Kim ne istiyorsa onu anlasın

Yemin ederim, felaket haberi okumaktan, izlemekten, dinlemekten patlayacak hale geldim. Şiştim, şiştim!

Şimdilik 5 grubuz:

a) Savaşa her şart altında şuradan ya da buradan müdahale edenler. Bush'a ya da Saddam'a akıl öğretenler. Türkiye'ye ne yapması gerektiğini vaz edenler.

b) Savaşta kesin tavrını açıklayanlar. Saddamist olduklarını açıkça ilan edenler. Amerika'nın uğradığı her başarısızlıkta da ‘‘Ben dememiş miydim?’’ deyip, geçirenler. Onlar şimdi zafer çığlıkları atıyorlar.

c) Ne olursa olsun Amerika'dan vazgeçmeyeceğini, Türkiye'nin kaderinin bu ülkenin sağlayacağı başarıya bağlı olduğunda ısrar edenler. Gelişmelerin mecburi akışı nedeniyle şimdilik seslerini yükseltmeden herkesi ikna etmeye çalışıyorlar. Henüz çığırtkan değiller, son gülen olmayı bekliyorlar.

d) Bir de kafadan kategorik ve senfonik savaş karşıtları var. Onlar romantik. ‘‘Savaş hayır’’ rozetleriyle öne çıkıyorlar. Genellikle ‘‘Siviller ve bebekler öldürülüyor. Bombalar uçuyor. İnsanoğlu bunu hak etmedi!’’ diyorlar. En çok kullandıkları sözcük bebek, sivil, kan, dehşet, günahsız insanlar vs.

e) Bir de benim grubumdakiler var. Her grubu dinleyip her grubun haklı ve haksız yanları bulmaya çalışanlar. Kafasında bütün bu anlamsızlığı bir yere, bir sonuca bağlamaya çalışan, fakat başaramayanlar! Kendisini hiçbir tarafta görmeyen, tam ortada herkes tarafından ezilmiş hisseden, gürültüden ve uğultudan kafayı yiyen! Ve en önemlisi artık nefes alamaz hale gelen. İçi daralan, beyni sıkışan insanlar.

* * *

İşte ben bu haldeyim: Yükleniyorum, doluyorum, farkında olmadan bir gerilim hattına dönüşüyorum. Saçma sapan bir nedenden ötürü insanları kıracak hale geliyorum. Kırmak ne kelime. Issıracağım birilerini! Kafayı kuma gömsen kaç yazar? Gömemiyorsun zaten. İki hayat sürüyoruz artık. Biri gittikçe ufalan, bir yerlere hapsolan normal, gündelik hayatımız. Diğeri ise her geçen gün ekranı daha da kaplayan savaş. Kişisel ekranımıza da sıçrıyor. ‘‘Bana bulaşmasın!’’ demekle olmuyor. İğrenç bir çaresizlik hali yani. Hiç kendimi bu kadar ortada, ayazda, cami avlusunda hissetmemiştim. Şalteri de indiremiyorsun. Her taraftan üzerine üzerine geliyor. Herkes uzman anasını satayım! Herkes her şeyi biliyor. Konuşuyor, yorum yapıyor. Bir uğultudur, gürültüdür gidiyor.

Derin derin nefes al...

Derin derin nefes al...

Belki birileri hoş bir şeyler anlatır da, kısa bir süre olsa da kafan dağılır!

* * *

Anlattı. Dün, son zamanların en ilgimi çeken hikayesini dinledim. Bir anne-çocuk hikayesi. 8 yaşındaki oğlan, aileye yeni katılan erkek bebeği fena halde kıskanıyor. Hazımsızlık çekiyor. Anneyle çocuğun ilişkisi birden bire gürültülü bir hale dönüşüyor. Her fırsatta birbirlerine bağırmaya başlıyorlar. Sesler yükseldikçe, sinirler de geriliyor. Ve sonunda oturuyorlar bu sorunlarına bir çare buluyorlar. Diyorlar ki: ‘‘Yok böyle olmayacak. Bağır çağır. Bunu sonu yok. Ceza sistemi koyalım. Bağıran diğerine 5 milyon lira ceza ödesin.’’

El sıkışıyorlar, anlaşıyorlar. Bir süre işler iyi gidiyor. Ama kıskançlık bu! Şişede durduğu gibi durmuyor! Birlikte ders çalışma faaliyeti sırasında, kıskançlık, oğlanı yine avcunun içine alıyor ve ‘‘sarı kafa’’ bas bas bağırmaya başlıyor. Anne sakin. ‘‘Öde bakalım, cezasını!’’ diyor. Dudaklar aşağıya iniyor, adımlar yukarı çıkıyor, oğlan elinde kumbarası geri geliyor, kumbara açılıyor, içindeki 20 milyon alınıyor. Sonra tekrar yukarı çıkıyor, bir süre sonra koşarak aşağıya iniyor: ‘‘İyi ama benim 15 milyonum ne olacak?’’ Anne ‘‘Haklısın’’ diyor. Cezanın üstünü, geri ödüyor. Yine dudaklar aşağıda, adımlar yukarıya. Bir süre, ses seda gelmeyince, anne, meraklanıp yukarı çıkıyor. Bir ne görsün! Ortalık darma duman. Her şey ama her şey çekmecelerden alınmış yerlere atılmış. Bütün şifonyer boşaltılmış. Sütyenler, çoraplar lambalardan sarkıyor. Göz gözü görmüyor. Çocuk ise annenin karşında ellerine beline dayamış, ‘‘Haydi bağırsana, hadi bağırsana...’’ diyor. Yavrucuğum, 5 milyonunu geri almaya çalışıyor!

HAMİŞ: Bu öykü bana bir şey hatırlattı ama ben söylemeyeyim. Kim ne anlamak istiyorsa onu anlasın!
Yazarın Tüm Yazıları