Tufan Türenç: Gazetecilere heyecan vermeyen bir kongre

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

1993 yılının haziranında yapılan ve siyasal yaşamımıza Tansu Çiller gibi her zaman övündüğümüz(!) bir kuyrukluyıldız kazandıran kongreyi çok iyi anımsıyorum.

Kongre öncesi Ankara kulislerinde müthiş bir Çiller rüzgárı esiyordu.

Kentin bütün büyük otelleri kıpır kıpırdı.

Ben kongreden iki gün önce Ankara'ya gitmiş ve DYP delegelerinin toplandığı otel lobilerini, lokantaları gezmiştim.

Parti genel merkezine de uğramış, havayı koklamıştım.

Kiminle konuşsam ibrenin ‘‘Leydi’’den yana olduğunu görmüştüm.

Yıllarca siyaseti izleyen, politikacıların nasıl hareket edeceklerini söylemlerinden çıkarabilme deneyimi kazanan bir gazeteci olarak, Tansu Çiller'in kongreyi alıp götürdüğünü anlamıştım.

Benim gibi birçok gazateci arkadaş da yaptığı Ankara turundan sonra aynı kanıya varmıştı.

Bu gözlemler doğal olarak gazete manşetlerine de yansıdı.

Hemen bütün büyük gazeteler kongreyi Tansu Çiller'in kazanacağını iki gün önce ilan etti.

Sonradan birçok kişi Tansu Çiller'e kongreyi medya desteğinin kazandırdığını iddia etti.

Ancak kongre öncesini yaşayan bir gazeteci olarak bu iddiaların doğru olmadığını söyleyebilirim.

Tansu Çiller'e kongreyi gazete manşetleri kazandırmadı.

Tersine, esen o müthiş rüzgár gazetelere Tansu Çiller'i manşet yaptırttı.

İşin doğrusu budur.

* * *

Nitekim Tansu Çiller kongreyi Demirel ve arkadaşlarının en güçlü olduğu dönemde aldı götürdü.

13 Haziran günü Atatürk Spor Salonu'na girdiğim zaman tribünlerdeki coşku hiç de Ankara kulislerindekine eşdeğerde değildi.

Örneğin adaylardan Köksal Toptan salonda Tansu Hanım'a oranla daha büyük bir coşku ile karşılandı.

O kongrede ben hep delegelerin oturduğu tribüne dikkat ettim.

Sağ taraftaki o tribünden özellikle adayların salona girdikleri sırada gözlerimi hiç ayırmadım.

Orada oturan delegelerin hiçbirin adayları alkışlamadığını gözlemledim.

O grup, oylarının eğilimi konusunda en ufak bir ipucu vermedi.

İşte bu gözlemden sonra Tansu Çiller'in kazanacağına iyice emin oldum.

Eğer Demirel kongreye gelip ‘‘Sakın Tansu Çiller'i seçmeyin’’ deseydi, adım kadar eminim ki tek tek ismen tanıdığı o delegeleri etkileyemezdi.

Çünkü o suskun kitle yeni liderlerini çoktaaan seçmişti.

* * *

Bugün yine DYP kongresi var.

Ama 1993'ün o büyük partisi DYP'nin kongresindeki coşkudan eser yok.

İçimde, bu kongreye gitmek, kulislerde dolaşmak, havayı koklamak, yeni rüzgárların esip esmediğini belirlemek gibi bir istek duymadım.

Çünkü güdümlü kongreler biz gazetecilere hiçbir zaman heyecan vermez.

Seçimi Çiller'e rahat rahat kazandıracak sayıda delegenin genel merkez tarafından ayarlandığını herkes biliyor.

Onun için, yaşamını bu partiye vermiş olan, geçmişinde yüz kızartıcı en ufak bir leke bulunmayan Köksal ToptanÇiller'in kazandırılmasına göre programlanmış delegelerin dinleyeceğini sanmıyorum.

Bu delegelerin kazanmak için Jet-Pa ile Adnan Hocacılardan bile medet uman Tansu Çiller'e gözü kapalı oy vereceklerini de adım gibi biliyorum.

Aslında bu delegelerin partilerinin değil, ülkelerinin yazgısında çok önemli rol oynayacakları bilincinde olmadan oylarını sandığa atacaklarına da eminim.

Tersi bir sonuç çıkarsa çok şaşırırım.

Dilerim DYP delegeleri beni ve benim gibi düşünenleri utandırırlar.



Yazarın Tüm Yazıları