Felsefesiz yaşanmaz

MELİH CEVDET ANDAY'ın yeni denemeler toplamı Felsefesiz Yaşamak'da, geniş bir alanı kapsayan yazılar yer alıyor.

Anday, şiirden felsefeye, siyasadan günlük yaşama, her konu, her kavram üzerine bizi tartışmaya, bildiklerimizi gözden geçirmeye, düşüncelerimizi yenilemeye çağırıyor.

Anday'ın denemelerinde, ben her zaman doğruya, iyiye uzanan bir yolculuğun tadını yaşarım.

O, okurunu birlikte düşünme galaksisine götürür, sorularıyla sizin birikiminizin bilincinize çıkarmaya çalışır.

Felsefe, aramak demektir, bu eylemi gerçekleştirebilmek için de, ön bilgilere, kültürel donanıma gereksinim duyarız.

O, hiç bir zaman, belli düşünceleri, belki de bunu biraz açarak yazmam gerekir, kendi düşüncelerini bize kabul ettirmek amacıyla deneme yazmamıştır. Benim gibi düşünün demez ama, bizi yönelttiği tartışma ortamıyla, bir Sokrates gibi, diyaloglarla oluşturulan diyalektik bir yolculukla her zaman tartışabileceğimiz bir zemine götürür.

Çoğulculuk, bir bölmeli zevkler alışkanlığı değildir. Ancak sabit bir düşünce kapanına kısılmışlık da, bizi gereksiz tercihler yapmaya, bazı doğrulardan, iyilerden fedakárlık etmeye zorlar. İşte, denemenin gerçek özgürlüğü, tutarlılık kavramının bir esarete dönüşmesini önler.

Şiire Bakmak'tan bir bölümünü buraya aldım. Onun, denemeden nasıl geniş bir seçme özgürlüğünü anladığını simgeleyen örneklerden biridir bu:

'Yahya Kemal hayranları, bir ara, onunla Ahmet Haşim'i ölçüştürdüler, birini (Yahya Kemal'i) yüceltip ötekini (Ahmet Haşim'i) batırırlardı. Oysa bu iki şairimiz benzeşmezler hiç.

Burada anlayamadığım şu idi: Ben Yahya Kemal'i seviyorsam, ille Ahmet Haşim'i yermek zorunda mıyım? İkisini de sevsem olmaz mı ?'

Hemen burada, fanatik taraftarların şiir savaşı hatırlanmalıdır: Necip Fazıl mı, Nazım Hikmet mi? İlle de biri sevilecektir.

Yaratma Gizi denemesinde, hepimizin çok tartıştığı ama gene hepimizin her sanatçı için yeniden kurguladığı bir konuyu deşmekte: Sanatçının yazdığı ile yaşadığı arasında her zaman bağlantılar kurulabilir mi /kurulmalı mı, bu ilişkilendirme, bizim metni daha iyi anlamamızı/ algılamamızı sağlar mı? Yoksa her sanatçının zorunlu kıldığı bir yöntem var mıdır?

Anday, her zaman olduğu gibi, verileri sunuyor, kesin bir sonuca zorlamıyor ama yazısına Bilge Karasu'nun bir alıntısını koyarak, değişik sanatçılara, değişik yöntemlerle yaklaşmamızı salık veriyor:

'Sanatçıların yaşamı değil, yapıtları önemlidir deriz kolaycacık. Hiç değilse belli açıdan bakanların birçoğu der bunu. Ne ki,kimi sanatçı söz konusu oldukta, yapıtlarının arasından yaşamları, ya da en azından, bu yaşamın birkaç bölümü de var.'

Herkesin bir hayat felsefesi var mıdır? Düşünmeden günlük güdüleriyle ömür tüketenler bile felsefe kelimesini bir gün olsun akıllarına getirirler mi?

Filozoflar, bilmeden de felsefe yapılabileceğini söyleyebiliyorlar.

Ne var ki, felsefe, düşünme yeteneğinizi artırma, düşüncenizi bir disiplin içinde geliştirme olanağı sağlıyor.

Bu böyledir, dediğiniz, herkesten devr alarak düşünmeden kabul ettiğiniz bir çok şeyi yeniden, kendi bireysel alanınızda tartışmak gerektiğini ispatlıyor.

Áşık olmayan var mı?

'Aşk imiş her ne var álemde' yazısında, ardına kapılıp gittiğimiz bir kavram üzerine bakın nasıl çeşitlemeler yapmış Melih Cevdet Anday:

'Ah ne harika bir duygudur sevi! Yüz kez áşık olsanız da hep baştan başlarsınız onu tanımaya, hep ilk kez áşık oluyorsunuzdur.

Deneyimlerden yaralanmanın yeri yoktur bu işte, çünkü hep acemisinizdir. Akıl size yol gösteremez. Bırakın sevişenlerin yakasını!'

Şair denemecinin, aşk konusundaki duyarlığı, áşıklara karşı sevecenliği sezilir ama buna karşılık aşkın da bir bilinci olduğu, satırlarda beliriverir. Peki aşkın da mantığı var mıdır? Bilmem, buna bir denemenin ışığında kesin yanıt veremem. Ancak aşkın da felsefesi vardır. O da bu kavramı duyarlığın ötesinde tartışmamızı sağlar.

Anday'ın Felsefesiz Yaşamak'ında, özellikle siyasetle ilgili yazıları okumanızı isterim. Yüzeysel, bir düşünce yükünden yoksun siyaset yazılarından bıkanlar, bu türün iyi yazılmış örneklerine bu kitapta rastlayacakalardır.

Denemecinin ardında düşünen, üreten bir kafa varsa, insanın zihnini açar, yoksa bir laf salatasının yavanlığı beynin ve zevkin iştahını kaçırtır.

Bakın bunca satır yazdım, onun denemelerinin önemli özelliğinden, bir Stradivarius kemanı tahtasına vurulan ciládan, yani ironisindan söz etmedim.

Çalışkanlık, deha... İkisi birbirinden ayrılmaz. Tembellere, aylaklara ne diyelim? Ben dáhi değilim denemesinden bir kaç satır birçoğumuzun çalışmasını tahrik eder mi acaba ?

'Müziğin babası büyük Bach'a, yaşlılığında bir hayranı, bu başarıya nasıl erdiniz? diye sormuş da eşsiz yaratıcı şu yanıtı vermiş: Benim kadar kim çalışsa başarırdı.'

Deha başka nedir ki?'

İyi bir şairin, denemeleri sizi yavanlıktan kurtaracak gizi taşıyor.


DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ


Ne Balık, Ne de Kuş Ahmet Erhan Everest

Julia'yı Yitirmek Jonathan Hull Altın

Yenilgiler Tarihi Cilt l Orhan Alkaya Gendaş

Dizüstü Jeanette Winterson İletişim

Tanrıkadın Feyza Hepçilingirler Remzi
Yazarın Tüm Yazıları