Ne olacağımızı buldum...

KAÇ yıldır ‘‘Küçük Amerika’’ olmayı beklerim...

Rahmetli, eşofmanıyla bağdaş kurduğu koltukta, kucağındaki leğenden Malatya eriği yerken, gazetecilere ‘‘Ben size bir şey söyleyeyim mi, Türkiye küçük Amerika olur...’’ demiş, gazeteci arkadaşlarımız erikleri bırakıp en yakın telefonlara koşarak, o ünlü haberi manşetlere taşımışlardı:

‘‘Türkiye küçük Amerika oluyor...’’

İşte o gün, bu gündür ben ‘‘Küçük Amerika’’ olmayı beklerim...

Zaman zaman kafam çalıştığında, başka bir şey olduğumuzun farkına varsam da...

Ama ne?..

Hani ‘‘Dilimin ucunda...’’ derler...

İşte önceki gün dilimin ucundakini İtalya Büyükelçisi söyledi:

Aslında İtalya oluyoruz...

*

Bu çok doğru...

Türkiye ancak İtalya gibi olabilecek...

Büyükelçi Vittorio Claudio Surdo, Güney Öztürk'e ‘‘Birbirimize çok benziyoruz, DNA yapılarımız bile aynı...’’ dedi...

Bu dilimin ucundaki şey...

Büyük bir turizm potansiyeli, iyi bir sanayi, üç yanı denizlerle çevrili cennet bir ülke...

Ama yağmalanmış...

Mafyası var, ülke çetelerin eğemenliğinde...

Zaman zaman ünlenen savcılar, sonunda bir yolu bulunup sepetleniyor...

Kapkaç olayları yüzünden kadınlar küpe takamıyorlar, çünkü kulakları elden gidiyor...

Bol cinayet...

Tembel bir yapı...

Tatil günlerinin sayısı neredeyse çalışma günlerinden fazla... Ama eğlence hayatı çılgınca, zincirden boşalmış deliler gibi, cinsellik önde ve görgüsüzce...

Rüşvet ayrı bir sektör...

Rüşvetsiz bir iş yapmanız neredeyse olanaksız...

İşini bilen bürokratlar... Yalancı, ikiyüzlü, toplumda zırnık itibarı olmayan siyasetçiler...

Sulu, densiz, kuralsız, ilkesiz bir medya...

Ama asıl; oturduğu yerde hem bağırıp-çağıran, hem herkesi alkışlayan, aklı asla başına gelmeyen bir toplum...

‘‘Şimdi bu hangimiz?..’’ diyeceksiniz...

Hiç Amerika'ya benziyor mu?..

Ya Türkiye, ya İtalya...
Yazarın Tüm Yazıları