Türk solunun serencamı üzerine (7): Kökü dışarda olmak

ARTUN Ünsal’ın "Umuttan Yalnızlığa Türkiye İşçi Partisi" adlı kitabından aktarıyorum:

"Daha da vahimi, Manisa’nın Kula İlçesi’ne bağlı Börtlüce Köyü öğretmeni ise, başta muhtar olmak üzere kimi köylüler tarafından ’komünist’ diye dövülmekle kalmayacak, boynuna yular takılarak köy meydanında dolaştırılacaktı." (S. 368)

"Öyle ki, 1976 Ağustos’unda bile, solun her türünü aynı gözle değerlendiren Başbakan Demirel, komünizme karşı giriştiği ’cihat’ta, ’şehitlik mertebesine ermeye’ bile kararlı olduğunu açıklayabiliyordu. Bu, artan siyasal kutuplaşmanın, ideolojik hoşgörüsüzlüğün ve solu mutlaka ’vatan haini’ görmenin, bu TİP araştırmasının sona erdirildiği 1970 başından yıllar sonra bile canlılığını koruyan örneğidir." (S. 386)

BELGELER BULUNAMADI

Adalet Partililer, CKMP’liler (MHP), Güven Partililer, YTP’liler, Ziraat, Ticaret ve Sanayi Odaları, Komünizmle Mücadele Cemiyeti üyeleri, Milliyetçiler, İslamcılar, Turancılar sokaklarda "Moskova’ya, Moskova’ya!" diye haykırır ve Türkiye İşçi Partisi’nin kongrelerini ellerinde taş, sopa, silah basarlardı.

Onlara göre Türkiye İşçi Partisi kimliğinde solun kökü dışardaydı. Bunu sadece sokaklarda değil, TBMM’de oluşan "Anti-TİP" cephesinin temsilcilerinin ağzından duyardık.

Acaba öyle miydi? Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Kremlin arşivleri açıldı ama başta TKP ve TİP olmak üzere yüz yıllık Türk solunun dışardan beslendiğini ve talimat aldığını kanıtlayacak belgeler bulun(a)madı.

ABD’DE STAJ YAPANLAR

Buna karşılık, ABD, Türk sağının ve muhafazakárlığının her zaman dayılığını yapmıştır. 1950’lerin başından itibaren ABD her zaman Türkiye siyaseti üzerinde etkili olmuş, Süleyman Demirel, Turgut Özal gibi başbakan ve cumhurbaşkanları iktidara gelmeden önce ABD’de epeyce staj görmüştür.

Daha birkaç yıl önce, milletvekili bile değilken, Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye gidip ve ileri sürüldüğü üzere verdiği sözler karşılığı olarak icazet almıştır. Ama birkaç yıl sonra Irak savaşı dolayısıyla verdiği sözleri yerine getiremeyince gözden düşmüş, arayı düzeltmek için ABD’ye giden heyette bulunan danışmanı Cüneyd Zapsu bu ilişkiyi veciz bir dille özetlemiştir: "Neden kanalizasyon deliğine atıyorsunuz, fırsat varken kullanın onu!"

Sözüm meclisten dışarı ama CIA’nın ve öteki Batı gizli servislerinin arşivlerinde Türk sağını, muhafazakár ve İslamcılarını ilgilendiren kim bilir nice evrak ve nice belge vardır.

Türk solunun kökü hiçbir zaman dışarıda olmamıştır. Türk sağı, muhafazakárlığı, İslamcılığı için aynı şeyi söylemek ne yazık ki mümkün değil!

DEMİREL’İN TANIKLIĞINDA

Artun Ünsal’ın kitabından aktarıyorum: "Kemalizmin anti-emperyalist, milliyetçi, cumhuriyetçi, laik, yenilikçi ve devletçi ilkeleriyle ters düşmeyen, işçi sınıfı diktatörlüğünü reddederek demokratik sistemin erdemlerine saygı duyduğunu her fırsatta dile getiren ve temsil ettiği ’emekçi sınıflar’ın sorunlarını parlamentoya taşıyarak, onların sözcülüğünü üstlenen TİP, rejimin temel değerleri, normları ve yapılarıyla uyum içinde hareket etmiş, kısacası siyasal rejimin meşrulaşma sürecine katkıda bulunmuştur." (S. 385)

İşte bu parti, Türkiye’nin siyaset mezbahasında ve Süleyman Demirel’in tanıklığında katledilmiştir!
Yazarın Tüm Yazıları