı. Yine dün yapılan 10 yıl vadeli TÜFE’ye endeksli tahvil ihalesinde karşılama oranı 1.45 oldu, reel getiri beklentinin biraz altında yüzde 2.95 olarak gerçekleşti.
Çarşamba günü piyasalara 13.6 milyar TL’lik geri ödeme yapacak olan Hazine  4.4 milyar TL’yi buldu. Bugün aralarında 2 yıl vadeli gösterge tahvilin de bulunduğu 3 tahvil ihalesi yapılacak. Piyasaların gözü bu ihalelerde olacak.
Dün yapılan ihalelerden sonra faiz oranlarının seyri piyasadaki kötüleşmenin devam ettiğini gösterdi. Dolayısıyla bugün yapılacak ihalelerde de, dünkünden daha iyi bir tablo beklenmiyor. Ekonomi yönetiminin kamu bankaları yoluyla tabloyu biraz düzeltmeye çalışacağı da açık.
Piyasa uzmanları bir süre daha tahvil piyasasında dalgalı seyir bekliyorlar. Dünkü ihalede görüldüğü gibi tahvil piyasasında derinliğin kaybolduğunun altını çizen piyasa uzmanları, bunun inişli çıkışlı bir trend anlamına geldiği görüşünde. Derinliğin azalmasında en önemli etken ise şüphesiz yabancıların artık ihalelere girmemeleri. Aksine yabancıların çıkışı devam ediyor. Bunun normal bir seyir olduğunu kaydeden uzmanlar, tüm gelişmekte olan ülkelerden çıkış olduğunu söylüyorlar. Son dönemde olumsuz ayrışan Türkiye’deki hareketlerin normale, yani küresel gelişmelere paralel bir düzeye dönmesi için ise, içerideki siyasi sıkıntıların artık bitmesi gerekiyor.

AB KARARININ PİYASA İÇİN ÖNEMİ ARTTI

ABD’de bile reel faizin yeniden başladığını, bu nedenle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışının normal olduğunu kaydeden piyasa uzmanları, dün Hazine faizlerinin yüzde 9’lara gelmesini bu nedenle normal buluyorlar.
Bu gelişmelerle birlikte enflasyonda da artık yükseliş olacağını, en azından yüzde 7 olmasının beklendiğini kaydeden uzmanlar, Türkiye’nin yeniden reel faize geçmesinin doğal sayılması gerektiği görüşündeler.
Bu arada AB ile müzakere sürecinde alınacak fasıl açma kararının öneminin, daha doğrusu piyasaya yapacağı etkiye ilişkin beklentinin giderek yükseldiği gözleniyor. Bir bankacı, “AB ile ilişkiler donma noktasına gelirse, bunun piyasaya olumsuz etkisi, sanıldığından büyük olabilir” dedi.
Şimdiye kadar bunun bir risk olarak görülmediğini hatırlatarak, hem artık olumsuz haberlerin fiyatlanması dönemine girilmesi, hem de Türkiye’nin başka tutunacak dalı olmaması nedeniyle, bu kararın öneminin arttığını söyledi. Piyasa uzmanları “Fasılın açılması kararı alınıp görüşmelerin  2-3 ay sonra başlaması” gibi bulunacak bir orta yolun ise fazla olumsuz etkisi olmayacağı görüşündeler.
Özetle; hem küresel gelişmeler hem içeride Hükümetin tavrının ekonomide yarattığı “katmerli bozulma” devam ediyor. Umarız; Daron Acemoğlu’nun dikkat çektiği “ani durma riski” gerçek olmadan, Hükümet doğru yolu bulur.

Yazarın Tüm Yazıları