Tufan Türenç: Memurların durumu vicdanları sızlatıyor

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Hiçbir gerekçe memurların açlığa mahkûm edilmesini haklı hale getiremez.

Çünkü memur bugün yoksulluk sınırının altında bir yaşam sürmek zorunda.

Devlet çalışanını düpedüz açlığa mahkûm etmektedir.

İşin garip yanı bu gerçeği devleti yöneten politikacılar da kabul ediyorlar.

Ama arkasından da ‘‘Ne yapalım devletin olanakları bu kadar. İçimiz kan ağlıyor ama daha fazla para veremiyoruz’’ diyorlar.

Sonra da oy toplamak ve siyasi güçlerini arttırmak için devlet kadrolarını oturacak yer kalmayıncaya kadar dolduruyorlar.

Bu sorumsuzluğu yaparken de ne devleti, ne de bütçeyi düşünüyorlar.

Şimdi de yok IMF, yok bütçe durumu, yok şu, yok bu diye binbir bahane ileri sürüp memura sadaka gibi yüzde 20 zam veriyorlar.

Son araştırmalara göre 4 kişilik bir ailenin aylık en düşük geçim gideri 300 milyon lira civarında.

Bu rakam ancak yoksulluk sınırı altında bir geçim sağlayabiliyor.

Yani ayda 300 milyon lirayla geçinmek zorunda kalan 4 kişilik bir aile dünya standartlarına göre yoksul kabul ediliyor.

Buna karşılık bizim memurun aldığı ortalama aylık 105 milyon lira.

Yani yoksulluk sınırının üçte biri.

Bu düpedüz memura ‘‘Yaşama, öl’’ demek.

* * *

Durum bu kadar vahimken bir de atıp tutuyoruz.

Yok efendim rüşvet almış yürümüş, memur para almadan parmağını oynatmıyormuş... Filan falan.

Siz kendinizi memurun yerine koyun.

Evinizin tenceresini kaynatamıyorsanız, çocuğunuzun karnını doyuramıyorsanız ne yaparsınız?

Bu sorunun yanıtını karnı tok, sırtı pek bir insan veremez.

Oysa bu trajedinin çözümü belli: Devleti küçültmek.

Ama bizim konuşmaktan iş yapmaya zaman ayıramayan politikacılarımız yıllardan beri bir türlü gerekli reformları beceremiyorlar.

Devlet bugün gerektiğinden iki kat fazla memur çalıştırıyor.

O nedenle de insan gibi yaşatacak para veremiyor.

Bugün gelir dağılımı öyle bir hale geldi ki devletin temelleri ciddi şekilde sallanıyor.

Adalet dağıtanlar, ülke için canlarını verenler, kamu düzenini koruyanlar, toplumun sağlığı için gece gündüz çalışanlar, eğitim ordusunu oluşturanlar, devletin katrilyonlarını yönetenler feryat ediyorlar.

Kısaca devletin memuru bugün iyi geçinmek için değil, ayakta kalabilmek için çırpınıyor.

* * *

Binbir bahane ile memuru açlığa mahkûm edenler bir gün İstanbul'un lüks semtlerini şöyle bir dolaşsınlar.

Vitrinleri seyretsinler, gelen geçen otomobillerin, kıyılarda bağlı teknelerin ihtişamına baksınlar.

Ve sonra da ellerini vicdanlarına koyup düşünsünler.

Bu yazdıklarımız bir servet düşmanlığı gibi algılanmasın.

Öyle bir niyetimiz yok ama şunu vurgulamak istiyoruz; bu ülkede bir şeyler ters işliyor.

İnsanları arasında bu kadar uçurum olan bir ülke huzurlu bir yaşam sürdüremez.

Bir taraf Amerika düzeyinde yaşarken bir taraf Bengladeş açlığı içinde çırpınıyorsa o ülkede adaletten söz edilemez.

Koşullar ne kadar kötü olursa olsun, hükümetlerin görevi bu anormal çarpıklığı düzeltmektir.

Düzeltemeyen binbir bahanenin arkasına sığınmak yerine bırakır gider.

Türkiye, vicdanları sızlatan böyle bir adaletsiz gelir dağılımıyla yaşayamaz.



Yazarın Tüm Yazıları