Türkiye’nin rengi: Kırmızı-beyaz!

TÜRKİYE A Milli Futbol Takımı, cumartesi ve çarşamba günü Avrupa Şampiyonası grup maçlarını oynayacak.

Şırnak’ta 13 askerin şehit düşmesinden sonra e-postalar ile sürdürülen bir kampanya başlamıştı.

Milli Takım’ın bu maçlara, ulusça yas tuttuğumuzu gösterecek şekilde siyah forma ile çıkmasını talep eden bir kampanya idi bu.

İşin ilginç tarafı, bu kampanyaya spor basınının da balıklama atlamasıydı.

Uluslararası maçlarda, takımların kafalarına göre forma değiştiremeyeceğini en iyi bilmesi ve herkese de anlatması gerekenlerin "Siyah forma ile maça çıkılsın", "Her formanın sırtına Mehmet yazılsın" gibi manşetler atmalarına çok şaşırdığımı söylemeliyim.

Öte yandan Türkiye’de acımasız bir terörün sürmekte olduğunu bütün dünyanın gözüne böyle sokmanın nasıl bir mantık olduğunu da anlayamadım.

Burası bir turizm ülkesi! Her yıl milyonlarca insan bu ülkeye gezmeye, tatil yapmaya geliyor.

Bir spor karşılaşmasını izlemek için televizyonlarının karşısına geçenler, Milli Takım’ın siyah formasına bakınca ne düşünürlerdi?

Bombaların patladığı, düzinelerce insanın öldürüldüğü bir ülkeye kim gelmek ister?

Ve bir soru daha: O dağlardaki hain tuzaklarda şehit olanlar, ne için öldüler? Onların canını verdikleri bayrağı simgeleyen kırmızı-beyaz milli forma, neden siyah ile değiştirilsin?

Gelecekte de böyle ağlamamak için

GAZETELER ve televizyonlar günlerdir, Şırnak’ta şehit düşen askerlerin haberleriyle dolu.

O gencecik insanların, nasıl yokluklar ve yoksulluklar içinde büyütüldüklerini ve bir kalleş kurşuna nasıl kurban gittiklerini okuyup da duygulanmayan kaç kişi var acaba aramızda?

Ama burası Türkiye, toplumsal hafızası zayıf olan insanların yaşadığı bir ülke!

Belki toplumsal hafızamızın zayıf olmasının bir nedeni de acılarla ve dertlerle uzun süre yaşanmayacağını biliyor olmamız.

Bunun en kötü yönü de herhalde facialardan ders çıkarmak konusundaki ihmalkárlığımızın da bu unutkanlıktan kaynaklanıyor olması.

Belli oluyor ki bu tür olaylar daha uzun süre yaşamımızdan eksik olmayacak.

Demek ki yapmamız gereken bu acı olaydan bir ders çıkarmak ve bir daha benzer bir saldırının bu kadar can kaybına yol açmamasını sağlamak olmalı.

Bu olayla ilgili olarak ciddi bir soruşturmanın yürütülmesi bunu sağlayacak.

Olay nasıl oldu, birliğin sevk ve idaresinde ne gibi hatalar yapıldı ki 13 asker birden şehit düştü?

Bunun mutlaka ortaya çıkarılması gerekiyor. Bu ortaya çıkarılmalı ki o 13 şehit asker boşu boşuna ölmemiş olsunlar. Bu ortaya çıkmalı ki gelecekte bir 13 askerimizin daha arkasından ağlamak zorunda kalmayalım.

İpi atmasının nedeni başkaymış

MHP’nin, TBMM’de muhalefet için mi bulunduğu yoksa Recep Tayip Erdoğan’ı sıkıntılarından kurtarmak için mi Meclis’e girdiğini anlamakta zorluk çekiyorum.

Seçim sürecinde miting meydanlarında elinde tuttuğu ipi sallayan Devlet Bahçeli’nin o işi neden yaptığını daha iyi anladım.

Meğerse o ipin sallanma nedeni terörist başını asmak değil, Erdoğan’ı düştüğü kuyulardan çıkarmakmış.

Bahçeli, Erdoğan’a ilk ipi Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde uzattı. Seçimde zorluk çıkarmamak için TBMM’ye gireceğini en başında açıklayarak, Erdoğan’ı uzlaşma arama zorunluluğundan kurtardı. Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin baş mimarı oldu.

Şimdi de 11. Cumhurbaşkanı seçimini halkın yapacağına ilişkin referandum maddesini düzeltmesi için bir ip daha atıyor.

Erdoğan’ın, iş bilmezliğini, öfkesinin esiri olduğu zaman en önemli konularda bile hatalı kararlar verebildiğini gösteren referandum kanunu değiştirmek için ona destek oluyor.

CHP ile aynı tavır içinde olmamak için, hükümet ile aynı tavır içinde olmak gerçekten ilginç bir ruh durumuna işaret ediyor olmalı.

Mutlu bayramlar

Değerli okuyucularımın Şeker Bayramı’nı kutlarım.
Yazarın Tüm Yazıları