Türkiye nereye?

ÜLKEMİZİ nereye sürüklemek istediklerini hep birlikte, utanarak izliyoruz. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde öğrenciler tarafından düzenlenen açıkhava şenliğini birileri baltalarla, döner bıçaklarıyla basıp bira satılan bölümü tahrip ediyor. Öğrenciler dayak yiyor.

Gazi Üniversitesi’nde bir öğretim üyesi, uzun saçları ve kulağında küpe olduğu için Ankara’nın göbeğinde yolu kesilerek dayak yiyor. Niçin?..

Çünkü ilköğretim okullarından başlayarak acayip bir biçimde öğrencilerin beyni yıkanıyor. Milli eğitimde "milli" sözcüğü kaldırılıyor, yerine din hükümleri getiriliyor. Okullarda dinsel toplantılar yapılıyor. Müftüler derslere giriyor. Umre gezisi ve altın ödüllü dinsel şiir günleri düzenleniyor. Küçücük öğrenciler bile bu yöntemlerle etki altına alınıyor.

Direnen Cumhuriyet öğretmenleri derhal başka yere sürgün ediliyor.

Üniversite öğrencisi genç kızlara ev ve para veriliyor, tarikatlar bunlara el atıp türban takmaları sağlanıyor.

Milliliği kalmayan eğitimde korkunç olaylar yaşanıyor. Böylesi bugüne kadar hiç görülmedi.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bu gidişe dikkat çektiği anda, AKP’yi destekleyen bilumum İslamcı basın tarafından tu kaka ilan edildi. Cumhurbaşkanı gerçekleri söyleyince işlerine gelmiyor.

Türkiye hızla bir yerlere sürükleniyor, laiklikten uzaklaştırılıyor.

Önceki gün ülkemizi ziyaret eden Bangladeş Başbakanı bayan idi. O devletin anayasasında "devletin dini İslam’dır" hükmü yer alıyordu. Ancak bayan başbakan "türbanlı" değildi! Üstelik Recep Tayyip Erdoğan’a ülkesinde yayınlanan ve Atatürk’e övgüler düzen bir kitap armağan etti.

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, yüzde 34 oyla iktidar olan bir partinin elinde. Astığı astık, kestiği kestik.

Türkiye nereye sürükleniyor, nereye?


KAÇAK ELEKTRiK!

Kaçak elektrik kullanımı ülkemizin önemli sorunlarından biri. Peki bununla nasıl mücadele edilir?

Alınan önlemler ve yasalarla.
/images/100/0x0/55eb16dcf018fbb8f8aa5428

Kaçak elektrik din yoluyla önlenir mi?

Herhalde önlenir ki, TEDAŞ’ın yurdun çeşitli bölgelerinde evlere ve işyerlerine dağıtılan bildirilerinde kaçak elektrik kullananlara çağrı yapılıyor. 16. madde şöyle:

"Kaçak elektrikle ısınan sudan abdest olmaz. Gusul (boy abdesti) hiç olmaz. Cenaze de asla yıkanmaz."

Demek ki TEDAŞ bile "din otoritesi" olmuş, ahkám kesiyor!.. Ve zannediyor ki, böyle kavramlarla kaçak elektrik kullanımı önlenir!

Hayır, önlenmez.

Eğer öyle olsaydı, dinimizin en önde gelen ilkesi "dürüstlük" kavramına insanlar uyardı. Kimse yolsuzluk, hırsızlık, kapkaç yapmaz, milletin malını mülkünü özelleştirme adı altında peşkeş çekmez, karşılıksız çek vermez, birbirini dolandırmaz, özellikle ticaret áleminde ahlaksızlık bu boyutlara varmazdı.

Hiç kimse din ticareti yapmaz, Müslümanlığı kullanarak devlette kadrolaşmaz, cebini doldurmaz, binlerce memuru yerinden yurdundan edip sürgüne göndermez, mağdur etmezdi.

* * *

TEDAŞ
’ın kaçak elektrik bildirisinde önemli bir eksik var! Kaçak elektrikle ısınan sudan söz ediliyor. Peki ya kaçak elektrikle ısınanlar? Gidin özellikle Doğu ve Güneydoğu’ya, evlerin ve işyerlerinin çoğunun kaçak elektrikle ısındığını göreceksiniz.

Sıcak suya bir kulp bulmuşlar! Abdest olmaz, gusül geçerli değil, cenaze yıkanmaz! Kimsenin taktığı yok da, ısınanlar için ne var? Hiçbir şey yok!

Yani birileri kaçak elektrikle ısınıyorsa, fakat kaçak elektrikle su ısıtıp abdest almıyorsa, bu bildirinin mantığına göre sorun yok demektir!

Vay benim ülkem, kutsal dinimizi buralara bile sokmuşlar.
Yazarın Tüm Yazıları