Tüpgaz fiyatları

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

Gazetelerde fazla göze çarpmayan, daha doğrusu tartışmaya yol açmayan bir haber vardı. Hükümet tüpgaz diye bilinen likit petrol gazı (LPG) fiyatlarındaki desteği kademeli olarak kaldıracakmış. Hatta Uluslararası Para Fonu (IMF) de bunu tavsiye etmiş.

İş ciddi

Bunun doğru ve beklenen bir karar olmadığı asla söylenemez.

İşin ciddiyeti, Enerji Bakanı Cumhur Ensümer’in Başbakanlığa bir yazı göndererek uygulanan desteğin kaldırılmasını resmen istemesinden belli.

Ersümer, aksi halde devletin sübvansiyon ve vergi kaybının toplam 1 milyar doların üzerine çıkacağını söylüyor.

LPG’li taksiler

Bu işin cılkı önce oteller başta olmak üzere birçok ticari kuruluşa büyük LPG tankları yapılmasıyla çıktı. Ticari kesim, evlere yönelik sübvansiyondan pay kapmaya çalıştı.

Ardından taksiler bu yola başvurdu.

Şoförler, benzinli ticari araçların yok denecek kadar azaldığını söylüyorlar.

İstanbul’daki taksilerin neredeyse tümü LPG ile çalışmaya başladı. Böylece benzin maliyetinden kaçıldı. Her taksinin bagajına birer bomba kondu. İşin garip yanı, bu durum garipsenmedi!!!

Taksi ücretleri

LPG sayesinde taksilerin giderleri azaldı. Ya ücretler? Onlarda bir azalma olduğunu ben hatırlamıyorum. Şimdilik taksiciler bu işin rantını yiyiyor. Ama onlara sorarsanız, ücretler zaten o kadar düşük ki, LPG’ye rağmen or idare ediyorlar.

Eğer durum gerçekten böyleyse yandık. Çünkü LPG’den sübvansiyon kalkınca maliyetler yine artacak. Tabii taksiciler de 'fiyatlara acilen zam' diye ayağa kalmacaklar.

İşin bir de makro ekonomik bir yanı var.

Devlet uzun vadeli siyaset belirlemediği için, on binlerce benzenli taksinin LPG’ye dönüşüm masrafı boşa gitmiş olacak. Hatta tekrar benzinli veya mazotlu isteme dönme maliyeti de buna eklenecek.

Böyle hovardalık bizden başka bir yerde olmaz herhalde...

Şehir magandası

Kendisine, bol paralı az görgülü ve kerameti kendinden menkul sosyetemizle dolup taşan bir gazetede rastladım.

Muhabir, 'iş dünyasının renkli simalarından' birisi olarak tanıtmış maruf şahsı.

Renklilik biliyorsunuz birkaç biçimde olur. Bence makbulu zihinsel bir renkliliktir ama son zamanlarda böyleleri kelaynak kuşu kadar azaldı, hatta yakında anka kuşu misali masallarda görüleceğe benziyor. Üstelik zihinsel renklilik sağlam bir kültür altyapısı üzerine entelektüel bir çaba gerektiriyor. Bu kadar fazla zahmet bizim sosyetemize ağır gelir. Onun için işin bu yanını geçelim.

Bir başka renklilik ise insanın ilgi alanlarının çokluğu ile oluşur. O da okuma yazma gibi, gezip görme ve gördüklerinden bir anlam çıkartma gibi, ama en önemlisi dünyayı kavrama yolunda bir merak gibi hasletler ister ki, o da güç. Dolayısıyla onu da geçelim.

En kolay renk boya ile kazanılan renktir. Yaz mevsimlerinde bu zevatın buluştuğu plajlarda veya daha iyisi teknelerde güneşe karşı yatılarak elde edilir. Bu arada boş gözlerle ufuğu taramak yanık derecesini artırdığı için de tercih nedenidir. Bir de modacıların allı pullu elbiseleriyle renklilik kazanmak rağbettedir bizim sosyetimizde. Bir de rüküşlük sınırı aşılabilmişse etrafta büyük hayranlık uyandırır bu renklilik.

Düzgün bir kılık

Kent uyganlığı ile nisbeten geç tanışmış bir toplumun çocuklarından başta söylediğim renkliliği fazla aradığımı söyleyemiyeceğim.

Ben sınırımı kılık kıyafetle çizmek alçakgönüllüğünü gösteriyorum.

Ama galiba burada da bir düş kırıklığından kaçabilmek imkansız.

Kendisiyle bir sosyete gazetesinde tanıştığım kişi de bu açıdan ilgimi çekti.

Üzerinde yanı saten kumaştan bir şeritle süslenmiş siyah pantalonu vardı.

Bu pantalon smokin denen bir gece kıyafetine ait. Beklenen, üstte bir de buna uygun, yakaları saten kaplamalı aynı siyah kumaştan bir ceket olması geereği.

Aslında bu da yetmez. Ceketin içine bir de kırık yakalı beyaz smokin gömleği giyilmiş ve siyah bir papyon kravat takılmış olması gerekir.

Ayakta da ince köseleli rugan bir siyah ayakkabı ve siyah ince çoraplar lazım.

Renkli sima!

Fotoğraftaki 'iş dünyamızın renkli siması', smokin pantalonun üzerine dökümünden ipek olduğu anlaşılan şeftali rengi bir gömlek giymiş.

Her türlü kravat boğazını sıktığından olsa gerek, yakayı ve bağırı açık bırakmış.

Ayağında her ne kadar siyah çoraplar olup olmadığı görülmüyorsa da, altı kalın lastıklı spor ayakkabıları ile şıklığını tamamlamış.

* * *

Haberde, 'iş dünyamızın renkli siması' ile 'zarif eşi'nin oğullarının ilk mürüvetlerini Büyük Kulüp’te düzenledikleri görkemli bir sünnet töreni ile kutladıkları yazıyor.

Allah tamamına erdirsin.

Haberin başlığındaki 'coşkulu gece'ler artsın.

Şehir magandalığı her yanı sarsın.

Boyacı küpüne düşülerek kazanılan renklilik hepimize nasip olsun.

Amin!

Bakırköy’deki kaçak büfe-restoran

Bakırköy Zuhuratbaba’daki kaçak yapılaşma ile ilgili yazıma, adı geçenlerden Zekai Emeç de bir tekzip yollamış.

'Benim 94-99 yıllarında Bakırköy belediye meclis üyeliği yaptığım doğrudur' diyor. Ardından da, 'Benim sözü edilen inşaatı denetleme maksadıyla oraya gitmem sözkonusu değil' diye ekliyor.

Emeç, açıklamasında, 'böyle bir yetkim de yoktur. Kaldı ki görev yaptığım dönemde yolsuzlukların ve yasadışı olayların üzerine nasıl gittiğimiz ortadadır. Bakırköy halkı da çok iyi bilmektedir' demekte.

* * *

Bu tekzibi, karşı tarafın söz hakkına duyduğum saygıdan ötürü yayınlıyorum.

Ancak Emeç’in avukatının tehdit kokan cümlelerini de esefle karşıldığımı söylemeliyim.

Burası ağ başı değil.

Adabıyla konuşmak kaydıyla herkesin söz hakkına saygımız var.

TEL: 677 04 25

FAKS: 677 04 21

E-MAİL: tsavkay@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları