Paylaş
Yılmaz hocanın hafta içinde Daum’a, “Semih’ten faydalanmalı” tavsiyesi yüzünden mi bilinmez, Semih’in ilk 11’de sahaya çıkması sohbetin en önemli konusuydu.
Ancak benim dikkatimi çeken en önemli konu ise Yılmaz Vural’ın oyuncularla iletişimi. Hemen hemen Yılmaz hocayı sevmeyen, onunla çalışmak istemeyen oyuncu yok gibi. Elbette bu iletişim başarısı Yılmaz hocaya ait. Dünkü görüntüleri ne Zico, ne de Aragones sergileyebildi. Daum’un da sergileyeceğini hiç sanmıyorum. Ayrıca, Yılmaz Vural’ın maç esnasında yakaladığımız heyecanlı görüntüleri, hocayı daha sempatik ve renkli kılıyor.
Yılmaz Vural’ın futbolculara öz evladı gibi yaklaşımı, komplekssiz duruşu ve futbol bilgisi aslında daha büyük takımları çalıştırmayı hakediyor.
FENER ÇIPLAK
Peki Daum nerede?
Fenerbahçe nerede?
Bilica’nın ya da Emre’nin yokluğu mu bu laubaliliğin sebebi?
Yoksa Daum’un inadı mı?
İşte, Alex de sahada, Semih de. Hani, Fenerbahçe takımı nerede?
21 milyon Euro’luk Kasımpaşa, kendisinin 5 katı değere sahip 120 milyon Euro’luk Fenerbahçe’yi çözüyorsa eğer...
Hani, “AKIL NEREDE?”
Yılmaz Vural ve sevgiyle kafalarını okşadığı takımı ortada...
Peki, Dahi Daum’a inananlar ordusu nerede? Büyük bir açığı kapatan büyük taraftar cezalı...
Seyirci yok, futbol yok, heyecan yok. Yani Fenerbahçe çıplak. HEYECAN
MAÇI izlerken Christoph Daum ve Yılmaz Vural’a özellikle dikkat ettim. Daum, tüm maç boyu yerinden 10 santim bile kıpırdamadı, sadece maçı seyretti. Vural ise bir saniye yerinde durmadı. Takımının 12. adamı gibiydi. Oyunu tam anlamıyla futbolcularıyla birlikte oynadı. Şimdi kimse kalkıp da bana, “Daum bir profesyonel gibi davranıyor” edebiyatı yapmasın. Bu iş bir heyecan işidir. Daum ile Vural’ın heyecanları arasında dünyalar kadar fark var.
Maçın 3 adamı
Cihat, Lefter, Can
Paylaş