Ya terörist zannederlerse?

AMANOS Dağları’nda kekik toplarken terörist zannedilerek öldürülen Mustafa Fil’in ailesinin tazminat istemiyle açtığı davaya Hatay Valiliği’nin verdiği yanıt, bir mizah öyküsü gibi.

Haberin Devamı

Valilik, 66 yaşındaki Mustafa Fil’in “aslında çalışamayacak durumunda olduğunu, yaşasaydı bile ailesine bakabilecek durumda olmadığını” savunuyor. Ama Valiliğin “Çok yaşlı, tarlada, bağda bahçede çalışmaya gücü yetmez” dediği kişi, dağın otomobille çıkılamayan bölgesine kadar kekik toplamak için çıkabilmiş. Valiliğin savunmasında şu da var: “Mustafa Fil olay anında bölücü terör örgütü mensuplarının olduğu herkesçe bilinen Amanos Dağları Çardak Yaylası kırsalında bulunmaktaydı. Bulunulan noktaya araçla dahi gidilemediği, 100 metresinin yürüyerek ulaşıldığı açıkça belli olup, güvenlik güçlerince terör örgütü üyesi olduğu düşünülerek ateş edildiği açıktır.”
Fil ailesinin avukatı doğru soruyu sormuş zaten, “İnsanın kendi memleketinin dağlarında gezmesi suç mu” diyor. O nedenle işin bu kısmını geçiyorum.
Soru şu: Güvenlik güçleri, terörist zannettikleri herkesi vurma hakkına sahip midir?
Bakın geçenlerde aynı olay Samsun Havza yakınlarında da oldu, bir çocuk öldürüldü.
Mardin Kızıltepe’de bir çocuk da aynı nedenle adeta kurşuna dizilmişti.
Gerekçe hep aynı: Güvenlik güçleri maktulü terörist zannetti!
Terörist zannedilerek öldürülmemek için ne yapmamız gerekiyor acaba?

Haberin Devamı

İnsanların hakları vardır

NORVEÇ ’te çoğu çocuk 76 kişiyi öldürdükten sonra yakalanan katilin tutulacağı cezaevinin fotoğraflarını dün neredeyse her gazetede gördüm.
Bir ucuz otel odasını çağrıştıran, içinde televizyonu, buzdolabı, çalışma masası, kitaplığı ve yatağı bulunan bir yer burası.
Cezaevinin içinde de yürüyüş parkurları, müzik stüdyosu, spor salonu da var. Gardiyanların bir bölümü de kadınlardan seçilmiş, mahkûmların streslerini azaltmak amacıyla!
Gazetelerimiz bu haberi biraz şaşkınlık içinde veriyorlardı. “Böyle bir caniye, böyle bir lüks olur mu” havasında!
Evet, olur ve olmalıdır.
Çünkü medeni toplumlar, cezalandırmayı bir tür “intikam” olarak görmezler. Suç işlediği için cezalandırılan kişinin de bir insan olduğunu, insan olmaktan kaynaklanan haklarının bulunduğunu unutmazlar.
Elbette her ülkede böyle cezaevleri yok ama bunlar medeniyetinizin ulaştığı seviyenin bir göstergesidir.
Bakın Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay yıllardır tutuklu olarak yargılanıyorlar.
Silivri’de cezaevinin daha inşaatı bile bitmemiş bir hücresine tıkıldılar, kimseyi görme olanakları yok, etrafı yüksek duvarlar ile çevrili küçücük bir alanda “havalandırmaya” çıkabiliyorlar. Bırakın çalışma masasını, bir daktiloları bile yok. Üstelik haklarında verilmiş bir mahkûmiyet kararı da yok, belki yargılamanın sonucunda beraat edecekler.
Toplumun bir bölümü bu şartlar dile getirildiğinde “Oh olsun” havasını takınıyor, bunları yazıp söyleyenler Ergenekon dostu ilan ediliyor.
Oysa meselenin özü “insan olmak” ile ilgilidir, insan hakları ile ilgilidir.

Yazarın Tüm Yazıları