TSK

ALIŞKINIZ, ülkemizde her yıl siyasetin başaktörlerinden birisi muhakkak TSK olur.

2003'te de bazen benzer durumlar yaşadık.

Ancak, bana göre 2003 yılının en önemli özelliklerinden birisi siyaset-asker çatışmasının ve askerin siyasete müdahalesinin asgari seviyeye inmesidir.

MGK gibi siyasete müdahale etmenin tüm kanuni omurgasını taşıyan bir kurumun ‘‘görev tarifinin’’ altüst edildiği bu dönemde TSK'nın sivil siyaset ile çatışmamaya azami dikkat gösterdiğini gördük.

Ben 2003 yılında yaşadığımız bu yeni ve olumlu gelişmede en büyük katkının Genelkurmay Başkanı'ndan geldiğine inanıyorum.

Şahsi gözlemlerime göre, son yıllarda siyasete en uzak mesafede duran komutan Org. Hilmi Özkök olmuştur.

* * *

Ancak 2003 yılında da demokratik teamüllere ters düşen ve eski yıllar ile paralellik gösteren; TSK'yı kurum olarak bağlamasa da bizlere ‘‘yine mi!’’ dedirten çıkışlar da olmuştur.

Özellikle ağustos aylarında bazı komutanların emeklilik dönemi geldiğinde ‘‘Ne yapsak etsek de sandalyelerimizi yitirmesek!’’ kaygıları bu yıl da zuhur etti.

Kendileri başımızda olmazsa ülkenin mahvolacağını düşünen bu komutanların gayri resmi sözcülüğünü yapan gazete vasıtası ile ‘‘genç subaylar’’ çıkışları bu yıldan zihinlerde kalan bir olay oldu. Ama bu sefer gazete, eski yılların tersine, bizzat Genelkurmay Başkanı tarafından haberi yapan gazetecinin gözünün içine baka baka yalanlandı.

Şimdi genç-emekliler de bunların arasına katıldılar ve darbenin akıbeti üzerine görülmüş rüyalarını, bakılmış fallarını birbirlerine anlatıyorlar.

* * *

Ağustos 2003 ardından TSK'nın sivil siyasetten tamamen uzaklaştığını söylemek de mümkün değil.

Hálá siyasileri askeri tonla uyarma hakkını kendinde gören komutanlarımız var.

Diyarbakır'daki Jandarma Komutanı'nın yaptığı gibi, kendini TBMM'nin üzerinde görerek, Kürtçe isim almak hakkını kullanmak isteyen vatandaşları potansiyel tehlike addetmeye devam ediyorlar.

* * *

Ancak 2003 yılında TSK içinde bu kurumun ‘‘görev tarifini’’ zorlayan seslerin asgari düzeye indiğini inkár edemeyiz.

* * *

2003'te ülkeyi diğerlerinden daha fazla seven insanların her sektörde azaldığı bir döneme girdik.

TSK da bu konuda azami gayret gösterdi.

İnanıyorum ki, ülkemizde herkesin sadece kendi mesleğini icra edeceği bir dönem 2004 yılında kendini daha güçlü hissettirecek.

* * *

AKP'nin damgasını vurduğu 2003 yılı; bu aykırı partiyi iktidara taşıyan yeni koşullar çerçevesinde medya ve TSK gibi kurumların da kendilerini irdelemek zorunda olacakları bir dönemin başlangıç yılı olmuştur.
Yazarın Tüm Yazıları