Başbakan ekonomide durumu kavradı

HER ne kadar ‘‘olağan toplantı’’ deseler de, önceki gece Başbakan Gül başkanlığında yapılan ekonomi zirvesi, ‘‘Acil Durum Zirvesi’’ idi. Bence hayırlı da oldu çünkü ‘‘iş, işten tam geçmeden ipin ucunun yakalanacağı’’na ilişkin, bir umut verdi.

Yaklaşık iki haftadır uyarıyoruz; bu iş kötüye gidiyor diyoruz ama düne kadar dinleyen olmadı. Önceki gün, piyasalar birden karışınca, işin vehametinin ancak farkına vardılar ve akşam bu kritik toplantı gerçekleştirildi.

Bir süredir Abdullah Gül'e ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'a, sağduyulu kesimlerden gerekli uyarılar geliyordu. Erdoğan'dan hálá ses yok.

Abdullah Gül daha önce de, ekonomide kritik gelişmeleri kavradığını gösteren tavırlar göstermişti. Ancak son SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan 3 katrilyonu aşkın zam, Başbakan'ın işi kavradığı yolundaki umudumuzu biraz azaltmıştı. Erdoğan veya Gül'ün ‘‘zamma karşı çıkıyorlar’’ diye şikayet etmesine rağmen, itiraz zamma değil, zammın kaynağının açıklanmamasına idi. Artık ‘‘kaynağı olmayan harcama’’ olamayacağını, tek başına iktidarların bile kamuoyuna hesap verme zorunluluğu bulunduğunu, aksi takdirde yapılan zammın dar gelirliden yeniden enflasyonu hortlatarak geri alınacağını söylemeye çalışmıştık.

Başbakan Gül'ün dün Bakanlar Kurulu Toplantısı'ndan sonra yaptığı açıklamalar yeniden umutlanmamıza yol açtı. Gül, ekonomide kritik nokta ve alınması gereken tedbirleri kavradığını gösteren açıklamalar yaptı.Gül'ün ‘‘Ekonomide yapılacakların belli olduğu, yeni keşiflere ihtiyaç olmadığı’’ sözleri, bizce işin ruhunu kavradığını gösteriyor. Gerçekten de yapılacaklar belli ve artık yapılması gerekiyor. Çıkıp da ‘‘vergi artırmayacağız, vergi artırmadan kaynağı sağlayacağız’’ demekle olmuyor. O zaman özel tüketim vergisini içki ve tütün için niye yüzde 20 artırdınız diye sorulur ve siz ‘‘içki içen, sigara içen ödesin, bu vergi artırımı sayılmaz’’ diyemezsiniz.

ÖNLEMLER DEVAM ETMEK ZORUNDA

Bunun yanlış bir adım olduğunu söylemiyoruz sadece ‘‘işin gereğini kavramadan iddialı açıklamalar yapıp da, sonra kendinizle çelişmeyin’’ demeye çalıyoruz. Başbakan ‘‘Vergi barışı projesi’’ adı verilen vergi affı konusunda da akıllı sözler etti. Bakan olamadıkları için işi karıştırmaya çalışan milletvekillerine kanıp, ‘‘Vergi affından 10 katrilyon gelir sağlarız’’ diye ortalığı karıştırmanın bir anlamı yok. Başbakan bu projeden sağlanacak geliri 2,4 katrilyon lira açıkladı ki; bu gerçekci, hatta muhafazakar bir rakamdır. Ancak bu tür rakamlar ile inandırıcılık sağlanır. Ancak burada unutulmaması gereken bir şey var ki; vergi affından sağlanacak gelir bir tedbir değildir, tahsilattır ve finansmana yazılır...

Başbakan Gül'ün yaptığı açıklamalar ‘‘mali disipline dönüş’’ açısından olumlu adımlardır ama unutulmamalı ki; yeterli değildir. Bu tür önlemlerin daha devam etmesi gerekir. Artık ‘‘vergi artırımı yok’’ demeyi de bırakın, çünkü olacak...

Gül'ün basına yaptığı eleştiriye gelince... Basın ekonomideki son gelişmeler konusunda hiç de sandığı gibi ‘‘sorumsuz’’ davranmadı, aksine gazetecilik açısından sorgulanabilecek kadar ‘‘sorumlu’’ davrandı. Gidişatı kötü göstermek için özel bir çaba sarfetmemiş, aksine sorunun vahametini, panik olmasın diye küçültmüştür. Eğer temkinli davranılmasa, Hükümet piyasanın uyarısını çok daha çabuk ve çok daha sert görürdü. Politikacılar iyi yapmadıkları iş ortaya çıkınca, basına çatmayı adet edinirler, bunları daha önce de gördük, yine aynı yanlışı yaşıyoruz.

Bu arada IMF Başkan Yardımcısı Krueger'in ziyaretine gelince... Krueger'ın iki gün öncesine kadar böyle bir planı olmadığını söylersek, herhalde niye geldiğini de anlatmış oluruz. Neyse, iş işten geçmeden gerekli adımların atılmaya başladığını görmek önemli. Umarız bunu Erdoğan da anlamıştır. Yoksa hep birlikte fakirleşiriz.
Yazarın Tüm Yazıları