Bayramınız kutlu olsun...

Bugün herşey pespembe görünüyor. Zira bugün bayram ve sadece birbirimize olan sevgimiz önemli. Ailemizin en küçüğünden en büyüğününe kadar, sokakta gördüğümüz ve tanımadığımız kişilere kadar, herkese sevgimizi göstereceğimiz bir gün.

Bugünün kıymetini bilin.

Bugün Bayram.

Günlük kavgaların yapılmayacağı, kızgınlıkları unutulacağı ve etrafımıza sadece sevgi dağıtacağımız dört gün yaşıyacağız. Bu dört günün tam hakkını verelim, Salı’ dan itibaren nasıl olsa yine kavgaya başlayacağız.

İtişmekten, birbirimizi kırmaktan, kabalık etmekten kendimizi kurtaramıyoruz. Yaşamın en önemli unsuru olan “ sevgiyi” unuttuk. Hayat kavgası içinde sevgi kelimesini dahi kullanmaz olduk.

Gelin, dört günlüğüne sevgiyi düşünelim.

Örneğin, önce evimizden başlıyalım. Birlikte hayatı paylaştığımız insanlara farklı bakmaya çalışalım. Onların iyi taraflarını düşünelim ve sevgimizi ön plana çıkaralım. Yakınlarımıza zaman ayıralım. Onları dinliyelim.

Sonra sokağa çıkalım.

Belki de nefret ettiğimiz bakkala, kasaba “nasılsın ?” diye soralım.

Ne kaybederiz ki...

Neden sevgisiz bir toplum olduk ?

Hep böyle mi devam edecek ?

Birgün değişecek miyiz ?

O kadar çok değişmek istiyorum ki, bilemezsiniz.

Kavgasız , insanların birbirlerine saygı duydukları, sevgiyle yaklaştıkları bir ortamda yaşamak istiyorum. Sevgi görmeyi ve sevgi vermeyi düşlüyorum.

Acaba çok mu fazla istiyorum ?

Nice Bayramlara...

32.GÜN’E HUKUKÇULAR ÖDÜLÜ

Ankara Ünivesitesi Hukukçular klübü “2001’in en iyileri” dizisinde 32.GÜN’ü ödüllendirdiler.

İnsana bundan daha büyük zevk veren birşey yoktur. 17 inci yaşında genç kalabilmek, genç insanların, kısa bir süre sonra Türkiye’yi yönetecek yeni kuşakların beğenisini kazanmak o kadar önmeli ki…

Hukukçular klübü, son derce ciddi bir iş yapıyor. Ödül töreninden hemen sonrakı söyleşi sırasında gerçlerle tıklım tıklım dolu salondan gelen soruların büyük bölümü, bu ülkenin kimlerin eline geçeceğinin adeta simgesiydi. Bizim kuşağımız başarılı olamadı, ancak gençler bambaşka bir yaklaşımla geliyorlar. Pırıl pırıl bakışları, nasıl bir Türkiye düşlediklerini gösteren konuxşmalarıyla bu insanlarımız hepimize güven veriyor.

Ödül verenlere ve ödülü hakeden başta Rıdvan Akar olmak üzere, tüm 32.GÜN ekibine teşekkür borcum var.

AB TEMSİLCİLİĞİ ÇOK RAHATSIZ…

Belki biz alıştık da pek umursamıyoruz.

Gün geçmiyor ki birileri üstümüze glemesin, hakaret dolu yayınlar yapılmasın, küfür kampanyaları açılmasın…

Bize dokunmuyor.

Sabah kavga ediyoruz, akşam eve dönüp normal hayatımızı yaşıyoruz.

Bir de AB temsilciliğinde çalışanları düşünün. Hiç görmedikleri bir durumla karşı karşıyalar. Basında ve televizyonlarda bir takım adamları çıkıyor, ağızlarından köpükler akıtarak “Hainlik-istiklal savaşı-kuvvacılık ruhu” diye büyük büyük söz ediyorlar. Açıkça AB temsilciliğini hedef gösteriyorlar.

Sizler de, dilini, huyunu ve suyunu bilmediğiniz bir ülkede olsanız korkmaz mısınız? Acaba nereden saldıracaklar diye uykusuz kalmaz, ailenizden kaygılanmaz mısınız?

Bu insanlara ayıp ettik.

Üstelik Atatürk’ün adını kullanarak, onun adına bu işleri yaptık. Rahmetli, eğer bunları görüyorsa, eminim kemikleri sızlıyordur…


BRAVO TANSU ÇİLLER’E (!)

DYP lideri Tansu Çiller’in, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ertuğrul Özkök ile kısa söyleşisini büyük bir hayretle okudum. Özkök’te duyduklarına hayret etmiş.
Çiller, İdam cezasının kaldırılması konusunda MHP’nin kenara sıkıştığını gördü ya, bütün ilkelerini, eski söylemlerini bir yana bırakıp, hepimizle alay eder gibi “önce Apo’yu asalım. Sonra idam cezasını kaldırırız” anlamına gelen bir politika benimsedi.

Hani Türkiye’yi Avrupa’ya ondan başkası sokamazdı.

Hani demokratikleşmenin şampiyonu idi.

Çiller, MHP’den oy koparabileceği kokusunu aldı ya, bodoslama gidiyor. Gözünde ne Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları var, ne AB ile ilişkiler… Daha da kötüsü, Çiller Öcalan’ı bundan sonra hiçbirn hükümetin asamayacağını bilmesine rağmen, popilizm yapmak, oy toplamak için elinden geleni ardına bırakmıyor.

Pes doğrusu…
Yazarın Tüm Yazıları