Senin gibi bir kızım olsa çok üzülürdüm

Başlığı, okur mail'lerinin birinden aldım. Bu tuhaf bir şey, insan kendisi hakkında bir yargı duyunca sanki bir başkasıymış gibi değerlendirebiliyor.

Ben de üzüldüm gerçekten. Okurumun üzülmesine. Ama cevap verecek durumda değilim. Muhattabı annem çünkü. Bilemiyorum ki, belki annem de üzülüyordur benim için. Bana sorarsınız, ben halimden memnunum.

TURUNCU HAYALLER

İşte seni bu yüzden seviyorum! Bana hayat aşılıyorsun çünkü. Uykuyu çok sevdiğim halde, yazılarını okuyunca turuncu hayaller kuruyorum. Sabah olsa da, kocama portakal suyu sıksam diyorum. (Yasemin)

- Diyorsanız yapın. Hiçbir fikri ertelemeyin. Herkes mutlu olur. Hem iyi de olur.

CAM SİLEN ERKEK

Biz Almanya'dan Kubilay ve Nuray. Evli değiliz, birlikte yaşıyoruz. İkimiz de çalışıyoruz. Hafta sonları kahvaltıyı ben hazırlıyorum, evin temizliği benden soruluyor. Geçen hafta cam bile sildim. Aşk, böyle daha güzel. Ama hafta içi parmağımı bile kıpırdatmıyorum, bu da böyle bilinsin. (Kubilay)

- Bilindi. Afferin size! Cam silmeniz takdir edildi. Darısı bizim erkeklere.

YERLİ ALLY MCBEAL

Ally McBeal'in yerli dizisini oynuyorsunuz bu yaşam tarzınızla. Birileri, bir masalık adacıkta geçirdiğiniz zamanlara bakarak sizi kıskanıyor. Birileri, bu keyfe keder hayatınıza özenip derin ahh'lar çekiyor. First class uçaklarla yaptığınız binlerce kilometrelik mesafeler, birilerinin en uçuk hayallerini süslüyor. Diyeceğim o ki, bu yazıyı yazmak için Nalan'ın dürtüklemesine ihtiyaç duymamalıydınız. Bu kadar uçukluğa kaçıklığa, hayatı yakalamışlığa, özne olmak size yakışıyor. (Enes E.)

- Bunlar çok büyük laflar. Hakaret mi, iltifat mı zaten anlaması da zor. Ne var ki, yaşıyorum diye pişmanlık duyacak da değilim. Dahası yaşam tarzım sizin anlattığınız gibi ilüzyona dayanmıyor. Biriktirilmiş paralarla ekonomi sınıfı uçuşlar onlar. Sizin zannettiğinizden çok daha ucuza çıkıyor ama benim beynim aç kalma pahasına oraları keşfetmekten vazgeçmiyor.

ÇİN'DEN YAZIYORUM

Sizi çok seviyorum. Ama uzaktan. Çin kadar uzaktan. Sizi öpüyorum. Ama yanaklarınızdan! Saçsız sevgiliniz kızmasın diye. Şu kasvetli ortamda böyle tatlı ilişkileri okumak ilaç gibi geliyor. (Gökhan Ş.)

- Çin'de havalar nasıl? Birleşmiş Milletler'de evet mi diyecekler, hayır mı! Sizin Çin'deki kahvaltıların yanına portakal suyu konabilir mi bilmiyorum ama iyi şanslar diliyorum.

SENİN GİBİ KIZIM OLSA

Senin gibi bir kızım olsa çok üzülürdüm. Gün hesabı yapınca, sevgilin bu işten her durumda kárlı çıkıyor. Yavrucuğum, sen biraz tuhaf olduğunun farkında mısın? Adamlarla ilişkilerin neden uzun ömürlü olmuyor çok açık: Sevdiğin insanlara her hizmeti veriyorsun, sonra da verecek bir şey kalmıyor. Bu kadar özverinin kimse için değmeyeceğini sana hiç kimse söylemiyor mu? Üzülüyorum, en mutlu olduğun dönemlerde bile hep kendine eziyet ettiğini fark etmediğin için. (Filiz G.)

- İlişkilerim zannettiğinizden çok çok daha uzun sürüyor. Ortalamam 7 yıldan aşağıya düşmez. Zaten çok fedakar da değilim ama olabilseydim de mutsuz olmazdım!

BULAŞICI MUTLULUK

Bir okur olarak açtığım gazetede mutlu bir şeyler görmekten keyif duyuyorum. Sanki benim başıma gelmiş gibi. Aslında ne komik değil mi? O köşedeki mutluluk bir yerlerinden bana da bulaşacakmış gibi. Ama bulaşıyor. Gerçekten mutlu olduğunuz o kadar ortada ki... (Medi)

- Bir insana mutluluk bulaştırmaktan daha iyi bir salgın hastalık düşünemiyorum. Öyleyse ne mutlu bana. Hem mikrop muamelesi yapıp hem de pozitif bir şeyden söz etmeniz ne kadar yaratıcı olduğunuzu gösteriyor. 2-0. Bir kere daha mutlu ettim sizi!

ARZU NEFRET SEVGİ

Bir insandan nefret edip, bu kadar da sevebileceğimi asla düşünmezdim. Koca ayakların, patlak gözlerin, giyim tarzın, asla göremeyeceğim yerleri görmüş olman, oraları dibine kadar yaşıyor olman, bize de yaşatman, seksle olan uyumun, gazetedeki köşen (metrelerce) ve daha tonla şey. Ve tüm bunları korkularınla yoğurup yaşaman. Sanırım seni çok da kıskanıyorum. Arzuyla, nefretle ve gerçek sevgiyle... (Blue)

- Anlaşılan ortalık çok karışmış: Arzu, nefret, sevgi, kıskançlık. Ufak ufak gözden kaybolsam iyi olacak galiba. Söylediklerinize karşı yapabileceğim bir şey yok. Valla, hapı olsaydı içerdim!

MEŞGULİYETLE TEDAVİ

Ben de Meral Okay gibi bir ölüye aşık kalmış biriyim. İnsan 14'ünde aşık olup, 6 sene flört edip, 27 sene de aynı yastığa baş koyarsa, aşkını kaybedince deliye dönüyor. Hele çocuksuzsan, hem kocanı hem çocuğunu kaybetmiş gibi oluyorsun. 54 yaşında bir üniversite hocasıyım. İlk defa bir köşe yazarına yazıyorum. Niçin? Acılar ancak meşguliyetle hafifliyor, bir işim olmasaydı şu an çok kötü bir durumda olurdum. Bütün hanımlara bunu öğütle Ayşe'ciğim. (Leyla E.)

- Çok haklısınız. Meşguliyetle tedaviden iyisi yok. Ben, Meral anlatmadan önce de kendim için aynı tedaviyi uyguluyordum. Ama sizin acılarınızla kıyaslamak için söylemiyorum, sadece bir yöntem olarak çalışmanın, çok çalışmanın insana kendini unutturduğunu biliyorum. İyi mi, kötü mü çözemedim ama işe yarıyor. Herkese tavsiye ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları