Türkiye hem AB üyesi hem bölgesel bir güç olabilir

GEÇENLERDE İstanbul’a geldiğinde "Avrupa Birliği (AB) üyeliğini boş verin. Bölgesel bir güç olarak İslam Dünyası’nın liderliği sizi bekliyor" diye buyuran Amerikalı ünlü strateji uzmanı George Friedman’a en fazla Cüneyt Ülsever içerlemiş.

Baktım, önceki gece Reha Muhtar’ın programında lafı yine "İslamcı Friedman" diye tanımladığı stratejiste getiriyor.

Friedman’ın sözlerini göklere çıkartan bazı yayın organlarına çatıyor.

CIA’ya yakınlığı ile bilinen düşünce kuruluşu Stratfor’un kurucusu George Friedman’ın koparttığı fırtına dinecek gibi değil.

Peki Friedman’ın Türkiye’ye biçtiği role Avrupalılar ne diyor?

G-20 Zirvesi öncesi Londra’da görüşme fırsatı bulduğum, İngiltere’nin Avrupa işlerinden sorumlu bakanı Caroline Flint’e, Friedman’ın sözlerini soruyorum.

"Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne sırt çevirmesi gerektiği önerisine ne diyorsunuz?"

İngiltere’nin "en seksi politikacısı" diye tanınan Flint "Umarım öyle bir şey olmaz. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne değerli katkıları olacağına inanıyorum" diyor.

Avrupa’nın refahı, güvenliği açısından Türkiye’nin önemine değiniyor.

"Ama bu Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde örneğin Ortadoğu’da da önemli bir rol üstlenmeyeceği anlamına gelmez. Türkiye hem Avrupa Birliği üyesi, hem bölgesel güç olabilir pekálá" diye ilave ediyor.

Friedman’ın nedense dile getirmediği böyle bir konum Caroline Flint için çok doğal ve mümkün.

OBAMA VE AVRUPA BİRLİĞİ

Yaz tatilini daha önce de ziyaret etmiş olduğu Kaş’ın Kalkan beldesinde geçirmeye hazırlanan Caroline Flint, Türkiye’nin yeni Avrupa Birliği Başmüzakerecisi Egemen Bağış ile telefonda görüşmüş.

Önümüzdeki dönem Bağış ile Avrupa Birliği üyeliği konusunda daha sıkı temas içersinde olacaklarını söylüyor.

2009 yılının Kıbrıs sorunun çözümü için yeni fırsatlar sunabileceğini de belirtiyor.

G-20 Zirvesi öncesi Avrupa Birliği üyeleri arasında görüş ayrılığı olup olmadığı sorusuna ise "AB ülkeleri hiç bu kadar birlik olmamışlardı. Ekonomik krizden şöyle ya da böyle etkilenmiş olan 27 üye uluslararası finans kurumlarının reformu konusunda görüş birliği içersinde" cevabını veriyor.

Flint’e göre, G-20 Zirvesi, küresel ekonomiyi iyileştirme sürecinin sadece başlangıcı.

Ayrıca zirve, Avrupa Birliği ile Obama liderliğindeki ABD arasında yeni bir işbirliğinin başlaması bir fırsat.

Flint "Güçlü bir Avrupa Birliği yalnız Avrupa’nın yararına değil aynı zamanda ABD’nin de yararınadır. Sanırım Obama bunu anladı" diyor.

Düşük karbon ekonomisi ve vergi cennetleri

İNGİLİZ yetkililere göre, G-20 Zirvesi’nde gündeme gelmesi beklenen iki önemli konu da "düşük karbon ekonomisi" ve "vergi cennetleri".

Sera gazlarının salımını azaltmaya yönelik "düşük karbon ekonomi"ye gelecekte en hızlı büyüyecek ekonomi gözüyle bakılıyor.

Yeni fırsatlar, yeni pazarlar yaratacak bir ekonomi.

Bu arada küçük bir bilgi notu.

Çin otomotiv sektörü "düşük karbon ekonomisi"ne en hızlı hazırlanan sektörlerin başında geliyormuş.

Diğer konu, "vergi cennetleri" meselesine gelirsek, OECD bugüne kadar şu üç ülkeyi kapsayan bir liste hazırlamış: Monako, Lihtenştayn ve Andora.

Almanya ve Fransa’nın destekleriyle İngiltere G-20 Zirvesi öncesi OECD’den, bankalarındaki mevduatlarla ilgili bilgi vermeye yanaşmayan büyük ülkeler için de yardım istemiş.

Bu bağlamda İsviçre, Avusturya, Lüksemburg, Singapur ve Hong Kong’un "vergi cennetleri" olarak zirvede ele alınmaları mümkün.

Merkel, Sarkozy, Brown gibi liderlerin, "vergi cennetleri" ile ilgili bir kara listenin yayınlanmasından yana oldukları söyleniyor.

Küresel ekonominin daha şeffaf ve adil olması için "vergi cennetleri"ne yaptırım da söz konusu olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları